Herkese merhaba. Bu bölümü atmaya yüzüm yoktu gerçekten burayı o kadar boşladım ki... Tüm samimiyetimle sizden özür diliyorum. Bu bölümü yazdıktan hemen sonra diğerini yazacağım bir kaç güne gelir yani yeni bölüm. Onu da özür olarak kabul edin lütfen. Psikolojik ve sağlık durumuyla sıkıntılar yaşadım ve buranın varlığını unuttum. Şu an iyiyim ve hemen işe koyuldum. Destek olmak için yorum ve vote'ları eksik etmeyin lütfen. Beni gerçekten mutlu ediyor. Ve eğer cidden beğeniyorsanız bu hikayeyi lütfen arkadaşlarınızla paylaşın. Sizleri seviyorum, iyi okumalar :]
Dae Hyun, çalışma masasında genleşerek saate baktı. 03:37. Young Jae hala uyanmamıştı, onu bekliyordu.
"Solitary, Young Jae'nin odasını iyi gözlüyorsun değil mi? Ses sistemini kapattın değil mi?
"Evet efendim, odadaki tüm ses sistemini kapattım. Biraz terliyor ve nefes alış verişleri hızlandı. Kabus görüyor olma ihtimali oldukça yüksek."
"Onu uyandırmalı mıyım?"
"Siz bilirsiniz efendim."
"Tamam gidip bir bakayım." diye mırıldandıktan sonra deri koltuktan kalktı ve aşağı kata inip Young Jae'nin odasının önüne geldi.
Sürgülü kapı sessizce açılınca Dae Hyun kafasını uzatıp yalnızca baktı, sonrasında içeri girdi. Young Jae'nin saçları terden alnına yapışmıştı ve mırıldanırken tedirgince hareket ediyordu.
Dae Hyun, yatağın ucuna oturdu ve yavaşça Young Jae'yi dürttü.
"Young Jae," diye mırıldandı. "seni uyandırmayacağımı söylemiştim ama uyanman lazım."
"Young Jae."
Birden Young Jae, Dae Hyun'un bileğini yakalayıp yataktan fırladı.
İkisi burun buruna geldiğinde Dae Hyun, şokla gözlerini kocaman açtı.
"Dae," dedi nefeslerinin arasında Young Jae. "Hyun."
Dae Hyun, gözlerini kırpıştırıp biraz ondan uzaklaştı. "İyi misin?"
Young Jae, Dae Hyun'un bileğini daha da sıktı ve etrafını inceledi.
"Asıl sen iyi misin? Vurulmuştun."
"Ne?"
"Beni duydun. Vurulmuştun. Bacağından ve," sessizce Dae Hyun'un suratını sonrasında da tüm vücudunu inceledi.
"Tanrım! Vurulmuştun!" diyerek elini Dae Hyun'un uyluğuna attı. Dae Hyun şokla bir bacağına bir de Young Jae'ye baktı.
"Ne yapıyorsun?"
"Dae Hyun iyisin değil mi? Üstünü aç."
Dae Hyun kızararak göğsünde kollarıyla çarpı işareti yaptı.
"Benim sana bunu sormam lazım asıl. Kafayı mı yedin?"
"Eğer rüyaysa gerçekten ama gerçekten fazla gerçekçiydi, Dae Hyun. Jae Bum seni vuruyordu ve ah," diyerek başını tuttu.
"Duş yapmak ister misin? Fazla terlemişsin." derken ıslak saçlarını düzeltti Young Jae'nin.
Derin nefes verip "İyi olduğuna sevindim. Saat kaç? Uyumadın mı?"
"Saat 03:50 ve hayır uyumadım. Senin uyanmanı bekledim."
"Neden? Ya hiç uyanmasaydım? Sabaha kadar?"
Dae Hyun omuzlarını silkti. "Masamda uyuyakalırdım büyük ihtimalle."
"Salaksın sanırım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
6Q99 | DAEJAE
FanfictionTitreyen elini umursamadan silahı tekrar ona doğrulttu. "Ölmek mi istiyorsun? Sana kaç dedim!" Kendisine bakan silahı umursamadan çocuğa yaklaştı. Silah tutan elini kavradı ve silahı kendi göğsüne bastırdı. "Sen öldüreceksen, evet." "Benimle dalga...