0.2

354 102 37
                                    

  Telefonunda yazılı olan adresi son kez kontrol etti. Doğru bar olduğunu kendince teğet ettikten sonra içeri girdi. İçerideki insanları gözleriyle taradı.

Jae Bum, kurban hakkında pek bir şey söylememişti. Özellikle yaş konusunda. Genellikle 40-50 yaşları arasında oldukları için bunun da öyle olacağını düşünüp orta yaşlıları inceledi. Sayıları oldukça azdı.

Oldukça büyük dudakları var.

Söylediği tek şey buydu. Tamam, Kore'de "oldukça büyük dudaklı" pek insan yoktu. Bu ayrıntı işe yarardı ama kesin sonucu elde edemezdi. Pek de dikkat çekmeyerek bardaki uzun sandalyelerden birine oturdu.

"Ne istersin?"

Bakışlarını barmene kaydırdı. "Buzlu viski istiyorum."

Barmen yarım ağızla gülümsedi. "Senin gibi minik birisi için ağır değil mi? Burada sızıp kalırsan kurtarabileceğimi sanmıyorum."

Barmene bakarken iç çekti. "Burada sızıp kalmak, yapacağım son şey olur. Bana buzlu viskimi ver."

"Sert ama bebek yüzlü olanlar hep dikkatimi çekmiştir."

"Ne düşük çenen varmış senin öyle. Ona istediğini ver. Patronunla uğraşmak istemiyorum."

Gözlerini kırpıştırarak sağdan ikinci koltukta oturan uzun çocuğa baktı. Çocuk Young Jae'ye gülümseyerek göz kırptı.

"Teşekkür ederim." dedi Young Jae ve barmene geri döndü. Suratını asmış viskisini hazırlıyordu.

"Böylelerini susturmak için boyumuzun mu uzun olması gerek, anlamıyorum." dedi o çocuğa bakarken.

Çocuk yerinden kalktı ve Young Jae'nin yanındaki koltuğa oturdu. Yüksek olmasına rağmen ayakları halen yere değiyordu.

"Bunlar yüzünden katil olacağım. Yanımda birilerinin rahatsız edilmesine tahammül edemiyorum."

Young Jae gülümsedi ve hazırlanmış olan viskisinden bir yudum aldı.

"İyi birisine benziyorsun."

Çocuk romunun son yudumunu kafasına dikti."Evet, sadece benziyorum."

Young Jae dudaklarını yaladı ve ona baktı. Müzik sesi daha da bastırırken ona yaklaşmak zorunda kaldı.

"Birisini mi bekliyorsun?" diye sordu Young Jae'ye kulağına doğru eğilerek. Erkeksi kokusu Young Jae'nin burnunu kaşındırırken geri çekildi. Güzel kokuyordu ama onu pek etkilememişti.

Yüzünü Young Jae'nin boynuna yaklaştırdı ve kulağına doğru konuştu:

"Evet. Köftenin tekini bekliyorum. Her zamanki gibi beni bekletiyor. Halbuki buluşma saatinden yarım saat sonra geldim. Hala bekliyorum."

İstemsizce güldü Young Jae. "Seni enayi yerine koyuyor olmalı."

"Böyle devam ederse, beyin yerine sümük dolu kafasını koparacağım, gerçekten."

"Yakın mısınız?"

"Evet, ağabeyim gibidir. Hey, çenesi düşük! Bana bir rom daha ver." derken bakışlarını Young Jae'den çekip barmene yöneltti.
Barmen: "Tamam." dedi ve büyük bir fıçıdan onun bardağına romu doldurdu.

"Adın ne?"

Sorunun ona yönelttiğini ancak Young Jae'ye bakmasıyla anladı. "Young Jae." dedi biraz bağırarak. "Senin?"

"Jun Hong." derken romundan büyük bir yudum aldı.

"Memnun oldum." dedi Young Jae ve boş bardağını barmene uzattı.

6Q99 | DAEJAEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin