- 11.Bölüm-

187 63 5
                                    

Geldiğimizde hızlıca ve sevinçle arabadan inip bagaja koştum. Poşetleri hızlıca alıp Melisin yanına gittim. Kapıya vardığımızda iki asker önüme dikildi. Ben Melis'e bakarken Taner :
" Ben hallederim " dedi ve askerlerle konuşmaya başladı. Kısa konuşmanın ardından kapı açıldı ve hızlıca içeriye giriş yaptık. Poşetleri görevlilere verip , imza ve kimlik sorularınıda tamamlayıp görüşme yerinde oturmaya başladık. Yedi tane masa vardı ve annemin geleceği kapının önünde iki gardiyan vardı. Ben heyecandan ve sevinçten sol bacağımı titretiyor ve tırnaklarımı kemiriyordum. Melis kolumdan tutarak tebessüm etti. Taner :
" Sünnetimden sonra ilk defa bu kadar heyecanlanıyorum. " Dedi sakallarıyla oynarken gülerek. Biz gülerken sesimizi kesen büyük demir kapının açılma sesi oldu. Yavaşça açılan kapıya Melisin kolundan tutarak ürkekçe baktım. Annemin yaşlı gözleriyle buluştu gözlerim.
" Anne.." diye tısladım yavaşça. O kadar yorgun , o kadar yardıma muhtaç görünüyordu ki. Zayıflamış , göz altı morlukları artmış , çökmüştü adeta.
" Anne " dedim olduğum yerden fırlayıp ona doğru koşarak. O hareketsiz kollarını açmış gülerek bana bakıyordu. Tüm gücümle sarıldım. Kalan son gücümüde ona veriyordum şimdi. Ben ağladıkça o saçlarımı öpüyor ben dahada çok sarılıyordum. Günlerdir en mutlu olduğum , en huzurlu anımdı şuan. Yıllarca böyle kalabilirdim. İçimdeki solmuş hayat ağacı yeşermişti adeta. Ben bırakmak istemesemde o zar zor geri çekilirken iki eliyle kafamı tutarak yanaklarımdan öpmeye başladı.
" Artık yüzümü yıkamayı düşünmüyorum " dedim gülerek. Oda gülerek :
" Hadi gel oturalım " dedi eliyle melislerin olduğu yönü göstererek. Melis'e baktığımda gözleri dolmuş , Taner ağlıyordu. Melisi hiçbir zaman kolay kolay ağlarken görmemiştim. Çocukluğundan beri ağlamayı sevmezdi. Onu özel kılan yeri benim için gerçekten güçlü görünmeseydi. Taner in ağlamasına Melis kızmış olacak ki çocuğun kolunu cimcikleyip duruyordu. Melisin erkek , Tanerin kız gibi tavırları beni dahada çok güldürmüştü. Bizi yalnız bırakmak istediklerini söyleyip çıktılar. Annemin koluna sarılarak konuşmaya başladım :
" Ben seni hiçbir zaman suçlamadım. Sadece beni tek başıma bıraktığın için sana çok kızgınım anne " dedim gözlerimde dolan yaşları parmaklarımla alarak. Amcamla yaşadıklarımı , Mustafa'yı , yengemi , pavyonu , hatta uraza kadar herşeyi anlattım. Cevap vermiyor ağlayarak beni dinliyordu.
" Neden beni o adama emanet ettin anne " dedim bir cevap beklermişcesine suratına bakarak.
" Kızım...ne dayın var ne teyzen. Tek bir amcan var onada amca demeye bin şahit. Şerefsiz herif. Ben nerden bilebilirdim ki öz yiğenine bunları yapacağını. Kimsen yok. Yalnız kalma diye...senin iyiliğin için. Ah aptal kafam."
" Melislerde kalıyorum artık. Aysun abla senin yokluğunu aratmıyor. İşe girip masraflarımıda karşılayacağım "
dedim güçlü gözükmeye çalışarak.
" Şu pislik adamın oğlu , adı Uraz mi demiştin "
Birden kalp atışlarım hızlanmaya başlamıştı. Annem neden Shreği sormuştu ki bana.
" Evet. Neden sordun " dedim merakla gözlerimi gözlerine dikerken.
" Onunla tanışmak isterim. Teşekkür borcum var sanırım. Seni korumuş , kollamış. Üstüne dayak yemiş. İyi bir insan demek ki " dedi annem hafifçe gülerek. Gözlerimi kaçırarak cevap verdim.
" O dayak yerken ordan kaçtığımdan beri bir daha onu görmedim. " Dedim. Yine vicdan azabım nirvanaya ulaşmış omuz silkerek. Süre dolduğunda anneme sıkıca sarılıp vedalaştık. Arabada camdan dışarı daldığımda Urazı düşünüyordum. Bu defa Melis arkaya yanıma oturmuştu. Annemle ne konuştuğumuzu merak ettiğini anlamam sol bacağını hızlı sallmasındandı. Heyecanlandığında yapardı bunu. Tebessüm ederek :
" Eve gidince konuşuruz " dedim göz kırparak. Başımı tekrar cama yaslayıp biraz düşünmek için kapattım gözlerimi...

Keyifli Okumalar ..
Seviliyorsunuz...

BUZ MAVİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin