Gözlerimi açtığımda kendimi karanlık bir odada buldum. Elim direk cebime uzandı ama yoktu, telefonumu almışlardı. Gözlerimi tekrar kapatıp bunun bir rüya olmasını istedim ama hayır tekrar açtığımda rüya olmadığını anladım.
Benim ne işim vardı burada?
En son...A evet şimdi hatırladım; beni kaçıran o adamlar bir türlü susmadığım için beni bayıltmışlardı.
Peki ya Rüzgar?"Al şunları zıkkımlan!"
İçeriye giren adam ışığı yaktıktan sonra elindeki tepsiyi içeri bıraktı. Yiyecek bir şeyler getirmişti.
Ellerim ve kollarım bağlı değildi ve odada yatak haricinde hiçbir şey yoktu.
Belki de bu yüzden bir şey yapamayacağımı düşündükleri için bağlamamışlardı."İstemiyorum yiyecek falan bırakın beni!"diyerek göğsünü yumruklamaya başladım.
"İster ye ister yeme umrumda değil!"dedikten sonra beni hızla yere ittirdi.Acıyla kolumu tutarken açlıktan guruldayan karnıma engel olamamıştım.
Tepsiyi almak için eğilince;
"Dur,bırak kalsın acıkınca yerim."dedim bu kez kısık bir sesle.Pis pis sırıtarak kapıyı kapattı ve üstümden kilitledi.
Ne yapacaktım ben burada!
Neyse bir şeyler yesem iyi olacaktı , en azından daha mantıklı düşünürdüm.
Biraz ekmek ve çorba vardı. Gerçekten çok acıkmıştım hepsini yedikten sonra yatağın başucuna oturup sırtımı duvara yasladım bacaklarımı kendimi doğru çekip buradan nasıl çıkabileceğimi düşündüm.
Off! Yoktu işte aklıma gelmiyordu, dört duvarın arasında sıkışıp kalmıştım.
Üstelik niçindi tüm bunlar?
Neydiği belirsiz insanlar beni neden burada tutuyorlardı?
Kafamda deli sorular dönüp dururken dışarıdan gelen bağırma sesleriyle kapıya doğru yürümeye başladım."Bırakın lan beni!
Aaah!
Sıkıysa kolumu çözüp de dövsene!"B-bu Rüzgar'ın sesiydi!
Ama üzülsem mi sevinsem mi bilemedim sonuçta benim yüzümden buradaydı ama ona bir şey olmadığı için ve sesini duyduğum için az da olsa sevinmiştim.Kapıyı hızla yumruklarken "Rüzgaaar! Rüzgaar!"diye bağırmaya başladım.
Ama sanırım çok geçti. Az önceki sesler kaybolmuştu. Birinin kapıyı açmaya çalıştığını farkedince kapının arkasından çekildim bir iki adım geriye gidip içeriye giren adama bağırıp çağırmaya başladım;
"Ne yaptınız ona ? Bırakın onu ! Siz kimsiniz hem? Neden burada tutuyorsunuz bizi!"
"Bitti mi?"
"Ne?"
Onca şey sormama rağmen hiç istifini bozmamıştı.
Tam ağzımı açıp bir iki kelime daha edecektim ki, eliyle ağzımı kapatıp;
"Sus! Ve ellerini bağlamamı istemiyorsan rahat dur" dedikten sonra beni tekrar yere ittirdi.Hadi ama!
Bunun sonu hep böyle bitiyordu."Ben bitti demeden bitmez!" diye arkasından artislenirken çoktan ortadan kaybolmuştu.
Sonra kapıyı tekrar açıp;
" Ha bu arada boşuna bağırma, burada seni kimse duyamaz. Bir ihtiyacın olursa kapıya vurman yeterli."
Bu neydi şimdi?
Ama bu kez gittiğine emindim.Odanın içinde dört dönerken sinirden duvarları yumruklamaya başladım.
Birden yere bir şey düştü. Yavaşça arkamı dönüp az önce yumrukladığım duvara baktım.
Ama hayır karşımda gördüğüm iki çift demir parmaklıktı , pencere gibi bir şeydi bu ama ışık falan yoktu karşı tarafta kapalıydı.Yere düşen şey ise bir nevi bu pencereyi andıran yeri kapatmak için tasarlanmış bir şey olsa gerekti.Buradan bir an önce çıkmalıydım..çıkmalıydık.
Ama nasıl?
Duvardaki açıklığa doğru başımı yaklaştırıp;
"Heeey! Kimse yok mu?"diye seslendim.
Hiçbir yanıt yoktu. Ve gerçekten o haydut kılıklı adamın da beni duymadığına emindim,duysaydı şimdiye çoktan burda olmuştu.
Ama ben dışarıdan gelen sesleri duyabiliyordum belki de böyle olması işime yaramıştı.
Tekrar bağırmayı denedim bu kez daha yüksek çıkmıştı sesim.
"Kimse yok mu diyorum? Biri beni duysun artık!"
Bu kez de yanıt alamayınca kafamı pencereden çevirip olduğum yere çaresizce sırtımı yaslayıp oturdum.
Allah'ım yardım et,burdan bir an önce kurtulalım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RUHUMUN NOTASI (TAMAMLANDI)
Teen FictionHep bir şeyler eksikti sanki. İçimde adını koyamadığım bir boşluk vardı. Şarkıları söylüyor ama hissetmiyordum. Meğer... Meğer o notayı kaybetmişim ben. Bulacak mıydım? (ilk kitabım <3