Lütfen vote ve yorumları unutmayın. Şimdiden teşekkür ederim ^^
"Yemek yememe bile izin vermedin." diye söylenirken emniyet kemerini taktı, Young Jae.
"Oraya gittiğimizde yersin, demiştim. Biraz sabredebilirsin bence." dedi Dae Hyun.
Young Jae, gözlerini devirdi. Dae Hyun'un bu umursamaz tavırları onu sinir etmeye başlamıştı. Resmen ona emir veriyordu.
"Dün dışarı çıkacağımız hakkında bir şey söylememiştin." diye mırıldandı dışarı bakarken.
"Çünkü dün böyle bir şey düşünmemiştim. Odandayken aklıma gelen bir şeydi. Neden?"
"Bir nedeni yok. Yalnızca bana sormadın, dışarı çıkmak istiyor muyum diye."
Dae Hyun, tek kaşını kaldırıp kısa süreliğine Young Jae'ye baktı. "Sabahları ayrı bir mızmız, ayrı bir huysuz oluyormuşsun sen ya."
Young Jae omuz silkti. "Beğenmediysen, beni hemen şu köşede indirebilirsin. Açım ve huysuzum. Bana katlanabilir misin, emin değilim."
Dae Hyun, sıkkınlıkla nefesini dışarıya verdi. "Şu an aç olan bir sen değilsin. Ben de kahvaltı yapmadım."
"İyi bari, bana acı çektiriyorsun sanmıştım."
Dae Hyun sert bakışlarını ona gönderdi. "Oradan bakınca Im Jae Bum'a benzer bir halim mi var, Young Jae?" dedi. Uzun süre aralarında sessizlik olunca Young Jae radyoya uzandı ve rastgele bir kanalı açtı.
Radyoda çalan "Dysfunctional - SATICA" ortamdaki sessizliği bozuyordu. Young Jae dışarıyı izlerken şehir dışına doğru gittiklerini fark etti.
"Nereye gidiyoruz?"
"Gittiğimizde görürsün." diye mırıldandı Dae Hyun.
"Neden söylemiyorsun?"
"Young Jae, şu an düşünüyorum. Susar mısın?"
"Umarım beni kaçırıp organlarımı satmazsın."
"Tanrı aşkına senin organlarını ne yapayım ben?" diye sordu Dae Hyun, kahkaha atarken. "Cidden bir daha seni uyandırmayı düşünmüyorum."
"Beni gerçekten mutlu ettin. Lütfen uyandırma." dışarıda sıklaşan ağaçları izlemeye başladı. Bacaklarını cama doğru uzattı ve koltukta yayıldı.
"Yolumuz uzun mu, bunu söyle bari."
"Birazcık uzun ama hemen uyuma. Kısa bir mola vereceğiz."
"Benzin mi alacaksın?"
Dae Hyun, sessiz kalmayı tercih etti. Biraz geçtikten sonra arabanın durmasıyla Young Jae etrafına bakındı. Yoldan tek tük araba geçiyordu ve onlar arabayı orman başlangıcında durdurmuşlardı.
"Neden burada durduk?" diye sorarken bacaklarını indirdi.
Dae Hyun ona sevecen bakışları fırlatırken gülümsedi. "Biraz hava almak ister misin?" dedikten sonra emniyet kemerini çözdü. Young Jae de ona ayak uydurup kemeri açtı ve dışarı çıktı.
Dae Hyun dışarı çıktığı gibi gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı. "Buraya bayılıyorum." Arabanın kaputuna yaslandığında, Young Jae onun yanına gitti. Sessizce, huzurlu gibi görünen Dae Hyun'u izlemeye başladı. Aniden Dae Hyun kafasını çevirip ona baktığında gözlerini kırpıştırıp bakışlarını kaçırdı."Sormayacak mısın?"
"İki saattir soruyorum. Cevap almamaktan sıkıldım. Sormayacağım."
"Seninle bir fikrimi paylaşmak için durdurdum." dedi Dae Hyun, yanında duran Young Jae'ye bakarken. Dağınık saçlarını rüzgar daha çok karıştırıyordu. Young Jae'nin kendisine dönmesiyle istemsizce gülümsedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
6Q99 | DAEJAE
FanfictionTitreyen elini umursamadan silahı tekrar ona doğrulttu. "Ölmek mi istiyorsun? Sana kaç dedim!" Kendisine bakan silahı umursamadan çocuğa yaklaştı. Silah tutan elini kavradı ve silahı kendi göğsüne bastırdı. "Sen öldüreceksen, evet." "Benimle dalga...