14) BATAKLIK

308 95 142
                                    

İYİ OKUMALAR

Kalbi çok hızlı atıyordu genç kızın, sanki yerinden çıkacaktı. Heyecan ve adrenalin onu bu kadar esir almış nefesi sıklaşmıştı. Şuanda bir insanın hayatını kurtarabilirlerdi ve bunun için acele etmeleri gerekiyordu.

"Daha hızlı olmaz mısın?" Araf çok ama çok kısa bir süre Lavinya ya baktı. Bu yolda hızlanmak imkansızdı şuandaki hızları bile buraya fazlaydı. Yol ağaçların kapattığı çamurlu bir patikadan ibaretti, burada bir ana yol yoktu.

"Onu kurtarmak için nefes alıyor olmamız gerek." Lavinya yerinde kıpırdandı, bu çocuk her zaman haklı olmak zorunda mıydı?

"Ne kadar kaldı?" Araf derin bir nefes alıp vermişti. Aynadan arka tarafa doğru baktığında hala görünürde kimse yoktu. Olanların farkına vardıklarında ilk aradıkları kişi Özcan hoca ve Kenan Bey olmuştu, Tuna'yı da aramışlardı fakat ulaşamadıkları için onlar Tuna'yı alıp geleceklerdi.

Birkaç tanede koruma bir araba da Araflar ile birlikte geliyordu fakat yolun durumundan dolayı lastikleri patlamıştı ve onu değiştirmek için durmuşlardı. Araf ve Lavinya ise zaman kaybetmek istemedikleri için yola devam etmişlerdi.

"Az kaldı." Lavinya kemerini sıkıca tutuyordu bu yüzden elleri acımaya başlamıştı.

"Umarım geç kalmamışızdır." Araf'ta içinden umarım demişti. Gaza biraz daha yüklenerek sonunda ağaçların içerisinden çıkmış boş arazinin ortasında duman çıkartarak biraz ilerledikten sonra durmuştu.

Lavinya hemen kemerini açarak arabadan indi. Araf'ta ona ayak uydurarak hızlıca inmişti. Etrafta hala duman vardı Lavinya bu yüzden öksürmeye başlamıştı.

"İyi misin?" Lavinya evet anlamında başını salladı. Öksürmesi azalınca kafasını kaldırıp bulundukları yere göz gezdirdi. Arabanın farları dışında hiçbir ışık yoktu ve gölü de göremiyordu burası gerçekten de karanlığın hüküm sürdüğü yerdi.

"Göl nerede?" Araf kafasını yukarıya doğru kaldırdı. Dolunay tam tepelerindeydi, Lavinya da yukarıya bakınca sanki uzansa dolunayı tutabilecekmiş gibi hissetmişti.

Araf inmeden önce aldığı feneri açarak arabayı kilitledi ama hala daha farları açık bıraktı çünkü gelecek olan kişiler onları başka şekilde bulamazdı.

Araf, Lavinya'nın ellini tutup yeniden patikaya doğru koşmaya başladı. Lavinya hiçbir şey görmeden Araf'a güvenerek onunla beraber koşuyordu. Boş araziden patika yola yeniden sapmışlardı bu Lavinyayı şaşırtmıştı ve ayakları git gide ağırlaşıyordu.

Sonunda tekrar bir düzlüğe çıktıklarında etraf ayın ışığından dolayı hafifçe aydınlıktı. Lavinya ve Araf'ın tam karşısında göl bir çarşaf gibi duruyor, sağ taraflarında yıkık bir ev yer alıyordu fakat ikisinin de dikkatini çekememişti. Tam arkalarında ise az önce geldikleri patika vardı.

Lavinya göle doğru yürümeye başladı, gözlerini kısarak bakıyordu ama gölün üzerinde hiçbir şey görmüyordu çünkü ayın yansımasının olduğu yerin dışında her yer karanlıktı.

"Hiçbir şey yok yanlış yere mi geldik?" Araf etrafa bakındı. Gölün suyu hep deniz gibi kıyıya vuruyordu ama bir kısım tahtadan, hafif yüksekte duruyordu. Orayı net bir şekilde görmesinin sebebi ise tam tepede asılan bir gaz lambasıydı ve gölün içinde de kayık duruyordu.

"Şu tarafa bak." Lavinya, Araf'ın gösterdiği yere doğru döndü. Az önce bunu görmemişti, hızla oraya doğru koşmaya başladı, Araf'ta arkasından geliyordu. Kayığın yanına geldiklerinde Araf o lambanın orada nasıl durduğuna kıssa bir bakış atmıştı.

VAHŞET / GÖLGEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin