20|🎵

726 91 3
                                    


Üzgünüm bölümler gecikiyor ama umarım beğenirsiniz.
Keyifli okumalar..🌸🌸

Ezgi

Bugün kötü bir his vardı içimde,neden olduğunu bende bilmiyordum.Pelin"Ege yüzündendir"diye benimle dalga geçmişti.
İşe gitmemiştim bugün Pelin ile buluşcaktık.Bana her şeyi anlatacaktı.

Hadi ama nerde kaldı bu!
Otobüs bekliyordum ama gelmemekte ısrar ediyordu.
Saate bakmak için telefonu elime alınca Pelin aradı;

"Efendim Pelin"
"Ezgi nerdesin geldim ben,seni bekliyorum"
"Tamam geliyorum bende"dedim nihayet gelmiş olan otobüse binerken.

Boş koltuklardan birine oturdum,başımı cama yaslayıp pencerenin arkasındaki dünyayı seyre daldım.Her şey kulağımdaki müzikle bütünleşiyordu sanki,bu iyi hissetiiyodu...
Hiç bir şey yapmak gelmiyordu içimden,saatlerce böyle kalabilirdim.
Buluşacağımız yere gelince otobüsten indim.
Yavaş adımlarla ilerlerken bir yandan da Pelin'den yiyeceğim fırçayı düşünüyordum.

"Ezgi nerde kaldın ya iki saatti seni bekliyorum"
"Otobüsü bekliyordum"
"Of geç geleceğini söyleseydin erken gelmezdim bende,sabahtan beri su içiyorum"

Bu dediğine gülümseyerek yerime oturdum.
O da telefonuna gelen mesaja cevap yazıyordu.
Yüzünün aldığı şekilden Ufuk olduğunu anlamıştım tabi.

"Ee anlat bakalım Pelin hanım Ufuk ile atıldığın bu aşk macerası nasıl başladı?"
Böyle sorunca gülmekten kendini alamamıştı.
"Öyle başladı işte"dedi gözlerini kaçırarak.
"Peliiiiin"
"Tamam tamam"
"Evet sendeyiz hadi"dedim.
"Şimdi kanka biz bayadır konuşuyorduk Ufuk'la biliyosun zaten.İşte bu konuşurken arada bana iltifat falan ediyodu yani ne deyim konuşma şekli farklıydı ama ben görmezden geliyodum hani,gülüp geçiyodum.
Son iki haftadır falan bana trip atmalar...İşte 'niye geç cevap yazıyosun' ne biliyim 'görüldü atma' gibicesinden bir atarlanıyordu sürekli.
Bende buna dedim ki en sonunda 'niye böyle davranıyorsun'dedim.
Yani az çok anladım ama işin itiraf kısmını merak ediyom.

"Onu anladım zaten"dedim sözlerini bölerek.
Pelin bana aldırmayıp devam etti.

"Bu mesajımı gördü ikimizde çevrimiçi ama cevap vermedi. Aradan birkaç gün geçti ne o mesaj atıyor ne de ben. Konuşmuyoruz bildiğin.
Pelin dedim kendi kendime 'oluruna bırakcaktık bee, çocuk gitti işte' diye kendi kendime söyleniyorum falan.
Sonra akşamüstü saat on-on buçuk gibi bi baktım Ufuk arıyor.
Hemen açmadım tabi ne o öyle ondan telefon bekliyormuş gibi."
"Beklemiyorsun sanki"
"Şşş bekliyorum tabi kanka,ama sözümü bölme bak bundan sonrası çok heyecanlı.

Biraz çaldıktan sonra telefonu açtım.
Karşı tarafta ses yok konuşmuyor bende dayanamayıp 'orda mısın'dedim.
Hâla ses yok tam kapatıcam telefonu 'Pelin'dedi ama böyle ağlamaklı bir ses tonuyla.
Bende 'efendim' dedim,o aynı ses tonuyla devam etti:
'Seninle konuşurken neden mutlu oluyorum ve seni mutlu etmeyi seviyorum.Ne biliyim neden kıskanıyorum seni,ya da neden olmadık zamanlarda seni özlüyorum biliyor musun?'dedi.

Ben böyle bir şey beklemiyodum tabi, bir şey diyemedim dilim tutuldum sanki.

"Ayy çok heyecanlı ya"

Onun anlattıklarını büyük bir heyecanla dinliyordum.
O ise anlatırken arada gözleri doluyor,gülüyor,saçlarıyla falan oynuyor, mimiklerini kontrol edemiyordu.

" 'Pelin...Pelin bu sorunun cevabı sensin!
Seni seviyorum'dedi.
'U-Ufuk' diyebildim sadece. O da dedi ki 'bir şey demene gerek yok,ben beklerim ne zaman kendini hazır hissediyorsan o zaman cevabını söyle' dedi.
İşte sonrası bildiğin gibi kaza olduğunu duyunca dayanamayıp hemen hastaneye geldim.
Ya ona bir şey olsaydı Ezgi!
O zaman o gün ona duygularımı söyleyemedim diye içim içim yerdi. " dedikten sonra elini kulağına götürüp masaya vurdu.

"Hayırlı olsun bakalım ne diyim"
"Ya Ezgi, bir şey söylemeyecek misin sadece bu mu"

Uzun zamandır konuşuyorlardı zaten.
Yani böyle bir şey olacağını tahmin etmek zor olmadı benim için ama bu da biraz hızlı oldu.

"Sen seviyosun sonuçta ne diyebilirim ki"

Bu dediğime dudak büzerek kahvesini yudumlamaya başladı.

...

Yaklaşık beş dakikadır elimdeki telefonu masada çevirip duruyordum.
Pelin ise dikkatle bana bakıyordu. Bu halime daha fazla dayanamayıp;

"Ya Ezgi neyin var senin? Geldiğinden beri yüzün asık."
"Bir şeyim yok"dedim telefonla uğraşmaya devam ederken.
"Bırak şu telefonu! Ne oldu anlatmayacak mısın, yoksa Ege'nin durumuna mı endişeleniyorsun?
O yarın taburcu oluyormuş merak etme."

Off!
Ege!
Ege!
Ege!
Neden tekrar geldin ki hayatıma?

"İyi,sevindim"dedim onun bu uzun cümlesine karşılık olarak.

Oflayıp puflayarak alternatif seçenekler aradı ve bu kez Rüzgar'ı öne sürdü.

"Rüzgar senin canını sıkacak bir şey mi söyledi yoksa?"
"Saçmalama Pelin ya!"
"Aa bir şey diiicem ben Ufuk ile gittikten sonra sen orda tek başına kalmadın demi?"
"Sence buna annemgil izin verir mi,Rüzgar vardı işte."
"Hah! Tam da istediğim cevap. Demek seninle kaldı hastanede üstelik Ege'den zerre hoşlanmıyorken."

Haaah!
Kesin bunun altında bir bit yeniği arar şimdi Pelin.

"Evet Pelin ne var bunda?"
"Nası ne var kızım! Bak tam da şuraya yazıyorum bu çocuk senden hoşlanmıyorsa bende Pelin değilim!"

Bondo Polon doğolom!
İnsanları mezelemeyi normalde hiç sevmem ama Pelin benim sinir sistemimi fazla zorluyordu.

"Of Pelin yok öyle bir şey, olsa ben anlardım. Hareketleri gayet normal , ne biliyim arkadaşça bana karşı tavırları."
"Erkek milletini anlayamazsın kızım arkadaş gibi görünebilir ama içten içe sana ölüp bitiyor da olabilir çocuk."

Nelerde biliyormuş bak seeen!
Yanlız bunu o kadar ciddi bir şekilde söyledi ki bir ara bende dikkatli dikkatli bunu dinliyorum.
Hiç güleceğim yoktu ya!

"Pekala bu konu hakkında fazla konuşmayalım zaten çocuğa karşı kötü hissediyorum resmen sabaha kadar omzunda uyu-

Birden ne dediğimin farkına vararak sustum.
Hay!
Bravo Ezgiii!
Şu diline sahip olsana azcık!

"Öhaaaa bir de sabahtan beri arkadaş ayaklarına yatıyor! Demek bir de çoçuğun omzunda uyudun!"
"Ya ne omzu kanka ordaki koltuklardan birinde uyudum ben sen yanlış-"
"Sus sus! Buldun tabi kaslı omuzu-
"Oha Pelin çocuğun kaslarına mı baktın"

Utanmadan bir de çocuğun kaslarına bakmış.
Ben bile farketmemiştim.

"Ne bakcam be zaten 'ben burdayım'der gibi adeta."

Gözlerimi kısarak kötü kötü bakınca;

"Nee bakma bana öyle,yalan mı?"

Masadaki titreyen telefonu benden önce farkeden Pelin , telefonumu eline alıp yüzüme doğrulttu ve;

"Bak iyi insan lafın üstüne gelir işte"dedi.

Telefonu elinden çekiştirerek alınca tekrar masaya koyacaktım ama Pelin yine müdahale etti;

"Ya napıyosun açsana!"

Neyse uzun bir çalıştan sonra telefonu açtım.

"Efendim Rüzgar."
"Ezgi seninle bir şey konuşmam gerek.

Der demez telefon yüzüme kapandı. Üstelik arkadan Ege'nin sesi gelmişti.
Evet, evet yanlış duymadım Ege'nin sesiydi.
'Rüzgar!' dedi, sonra telefon kapandı.

Bu neydi şimdi?
Rüzgar'ın Ege'nin yanında ne işi vardı?

"Ezgi, ne oldu niye kapattı."
"Bende anlamadım ki"
"Ya bir daha arasına belki önemli bir şey olmuştur."

Bir an tereddüt ettim.

Pelin dayanamayıp telefonumu aldı ve Rüzgar'ı aramaya başladı.

Çalıyor...




RUHUMUN NOTASI (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin