Genç çocuk, soğukta kollarını kendine sardı ve barakanın içine girdi. Arkasından gürültüyle kapanan kapı kulakları sağır edecekti.
"Demek geldin." dedi Jae Bum.
Çocuk bir şey söylemeden onun suratına baktı.
"Bu işten çıkmak için can artığını duydum."
Jae Bum sonunda çocuğun dikkatini çekebilmişti. Genç, kollarını serbest bırakıp dikkat kesildi.
"Bir görev vereceğim," dedi sigarasından bir nefes çektikten sonra. "onu sorunsuz yaparsan, seni azad edeceğim. Var mısın?"
Çocuk sertçe yutkundu. "Sana nasıl güveneceğim?"
Jae Bum gülümsedi. "İnsanlara güvenmemelisin, güzelim. Aynı babanın yaptığı hataya düşmemelisin."
Genç dişlerini sıktı. "Yani?"
"Benim gibi paraya güven."
"Senin kirli paranı istemiyorum. Sadece beni serbest bırak."
Jae Bum ayağa kalktı ve çocuğa yaklaşabildiği kadar yaklaştı. Sağ elini yüzüne koyup onu okşadı.
"Neden benden kurtulmak istediğini anlamıyorum. Babamın sana öğrettiği onca şeyi... seninle yaşadığımız onca şeyi nasıl kolayca silip atabilirsin?"
Çocuk hızla kafasını çevirdi ve yüzünü ondan kurtardı.
"Bir şey diyeyim mi?" dedi ve yüzünü tekrar ona döndürdü. "Keşke Bay Im yerine sen ölseydin."
Jae Bum'un sinirden gözü seğirdi ve kendini tutamayıp çocuğa sert bir tokat attı.
Çocuk acıdan inleyip yanağını tuttu ve dolmuş gözlerle ona baktı.
"Sana ilk vuruşum. Umarım son olur. Görevin: Jung Dae Hyun'u öldürmek. Sana düşünmek için iki gün süre. Ya kabul eder, benden kurtulursun ya da Im ailesinin sözde gelini olur, sonsuza dek benimle kalırsın. Seçim senin."
Çocuğun göz yaşları inci gibi, yanağında süzülmeden yerle buluştu.
"Şimdi gözüm görmesin seni."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
6Q99 | DAEJAE
FanfictionTitreyen elini umursamadan silahı tekrar ona doğrulttu. "Ölmek mi istiyorsun? Sana kaç dedim!" Kendisine bakan silahı umursamadan çocuğa yaklaştı. Silah tutan elini kavradı ve silahı kendi göğsüne bastırdı. "Sen öldüreceksen, evet." "Benimle dalga...