14|🎵

770 112 0
                                    


Multi:Ezgi

Rüzgar hızla çkıp giderken Ege'yi zor tutuyorduk.

Mehmet abi Ege'nin yakasından tutup;
"Bana bak bu aralar seni burda çok görüyorum,uslu dur canımı sıkma."dedi.

Helaaal be Mehmet abi!
Yürüü ulan!
Kim tutar seniii!

Tamam ben sakinliğimi koruyamadım affedin.

Ege, Mehmet abinin ellerini yakasından çekerek cevap vermek için yeltendi;

"Bana artislik yapacağına Rüzgar'a bir el at istersen Ezgi'nin peşini bıraksın"

Bir an afalladı, sonra devam etti:
"Bir dakika ya sen kimsin ki ben sana laf anlatmaya çalışıyorum"

Mehmet abi yumruklarını ve kendisini zor tutuyordu.
Ama zaten buna müsaade etmeden araya girdim;

"Sen ne dediğinin farkında mısın Ege!
Rüzgar'ın ne alakası var?"

Ege söylediklerim karşısında epey şaşırmıştı gözlerini benden bir an bile çekmedi.
Gözleri demişken,eskisi gibi değildi o gözler..
Öfke vardı..
Nefret vardı..
Ama bana "hayır sadece sen varsın"der gibi bakıyordu.

Gôzlerimi Ege'den çekerek elini kolunu sallaya sallaya gelen Ayaz'a çevirdim.
Bu ne rahatlık agaaa!

Ki bu rahatlık Ege'yi ve Mehmet abiyi görünceye kadardı.
Ege'nin yanına gelerek;
"Lan ben seni daha dün uyarmadım mı?
Sen niye buradasın yine"

Olanları anlamaya çalışırken o kadar masum hissediyordum ki...
Elimi sıkarak kısılmış ama yılmamış sesimle olduğunca bağırdım:

"Biri bana ne olduğunu anlatsın artııık"

Ayaz şaşkınlıkla bana bakarken biraz utanmış yüz ifademle sözümü yineledim;
"Anlatacak mısınız"
"T-tamam anlatırım sakin ol"

Biraz daha sakinleşip Ege'ye dönerek;
"Sen gitsen diyorum artık"
"Şimdilik gidiyorum"

Ege giderken ona Mehmet abinin bateri sesleri eşlik ediyordu.
Anlaşılan her şey normale dönmeye başlamıştı.
Bir kenara oturup Ayaz olanları anlattı.

"Ben burdan sonra müdahele ettim ama ben gelene kadar olan olmuş"

Ayaz'ın anlattığına göre;
"Ege ve Rüzgar kavga etmişler,evet hemde benim için...
Ege'nin her zamanki saçmalıkları işte;yok Rüzgar benim peşimi bırakacakmış,niye sürekli yanımdaymış falan filan..

Hem sen yıllar sonra karşıma çıkıp nasıl her şeyin aynı olmasını beklersin ki..
Değişmeyen tek şey değişimin ta kendisidir"demiş bir filozof..
Değiştik azizim..
Ve değişmeye devam ediyoruz.
Yani hiçbir şey bıraktığın gibi değil artık gidenden eser kalmadıysa...

Aslında şu an Rüzgar'a karşı kötü hissediyordum.
Hiçbir şey olmadığı halde benim yüzümden kavga etti..
Tabi yaa burnundaki morluk o yüzdendi.
Şimdi gidiyim konuşayım diyecem ama kim bilir nerededir...

Dolunay'ın sesiyle düşüncelerimden ayrıldım:
"Ezgi,iyi misin"
"İ-iyiyim ama o.."
"O ?"

Gerisini getirmenin şu an hiç iyi bir zaman olmadığını fark ederek konuyu değiştirdim.

"Sanırım şu ilerdeki müşteri limonata istemişti ben onu götüreyim"

Dolunay,ne olduğunu anlamaya çalışarak yüzüme baktıysa da uzatmak istemedi;
"İyi madem"

........

Akşam olmuştu nihayetinde epey yorucu bir gündü aslında etkinlikleri devam ediyordu ama Mehmet abi iptal etti son anda cafede çalmaya karar verdiler.

"Akşam da epey yoğun oluyormuş"dedim Dolunay'a.
"Evet,öyle bu yüzden burada olduğun için çok şanslıyım"dedi gülümseyerek.

Vakit ilerlemeye devam ediyordu.
Herkes kendini müziğe kaptırmış anı yaşamanın tadını çıkarıyordu.
Dışarısı çok güzeldi,esintiliydi..
İki dakika dışarı çıktım hava almak için o sırada bana doğru hızla gelen Rüzgar'ı farketmem saniyeler aldı.
Ben bir iki kelime etmeye çalıştıysam da beni kolumdan sürükleyerek cafenin arka tarafına götürdü.

"Bin,gidiyoruz"
"N-nereye"
"Rüzgar'ın seni götürdüğü yere"

Bir an gülmeyi denedim komik geldi ama içinde bulunduğum durum gülmek için uygun değildi.
Elime kaskı tutuşturdu ve bana başka şansın yok dercesine baktı.
"Sus ve bin"dedi.

Aa ama..
Tam da konuşacaktım.
Nası anladı ki..?

Hızla motoru kullanırken ani ani fren yapıyor ve beni kendisine sarılmak zorunda bırakıyordu.
İşte ani bir fren daha bu sefer çok korkmuştum korkudan gözlerimi kapatmıştım.
Motorun durduğunu fark ederek göz ucuyla bakmayı denediğimde Rüzgar'la göz göze geldik.

"Bırakacak mısın"
Hâla ona tutunduğumu fark ederek ellerimi hızla çekip kendimi toparladım.
Biraz etrafıma bakınıp dudak büzerek;
"Yine mi burası"dedim.

Evet daha önce geldiğimiz yere gelmiştik o uçurumlu yere..

"Beğenemediniz mi,bir dahakine seçenekler sunuyum efenim hoş görün"

Dalga geçtiği her halinden belliydi.
Ellerini cebine koymuş rüzgarla öne gelen saçlarını toplamak için ara sıra elini cebinden çıkarıyordu.

"Evet beni buraya neden getirdin seni dinliyorum"dedim.
"Bende tam bunu konuşmak için getirdim seni buraya"
"Herhangi bir yerde de konuşabilirdik"
"Burayı uygun gördüm,bir itirazın mı var?"

Ulan Rüzgar!
Sana karşı suçlu hissetmesem seni o uçurumdan-
Neysehh..
Aslında benim ona bir şeyler dememin daha uygun olduğunu düşünerek;
"Benim yüzümden Ege ile kavga ettiğinizi biliyorum"
"Senin yüzünden kavga etmedim kavga etmek zorunda kaldım"
"Her neyse özür dilerim"

Şaşkınlığını koruyamayarak bana bakarken ;

"Seninle aramda bir şeylerin olduğunu sanıyor ve bu yüzden sürekli dibimde.
Bunu o kalın kafalı sevgiline anlatmak zorundasın"
"Sevgilim mi?"
"Evet sevgilin!
Bir yaratılış harikası olan burnumun üstündeki morluğa bak"

Yaratılış harikası !!
Böyle güzel saçmalamayı nereden öğrendi acaba?

"Sabahtan beri bakıyorum ve sana ne olduğunu sormuştum ayrıca o benim sevgilim falan değil"

Bunun üzerine bir an sustu..

"Bak,Ezgi bu sefer alttan aldım ama bir daha olursa tüm öfkemi ondan çıkarırım"
"Şu an benden çıkardığın gibi mi?"dedim.

Biraz afallayarak devam etti;
"Aslında bunu kastetmemiştim ama.."
"Neyi kastettiğin umrumda değil"diyerek denize bir iki taş fırlattım.
Üşümeye başlamıştım.
"Gitsek iyi olacak"

Ceketini çıkararak bana vermek için yeltendiyse de buna fırsat vermeden;
"İstemiyorum"dedim.
Ama bana aldırmayarak ceketi omzuma geçirdi.
Az da olsa kibar olunabiliyormuş demek ki!

Arada durup durup bana bakıyordu bende ona.
Ve daha sonra kafasını başka yere çeviriyordu ve aynı hareketi bende tekrarlıyordum.
İşte yine oluyor.
Ve bir kez daha kafamı ona doğru çevirdim,ama bu kez ismimi söyledi;
"Ezgi"
"Hıım"
"Sence bu normal mi"
"Neden bahsediyorsun"diyerek uçuruma doğru ilerlerken tam dibindeydim.
"Delirdin mi düşeceksin"

O an hava gerçekten çok güzel esiyordu kollarımı açarak kendimi esintiye bıraktım.
3-2-1..
Birden ayağım kaydı!
Ama bir çift el bugün ikinci kez hayatımı kurtarırken o ellerin sahibiyle göz göze geldim;
"İşte bu hiç normal değil"

RUHUMUN NOTASI (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin