23) BEYAZ ZARF

185 29 57
                                    

ARAF'TAN...

Sırlar içerisinde yaşamak çok acı veriyordu. Ben birçok şeyi babamdan ve Özcan ağabeyden öğrenmiştim. Beni buraya kadar getiren onlardı. Bana geçmişi anlatan onlardı. Ben her şeyi bildiğimi düşünüyordum ama bilmiyormuşum. Geçmişte olan o asıl olayı bilmiyorum ve öğrenmemin tek adresi de Erol Beydi.

İki gündür Erol Bey ile iletişime geçmemiştim. Büyük ihtimalle deli gibi her yerde kızını arıyordu ama bulamayacaktı. Çünkü o kızına olan sevgisi ile acısına yoğunlaşmıştı. Bir kere hakkı vardı ve o hakkını geçmişte kullanmıştı.

"Ben gidiyorum." deyip ayağa kalktım. Tuna kafasını sallamış hala video üzerinde bir şeyler yapıyordu. Arkamı dönüp yürümeye başlayacağım sıra da kendi kendisine mırıldandı.

"Bu bana çok tanıdık geliyor." Tekrar Tuna'ya döndüğümde bilgisayar ekranına bakıyordu. Bende ekrana baktığımda Gölge'nin kolyesini görmüştüm. Koyu yeşil üçgen şekilde duruyor ve uç kısmı parlıyordu.

"Nerede gördüm ben bunu?" Tuna hala konuşurken bende gözlerimi kısarak kolyeyi inceledim. Sıradan bir kolyeydi. Tuna bunu nerede görmüş olabilirdi ki? Her neyse, şu an daha önemli şeyler vardı.

Yeniden arkamı dönerek hızlıca evden çıktım. Temiz havayı içime çekerken aynı zamanda da düşünmeye başladım.

Berna'dan şu an için bir şey çıkamazdı. Ölüden farksızdı. Ne iyileşiyor ne de ölüyordu. Başka bir şey de Erol Beydi. Erol Bey ile konuşmam gerekiyordu. Her ikimizde Lavinya'yı kurtarmak istiyorduk ve bunu için iş birliği yapmalıydık.

Arabamın yanına doğru ilerlemeye başladığımda aklımda Erol Beye sormak için soruları dönüyordu. En temeli ise Duru kimdi? Eğer Duru, Lavinya ise neden ismini değiştirmişlerdi?

Arabamın içerisine girdiğimde camda ki beyaz zarfı görmem ile kaşlarımı çattım. Buraya bile gelebiliyor muydu Vahşet? Hayır, bir saniye bu zarf beyazdı. Vahşet şu ana kadar hep kırmızı zarf göndermişti. Şimdi neden beyaz zarf gönderiyordu?

Aklıma gelen korkularla camı açıp ön camdaki beyaz zarfı aldım. Üzerinde siyah kalem ile GÖLGE yazılmıştı. Bu zarf Gölge'den gelmişti. İyi ama Gölge, Lavinya'yı kaçırmamış mıydı? Ah! Başıma ağrılar girmeye başlamıştı. En mantıklısı zarfı açıp öğrenmekti. Hemen zarfı açtım, içerisinden bir kâğıt parçası çıkmıştı.

O KİŞİ GÖLGE DEĞİL! BİR YALANIN İÇERİSİNDESİN! SİYAH DEPODA BEKLİYORUM. HER ŞEYİ ANLATACAĞIM.

Ne diyordu bu? Ne demek o kişi Gölge değil? Zarfın arkasını çevirip baktığımda tekrar Gölge yazısı ile karşılaştım. Bu zarfı gönderen Gölge ise ya da hayır olamaz. Eğer o kişi Gölge değilse kimdi? Hem Erol Bey onu tanırdı Gölge olmasaydı değil mi?

Direksiyona sertçe vurarak arabayı çalıştırdım. İçtiğim içkiler artık etkisini yitirmiş sadece hafif bir baş ağrısı kalmıştı. Artık daha hızlı bir şekilde arabayı siyah depoya doğru sürüyordum. Bu Vahşet'in bir oyunu da olabilirdi ama Lavinya için bu oyun umurumda değildi.

Neden buluşmak için siyah depoyu seçmişti acaba? Orasının kullanımı yıllar önce sona ermişti. Eskiden babam ve Erol Bey ortakken o depo ikisine aitti ama babam vefat ettikten sonra depo kullanılmamış öylece bırakılmıştı.

Kesinlikle o depoyu seçmesinin altında da bir anlam yatıyordu. Lanet olsun, benim Erol Bey ile gidip konuşmam gerekirken ne yapıyordum? Hayır, Erol Beye gidip ne diyecektim? Lavinya'yı, Gölge kaçırdı. Bana inanmazdı ki, elimde video da yoktu. Şu an en mantıklısını yapıyordum. İlk önce siyah depoya hemen sonra Erol Beyin yanına gidecektim. Böylesi daha iyi olacaktı.

VAHŞET / GÖLGEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin