Birlikte şirkete girdiklerinde gören herkes Dae Hyun'u eğilerek selamlıyordu. Young Jae onu takip ederken içeceğinden bir yudum daha aldı. Asansörde yalnız kaldıklarında Dae Hyun ona baktı. "Sen odamda kal, toplantı bittikten sonra yanına geleceğim."
Young Jae başını salladı. "Bana uyar."
Asansör durduğunda Dae Hyun "Ben burada iniyorum. Sen 23. kata çıkacaksın. Seni yönlendirirler zaten." dedi ve açılan kapıdan çıktı. "İstediğini yapabilirsin. Canın sıkılmasın."
Young Jae gülümseyerek başını salladı. Dae Hyun bir süre daha ona baktı ve kapı kapandı.
Bazen fazla romantik oluyor.
Asansör katta durduğunda yavaşça çıktı. Kısa boylu bir kadın onu gülümseyerek karşıladı. "Bay Jung'un misafirisiniz, değil mi?"
"Ah, evet." dedi başını sallayarak.
"Buyrun sizi odasına götüreyim." diyerek yürümeye başladı kadın. Young Jae onu takip ederken etrafını inceliyordu. Beyaz bir kapıya geldiklerinde kadın durdu. "Burası efendim."
"Teşekkür ederim." dedi Young Jae. Kadın arkasını dönüp gidecekken Young Jae onu durdurdu. "Ne zamandır onun sekreterisiniz?"
Kadın duraksadı. Dudaklarını yaladı. "Bay Jung, şirketin başına geçtiğinden beri."
"Onu yeterince tanıyorsun yani?"
"Şey, sanırım. Neden?"
"İşin yoksa sizinle sohbet etmek istiyorum. Hem Dae Hyun'u beklerken sıkılmam." dedi Young Jae kapıyı açarken. Kadına buyur etti. İlk başta kadın tereddüt etse de gülümseyerek içeri girdi. Young Jae kapıyı kapatıp deri koltuğa, kadının karşısına oturdu.
"Onun hakkında ne biliyorsan bana anlatır mısın?"
"Ah şey, iş arkadaşlarına ya da kimseye özel meseleleri anlatamam. Üzgünüm."
"İş arkadaşı ya da kimse değilim zaten. Ayrıca özel mesele istemedim. Sadece nasıl birisi olduğunu soruyorum. En sevdiği şey ne, en nefret ettiği şey ne, asla affetmeyeceği şey falan ıvır zıvır şeyler yani."
"Haa! Özür dilerim bende sanmıştım ki.. En sevdiği şey yemek yemek, en nefret ettiği şey değer verdiği insanlara zarar gelmesi ve asla affetmeyeceği şey aldatılmak. Her türlü aldatılmak. O kişiyi direk siliyor." dedi kadın. Daha başka şeyler düşünürken çenesini tuttu.
Young Jae ise duyduğu şey karşısında öylece kalakaldı. Aldatılmak.
Ama belki beni affeder. Onun için olacak sonuçta. Ona zarar gelmeyecek.
"Daldınız efendim. İyi misiniz?"
Young Jae silkilerek kendine geldi. "Evet. Başka?"
.
"İş birliğiniz için teşekkürler." dedi Dae Hyun karşısındaki adamın elini sıkarken. Sonra misafirleri uğurlayıp asansöre doğru yöneldi. Tam asansöre binecekken telefonu çaldığında durdu.
Yong Guk Arıyor...
"Efendim hyung? Bir şey mi oldu?" diye sordu açar açmaz. Yong Guk'un güçlü nefesleri telefonun diğer tarafından duyuluyordu.
"Araştırdım." dedi nefeslerinin arasında. "Im Jae Bum dün bizim oradaymış. Young Jae büyük ihtimalle onunla karşılaştı. Saçma işler dönüyor, Dae Hyun. Young Jae ile konuş."
Dae Hyun yumruğunu sıktı. "Tamam, hyung. Sağ ol."
"Önemli değil. Şimdi kapatmalıyım."
Dae Hyun bir şey diyemeden Yong Guk telefonu kapatmıştı. Hızla asansöre bindi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
6Q99 | DAEJAE
FanfictionTitreyen elini umursamadan silahı tekrar ona doğrulttu. "Ölmek mi istiyorsun? Sana kaç dedim!" Kendisine bakan silahı umursamadan çocuğa yaklaştı. Silah tutan elini kavradı ve silahı kendi göğsüne bastırdı. "Sen öldüreceksen, evet." "Benimle dalga...