İlerleyen saatlerde birşeyler yiyip odadan hiç çıkmamıştık. Ben Melisin yatağında uzanmış boş boş tavana bakarken , Melis bilgisayar sandalyesinde telefonla oynuyordu.
" Melis ? " Dedim mahçup bir ifade takınarak.
" Hı.." dedi gözlerini telefondan ayırmayarak.
" Annenler için sıkıntı olmaz umarım burda kalmam. " Dedim uzandığım yerden doğrularak.
" Saçmaladın Simay. Annemin seni ne kadar çok sevdiğini bilirsin. Annenide aynı şekilde. Burda istediğin kadar kalabilirsin. " Dedi yüzündeki masum tebessümle.
" Tamam ama bende işe giricem ve mutfak ihtiyaçlarını karşılayacağım. Bunda itiraz istemiyorum " dedim işaret parmağımı sallayarak. Gülerek kafa salladı.
" Melis yarın seninle annemi görmeye gidelim mi ? Ona çok ihtiyacım var onunda bana."
" Olur tabi gidelim "
Eski günlerdeki gibi muhabbete dalmış saatin kaç olduğunu unutmuştuk. Aysun abla ve Kadir abi çalışıyorlardı. Dersi olmadığı günlerde yetişebildiğince o yapıyordu yemekleri. Bugün hiçbir şey yapmamıştık. Saat yedi buçuk olmuştu.
" Melis ? " dememle zil çaldı.
" Eyvah annenler. Yemekte yapmadın Melis." Dedim heyecanla dudağımı ısırıp kaşlarımı havaya kaldırırken. O gülerek kapıyı açmaya gitti , bende peşinden. Kapıyı açtığımızda Aysun abla ve Kadir abi ellerindeki poşetleri havaya kaldırıp :
" Duydum ki misafirimiz varmış ve yemek yapılmamış. E bizde parti yapalım dedik. " Dedi gülerek Aysun abla. Demek ki Melis ondan bu kadar rahattı. Gerçekten çok tatlı insanlardı. Annemin yokluğunu unutturuyorlardı bana. Melis Aysun ablaya doğru koşarak :
" Ay anne pizza mı aldın " diyip hunharca poşetlere saldırıp tuttuğu gibi odaya götürdü. Bende gülerek Kadir abinin elindeki poşetleri alıp arkasından gittim. Onlar banyoya giderken bizde masayı hazırlıyorduk. Dört kutu büyük boy pizza , çeşit çeşit içecekler , abur cuburlar ve ekler.
" Unutmamış " dedim gülerek. Melis :
" Neyi ? "
" Annen ekleri çok sevdiğimi unutmamış " dedim elimdeki kutuyu göstererek.
" Burası senin ikinci ailen. Bunu sakın unutma " dedi alnını alnıma dayayarak.
" Olur. Unutmam."
Yedik , içtik , muhabbet , film derken saat epey geç olmuştu. Melisin odasına doğru kalkarken Aysun abla :
" Simay ? " Dedi çok ciddi bir ses tonuyla.
" Efendim Aysun abla "
" Bugün iş çıkışı amcanı gördüm kızım. Seni bana sordu. Çok merak etmiş. Bende bizde olduğunu ve güvende olduğunu söyledim. Haberin olsun dedim."
Aniden sıkışan kalbimle nefesim kesildi ve nefes almakta güçlük çekip elimi göğsüme koydum. Melis kolumdan tuttup banyoya götürdü ve yüzüme soğuk su çarptı. Kendime gelip olduğum yere çöküp ağlamaya başladım. Melis kapıyı kapatıp yanıma çöktü.
" Napicam ben şimdi. Demek öğrenmiş. Peşimi bırakmaz o adi adam." Dedim ağlamalarımın arasından tıslayarak. Melis boynuma sarılarak beni sakinleştirmeye çalıştı.
" Sakin ol Simay. O adam sana hiçbir şey yapamaz. Dağ başımı burası. Polis var , korkma sen." Dedi. Akan burnumu Melisin koluna sürerken kapı tıklandı.
" Simay. Kızım iyimisin. Melis..."
" Yok birşey anne. Çıkıyoruz şimdi " diyip yavaşça ayağı kalktık. Son bir kez daha yüzümü yıkayıp beni görmemeleri için hızlıca melisin odasına yürüdüm. Beş dakika sonra arkamdan Melis geldi.
" Ben annemleri hallettim. Uydurdum birşeyler. Sen iyi misin ? " dedi kapıyı kilitleyip yanıma gelirken.
" İyiyim. Sadece biraz uyumam gerekiyor. " Dedim yaşlı gözlerimle.
" Tamam ama önce çarşafları değiştireyim "
" Gerek yok. Yanımda uyu yeter. "
Ben duvar dibine geçerken oda ışığı kapatıp yanıma geldi. Sokak lambasının aydınlattığı loş ışıkla birbirimizin yüzüne bakarken dalmışım.
...Gözlerimi ovarak yavaşça açtığımda yan tarafımda aynanın önünde oturmuş makyaj yapan melisi gördüm.
" Hadi kalk bugün annene gideceğiz " dedi bordo rujunu sürerken.
" Anneme mi süsleniyorsun " dedim ellerim yastığın altında uykulu ses tonuyla gülerek.
" Tabi o da varda , Taner götürecek bizi. " Dedi gülerek.
" Şimdi anlaşıldı " dedim sesli bir şekilde esnerken yataktan doğrularak.
" Tanımıyorum ama çok tatlı ve komik bir çocuğa benziyor. Üstelik çok yakışıyorsunuz. Kaçırma derim "
" Hım.. bunu düşünücem." dedi ve dolabından çıkardığı elbiseyi bana doğru tuttu. Zümrüt yeşili kadife yandan yırtmacı olan uzun bir elbiseydi.
" Güzelmiş ama benim bavulumda var zaten " dedim.
" Of Simay. Bavulla uğraşma şimdi. Hadi al giy , birazda makyaj yap ben atıştırmalık birşeyler hazırlayayım." Diyip çıktı odadan. Elbiseyi kendime çok yakıştırmıştım. Üstüne de kendi kısa kahverengi ceketimi ve yarım kahverengi botumu giydim. Aynanın karşısına oturduğumda iki haftada nasılda çöktüğümü farkettim. Doğal , hafif bir makyaj yaptım. Saçlarımı tarayıp dalgalı bir model verip çantamı alıp çıktım. Mutfağa girdiğimde Melis masada oturuyordu. Beni görünce ıslık öttürüp :
" İşte eski Simay. Nerdesin kızım sen özlettin kendini " dedi gülerek.
" Eskiden az can yakmadım dimi. Acaba çıkma teklifi eden çocukların teklifini reddettiğim için onların ahını mı aldım " dedim doğranmış salatalıkları ağzıma atarken.
" Saçmalama Simay. O zaman benim çoktan ölmem lazımdı " dedi ve ikimizde büyük bir kahkaha attık. Tanerin Zile basmasıyla hızlıca masayı topladık ve apar topar aşağı indik. Kapıdan çıktığımızda Taner Melisin arabasına yaslanmış telefonunun ön kamerasından kendini değişik pozlarla çekiyordu. Dayanamayıp sesli bir kahkaha attım. Gerçekten çok komik görünüyordu. Genelde kızlarda rastladığımız durumlardı bunlar. Melisin koluma vurmasıyla ellerimle yanaklarımı toplayıp arabaya doğru yürüdük.
" Günaydın Taner."
" Sanada Melis."
Bende günaydın diyip hızlıca arkaya oturdum. Melisin siyah beyaz mini Cooperı vardı. Bu arabaya bayılıyorum. Babama banada almasını söylediğimde dayağımı yiyip oturmuştum. Aklıma eski günlerim gelince birden sinirlendim ve kendimi hemen toparladım.
" Simay annenin kaldığı ceza evini biliyor musun ? " Dedi melis ön koltuktan arkasını dönerek.
" Ah. Hayır. Ben bunu nasıl unuturum. Nasıl öğreneceğiz simdi " dedim tırnaklarımı kemirerek.
" Yengen biliyordur , onu arasak."
" Numarası yok ki bende."
" Bende var " dedi gülerek. Birden çok sevinmiş ve çok heyecanlanmıştım.
" Nerden aldın ? "
" O gün bizden Mustafa'yla gittiğin gün senin telefonundan almıştım."
" Sevinçle çantamdan yeni telefonumu çıkardım ve Melisin söylediği numarayı tuşladım. Arabadan indim ve kulağıma dayadığım telefona heyecandan vuruyordum.
" Alo.."
" Alo yenge."
" Simay. Sen misin ? "
" Benim yenge nasılsın "
" O adamın seni götürdüğü günden beri çok kötüyüm kızım. Ama senin sesini duydum ya ölsem de gam yemem artık " dedi. Onun sesinin heyecanı benim heyecanımı bastırıyordu.
" Evet yenge. Beni pavyona sattı o adam. Ama ordan kurtuldum. Sen peki , hala o evde misin ? "
" Yok kızım. Ben köye Trakyaya geldim. Terk ettim onu " dedi birden sinirlenerek.
" Senin için en iyisi buydu zaten yenge. Doğru olanı yapmışsın "
" Yanında Melis var diye gözüm arkamda değil. Başın sıkışınca mutlaka beni ara elimden geldiğince sana burdan yardım etmeye çalışırım kızım. "
" Çok sağol yenge. Birşey soracağım sana ben. Annem tutuklandığından beri onu hiç görmedim. Nerde kalıyor biliyor musun ? "
" Bakırköy cezaevinde " dedi.
Şehir dışına vermedikleri için çok sevinmiştim.
" Tamam " diyip hızlıca telefonu kapatıp arabaya bindim. Bana bakan Tanere , " Bakırköy " dedim ve Melis'e döndüm.
" Nasılmış yengen " dedi melis meraklı gözlerle bana bakarken.
" Köye gitmiş. Terk etmiş amcamı. Bakırköy ceza evindeymiş annem. Giderken acaba çamaşır falan mı götürseydik ha. "
" Olur. Alalım tabi." dedi ve en yakın mağazada durup iç çamaşırları , kazak , yelek ve daha bissürü kışlık şeyler alıp arabaya bindik. Kasım ayındaydık ve havalar buz gibiydi. Yol boyunca sessizlik hakim oldu. Başımı cama yaslayıp anneme kavuşma hayaliyle kapattım gözlerimi.Medya : Simay ve Melis
Yorumlarınızı ve Votelerinizi bekliyorum arkadaşlar. Sizleri seviyorum 💓💕
Keyifli okumalar..

ŞİMDİ OKUDUĞUN
BUZ MAVİSİ
Teen Fiction"Shrek " hikayesini hepimiz biliriz. Shrek ve Fiona. Çizgi filmlerin en iyi çiftleridir onlar. İşte bu hikayedeki çiftimiz Simay ve Uraz. Peki bu hikayenin sonu ne mi olacak ? Hep birlikte yaşayıp görelim.