"Noldu neymiş o ses!"diye bağırdı annem yemek masasının tozunu alırken.Ardından babam seslendi:
"kediymiş merak etmeyin ama bir değil üç tane kedi"Hemen yukarı çıktık,gerçekten de öyle iki tane yavru kedi vardı ,birde anneleri.
Ne ka sevimlisiniz siz yahu!Babam "kedileri yarın Musa'ya verir gelirim ben"dedi.
Musa abinin çiftliği vardı,kentin girişinde.
Hiçbirimiz itiraz etmedik en iyisiydi bencede.
Babam kedileri bahçedeki köpek kulübesine koydu.
Biz annemle temizliğe devam ediyorduk.
Kendi odama geçmiştimSehpanın tozunu alırken küçük bir oyuncak ayı gördüm sehpanın altında.
Bunun aynısından Ege'de de vardı.
Gitmeden bir gün önce vermişti bana. "Diğeri bende kalacak."demişti.Ertesi sabah beni çağırmaya gelmedi.
Sonraki gün, yine gelmedi.
Evlerine gittim, parmak uçlarımda kapının ziline zar zor uzaşabilmiştim.
Bir kaç defa basmıştım ama kimse çıkmadı.
Bende vazgeçip gitmeye karar vermiştim ki pencerleri açıldı.
'Ege!'dedim heyecanla ama babaannesiymiş.
'Ege yok yavrum,Ankara'ya taşındı onlar.'
Dediği an minik kalbimde bir şeylerin parçalandığını hissedebilmiştim.
'Sana söylemedi mi yavrum?'
"Hayır söylemedi ama dönecek dimi,tekrar oyunlar oynayacağız onunla,hem daha çarpışan arabalara bindircekti beni!"demiştim küçük ellerimle gözümün yaşını silerek.Sonrada ağlayarak uzaklaştım oradan o gün çok ağlamıştım,bana söylemeden nasıl gidebilmişti?
İşte o günden sonra onu hep özledim.
Çok özledim.Birkaç ay geçtikten sonra bizde Çanakkale'ye taşındık.
Onunla hiç görüşmemiştik ama ta ki telefondan sesini duyana kadar.."Ezgi burası bitti kızım sen ne yaptın hallettin mi?"
"Bitti sayılır anne!"
"Tamam baban da hazırlamış zaten masayı."İşimi bitirip aşağı indim.
"Gördün mü kızım bak bitti bile demin söyleniyordun"dedi annem keyifle.
Demin mi iki saattir burasıyla uğraşıyoruz babacım tatilimden iki saat aldınız neler diyor annem böyle?" dedim gülerek.
Onlarda bu dediğime gülmüşlerdi.
Karnımızı doyurduktan sonra masayı topladık.
Sonrasında eşyalar falan derken yerleşmiş olmuştuk bile.İki hafta sonra...
İki haftadır bir yere gittiğim yoktu ne biliyim içimden gelmiyordu hiçbir şey.
Buralara dargındım sanki..Annemi bile bunalıma sokmuştu bu halim hatta son filmimi onunla birlikte izledim.
Offf içim sıkıldı.
Bu nedir abi yaa!
Durduk yere depresyona sokuyonuz insanı!
Duygusal film izleye izleye bir hal oldum.
Hah!
Sanki yavaş yavaş kendime geliyordum.
Aynanın karşısına geçip kendime çeki düzen verdim.
Dışarıda müthiş bir hava vardı.
Aslında biraz dolaşsam fena olmaz dedim kendi kendime.
Zaten epey sıkıldım."Annecim ben biraz dolaşmaya çıkıyorum."
Bu sözlerime gözleri fal taşı gibi açılmıştı annemin.
"Bunu sen mi söylüyorsun Ezgi?"
Kadın haklı!
Hayır gezmeyi seven de biriydim ama iki haftadır evdeyken birden değişen ruh halim beni bile şaşırtmıştı."Çok geç kalmam" deyip annemin yanağına öpücük kondurktan sonra evden çıktım.
Buranın sahilini seviyordum en çok.
Oraya gitsem biraz temiz hava alsam hiç fena olmazdı.
Evimizin sahille arası 5-10 dakika falandı o yüzden yürümeyi tercih ettim.
Yürümeyi seviyordum, bulutlu havalarıda.....
Sandığım kadar kalabalık değildi sahil kenarı.
Buranın sessizliği kulaklığımla bütünleşince daha bir güzel oluyordu..Ta ki Pelin arayana kadar.
Telefonu açtım."Ezgii sana bir süprizim var kankaa"
"Neymiş" dedim heyecanla.
"Önce biraz merak et."
"Yaa bak böyle şeyleri sevmediğimi biliyorsun çabuk söylermisin yoksa uyku tutmaz beni."cümleleri hızlıca sıralamıştım.
" Hmm pekiii.. E ozaman söylüyorum: bu gece yola çıkacağız yarına ordayım"
"Neee ciddimisin kanka yaa inanamiyorum çok sevindim"
"Ciddiyim kankaaa buralar sensiz çekikmiyor bende gidiyorum lan dedim böyle bi gaza geldim.
Geliyorum yani,Babaannemgilde kalırıım,dedim bizimkilere izin verdiler."
"Yaa bitanesin bee,çok iyi düşünmüşsün"
"Evet canısı ama şimdi eşyalarımı toplayacağım kapatıyorum"
"İyi madem msj at geleceginde" telefonu kapatırken bir kızın ağladığını gördüm.Gitsem mi gitmesem mi diye düşünürken ayaklarımın beni ona götürdüğünü farkettim.
Aşk acısı çeker gibi bir hali vardı.
Yanına oturup;
"iyi misin" dedim.
"Sence iyi gibi mi gözüküyorum?"Haydaa bana niye atar yapiyor ki şimdi?
"Hayır,o yüzden sordum zaten"diyerek tam gidiyordum ki yanından kolumu tuttu.
"Biraz otursana ya"Ona tek kaşımı kaldırarak baktıktan sonra yanına oturdum.
"Sanada gereksiz yere çıkıştım,özür dilerim"
"Önemli değil"
"Seni ilk defa görüyorum burda"
"Ne tesadüf bende seni"diyerek gülümsedim.
"İyi öyleyse ben .. bi dakika babam arıyor;
"oturuyodum,tamam geliyorum."Telefonu kapattıktan sonra bana dönerek;
"Gitmem lazım.Bu arada ben Dolunay."diyerek elini uzattı.
"Ben de Ezgi"dedim elini sıkarak.
"Memnun oldum ama gitmem gerek yine görüşürüz,umarım." dedi çok samimiydi tavırları.
Yeni biriyle tanışmanın sevincini yaşarken aniden yağmur yağmaya başlamıştı.Ne yapsam acaba?
Islanmaktansa ilerdeki çınar ağacının altına oturup beklemek iyidir diye koşarak oraya gittim. Gövdesi epey kalın ve büyük, yılların çınar ağacı..
Çocukkende bir yağmurun altında ev sahipligi yapmışlığı vardı,anılarımda.
Ayrıca ne zaman canım sıkılsa burda kendi kendime oynardım.
Ne günlerdi...İşte o an yağmurun sesine bir gitar sesi karıştı.Yağmurla birlikte şarkı söylemeye başladı,sanki.
Bu şarkıyı daha önce hiç dinlemiştim.Bir gökyüzü düşünün.
Yağmurlu bir gökyüzü...
Ve siz ıslanma telaşı olmaksızın yağmurun altında yürüyorsunuz.
İşte öyle muhteşem bir an!
Ya da öyle muhteşem bir şarkıydı bu.Şarkı bitince alkışladım.
O da ne! ağacın diğer tarafında biri mi vardı?"Sen de kimsin" dedi ağacın diğer tarafından bana doğru dönmeye çalışırken.
Ki benim orada bir şahıs olduğundan bile haberim yoktu.
Boynundaki boyunluk dikkatimi çekmişti."Asıl sen kimsin" dedim şaşkın bir ses tonuyla.
"Az önce alkışladığın kişi olabilirim mesela"dedi.
Şarkı sesin nereden geldiğini farkettirmeyecek kadar güzeldi..Ya da ben farkedemeyecek kadar şarkıya karışmıştım sanki...
"Hmm öylesine alkışladım yani kim olsa aynı şeyi yapardı"
*Yapmazdı Ezgi,saçmalama*
Sanane ya ben şarkıyı alkışladım o niye üstüne alınıyor ki!😏Çekik gözlerinin altında ufacık bir gülümseme oluştu sonra zaten gözleri kayboldu.;)
Hıhı,bütün çekik gözlü insanlarda olduğu gibi.
Ayağa kalktı gitarını omzuna attı ve bana ukala bi tavırla;
"Her duyduğun şarkıyı dinlemek zorunda değilsin"
O sempatik görünümünün altında yatan ukala,kendini beğennmiş çagaaaal!
Kendini ne sanıyor bu!"Hangi şarkıyı dinleyeceğime ben karar veririm tamam mı?
Ayrıca sen de bana bu şekilde davranamazsın ukala çocuk!"Beni sinirlendirmişti. Belki fazla çıkıştım ama onun ne diyeceğini duymak istemediğimden oradan hızla uzaklaştım.
O hâlâ arkamdan "ukala mı?" diye bağıra dursun.
Kimin umrunda!Yağmur dinmişti eve doğru yürürken ona söylenmekten kendimi alıkoyamamıştım ama bişey dikkatimi çekmişti gitarında "Rüzgar"yazıyordu.
Rüzgar...Adı Rüzgar'dı demek bu ego yığınının.🙄
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RUHUMUN NOTASI (TAMAMLANDI)
Novela JuvenilHep bir şeyler eksikti sanki. İçimde adını koyamadığım bir boşluk vardı. Şarkıları söylüyor ama hissetmiyordum. Meğer... Meğer o notayı kaybetmişim ben. Bulacak mıydım? (ilk kitabım <3