ARAF'TAN...
Sinirden deliye dönmüştüm. Şu an tam karşımda oturan kişinin ağzı ile gözünün yerini değiştirmek isterken hiçbir şey yapamıyordum. Neden? Çünkü Vahşet'in nerede olduğunu ve kim olduğunu sadece o biliyordu.
"Bu zamana kadar neden ortaya çıkmadın?" Burcu Hanımın sorusu ile Jack öne doğru eğilerek dizlerine kollarını koydu. Burcu Hanım en mantıklı soruyu sormuştu.
"Çıkamadım. Eğer ben ortaya çıksaydım Vahşet direk Lavinya'yı öldürürdü ama onun amacı Lavinya'nın ölmesi değil." Bakışlarını bana dikip geriye doğru hafifçe yaslandı.
"Ne anlatacaksan anlat artık Jack. Lavinya'nın canı söz konusu." Jack oturduğu yere iyice yayılmıştı. Ona vurmaya çalıştığımda beni kolaylıkla durdurmasına şaşırmıştım. Refleksleri oldukça iyiydi ama bu benim onu dövemeyeceğim anlamına gelmez. Sütten çıkmış bir ak kaşığın bana karşı şansı ne olabilirdi ki?
"Birincisi bana Jack değil Gölge diyeceksin. Adımın senin gibi birisi tarafından kirletilmesini istemiyorum. İkincisi Vahşet, Lavinya'yı şu an için öldürmeyecek." Bu adam bunları nereden biliyordu? Kesinlikle Vahşet ile bir bağı vardı. Bu saçma tavırları ise tam bir çocuğu yansıtıyordu.
"Şimdi öncelikle yirmi sene öncesinden başlıyorum." Burcu Hanım gözyaşlarını silerek Gölge'ye doğru eğildi. Erol Bey ile Burcu Hanım oturuyor be ise ayakta dolanıyordum.
"Erol ağabey, yirmi sene önce ölü hücreleri canlandırmanın yolunu bulan bir bilim adamı vardı. Ondan bu formülü çalmak istemiştiniz. Siz ve Araf'ın babası." Erol Bey dikleşerek kaşlarını çatmıştı. Benim bu konu hakkında hiçbir bilgim olmadığı için sadece sessizce dinliyordum.
"Bunun konumuzla ne alakası var?" Erol Bey çok fazla gerilmişti ve bu apaçık ortadaydı. Hiçbir şey anlamamak sinirimi bozmaya başlamıştı.
"O kişinin yüzünü hiçbir zaman görmediniz değil mi? Neden peki?" Erol Bey şiddetle ayağa kalktığında Burcu Hanım eşine baktı.
"Ne saçmalıyorsun sen? Bunun şu an hiçbir önemi yok önemli olan Vahşet kim? Şu an Lavinya nerede?" Gölge hala rahat bir şekilde hala yerinde oturuyordu. Kafamı iki yana salladım. Burada ne dönüyorsa Burcu Hanım ve ben etkisiz elemandık.
"Konu tam olarak onunla ilgili." dedikten sonra ayağa kalkıp devam etti.
"Vahşet, o ölü hücreleri canlandırmanın yolunu bulan bilim adamı. Vahşet, o çocuğunu çaldığınız bilim adamı." Vahşet bir bilim adamı mı? Üstelik babam ve Erol Bey onun çocuğunu mu kaçırdılar?
Zorlukla yutkunmuştum. Vahşet'in şimdi ne istediğini daha iyi anlıyordum. O, Gölge'nin dediği gibi Lavinya'yı öldürmek değil Erol Beye acı çektirmek istiyordu. Benim babam öldüğü içinde bana dokunmuyordu. Çünkü acı çektireceği bir birey yoktu ortada.
"Na... Nasıl?" Burcu Hanım ayağa kalkarak Erol beye vurmaya başlamıştı.
"Senin yüzünden! Sana söyledim. Bırak bu işi artık dedim. Lanet olsun senin yüzünden her şey." Burcu Hanım hıçkırarak ağlamaya başlamıştı. Erol Bey ellerini tutarak onu sakinleştirmeye çalışıyorken Gölge anlatmaya devam etti.
"Yüzünü hiç görmediniz ama çocuğunu ve eşini biliyordunuz. Eşi doğum sırasında öldü ama onu çocuğu ile tehdit edebilirdiniz ve yaptınız." Erol Bey telefon açıp birisi ile konuşuyordu fakat ben ona değil Gölge'ye odaklanmıştım. Benim babam bu kadar cani olabilir miydi?
Olmuştu ve benimde ondan bir farkım yoktu. Bende katildim. İçim sızlamaya başlamıştı şimdi. Neler yapmıştık ve neler yapıyorduk biz böyle?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VAHŞET / GÖLGE
Mystery / ThrillerBir insan ölür bir insan doğardı. Düzen buydu. Ama bir gün düzen bozuldu. Ölmemesi gereken bir bebek ölmüş ve yerine başka bir bebek doğmuştu. İşte o gün; Gölgenin hayatı bitmiş, Vahşet'in hayatı başlamıştı... ... 28/04/2017