-18.Bölüm-

142 32 3
                                    

Kendi horlama sesimle açtım gözlerimi.
" İçinde bir öküz yatıyormuşda haberim yok " dedi Uraz kan çanağı gözlerini bana dikerken.
" Senin yüzünden hep. Çok yordun beni " dedim utanarak.
" Birazdan çıkacağız , eşyaları toplar mısın ? " Dedi uzandığı yerden doğrularak.
" Nereye çıkacağız ? "
" Eve. Ben doktorla konuştum. Evdede böyle yatabileceğimi söyledim. "
" Benimde işime gelir " dedim gülerek.
" Arkadaşına ulaşabildin mi ? "
" Açmıyor pislik herif. Burda ölsem haberi yok. "
" İyi bari. Fazla eşya yok zaten , hadi çıkalım. " Dedim Urazın kolundan tutarak. Değneği sağ eline aldı , bende sol kolundan tutarak çıkış işlemlerini yapıp güç bela çıktık dışarı. Taksiye bindiğimizde evini tarif edip yola koyulduk.
" Evime gelen ilk şanslı kızsın. " Dedi gülerek. Tam cevap verecekken kafasını hunharca omzuma gömdü. Ben omzumla onu itsemde o ısrarla yatıyordu.
" Bütün gece sesinden uyuyamadım zaten. Bırak bari biraz uyuyayım. İnsaf. " Sesimi çıkarmadan gülerek kafamı çevirip dışarıyı izlemeye başladım. Eve vardığımızda Urazı koltuğa uzatırken bende lavaboya gittim. Çıktığımda odadan sesler geliyordu. İçeri girdiğimde Uraz ağzı kulaklarında benim telefonumla konuşuyordu.
" Napiyosun sen " dediğimde telefonu kapatıp bana doğru uzattı.
" Telefonun çaldı , çıkmayınca ben açtım." Dedi gülerek. Kim olduğuna bakmak için son aramalara baktım. Arayan Teo'ydu.
" Sana açma iznini kim verdi ? Bilerek yapıyorsun dimi " dedim sinirle ona bakarken.
" Bir bozuldu görmen lazım " dedi gülerek.
" Öyle yapma Uraz. Çok üzülüyorum ona " dedim koltuğa otururken üzgün ifade takınarak.
" Neden ? " Dedi kaşlarını çatmış bana doğru bakarken.
" Anlattı bana herşeyi parti gecesi. "
" Sen ondan mı o kadar berbat çıktın mekandan. Ne kadar endişelendim senin için. Bana doğruyu söyle Simay. Sana bir şey yaptı mı ? "
" Saçmalama ne yapabilir. Sadece duyduklarım karşısında üzüntü ve şok karmaşası yaşadım. " Dedim ayağı kalkarken. " Neyse ben kahvaltı hazırlayayım. Daha çok konuşacak şeylerimiz var " dedim gülerek. Amerikan mutfak olduğu için ben birşeyler hazırlarken o da beni izliyordu.
" Mutfağınızda leş gibi. Ne zaman temizlemeyi düşünüyordunuz " dedim kirden rengi belli olmayan sarı bezi göstererek.
" Yokluğumda ev ne hale gelmiş. Yoksa ben çok temiz bir insanımdır " dedi gülerken telefonuyla oynayarak. Kahvaltılık pek birşey olmadığı için patates kızartıp yumurta kırdım. Kahvaltı yapıp , mutfağıda çamaşır suyuyla yıkadıktan sonra Urazın yanına gittim. Uzanmış boş boş tavana bakıyordu.
" Hadi anlat bakalım. Ne yaptın altı ay. Ben o gün ordan ayrıldıktan sonra neler oldu " dedim heyecanla oturduğum yerden Uraza doğru dönerek.
" Hiçbir şey " dedi istifini bozmayarak.
" Ne demek hiçbir şey " dedim kaşlarımı çatarken.
" Bak " dedi yavaşça doğrukurken.
" Anlatacağım ama bana bir daha soru sormayacaksın. Anlaştık mı ? "
" Anlaştık " dedim gülerek.
" İşte sen o gün gittikten sonra ben patronla bayağı kavga ettim " derken birden sözünü kestim.
" Baban mı yani patron dediğin "
" Evet Simay. Ne dedim ben az önce "
" Tamam tamam " dedim iki elimle ağzımı kapatırken.
" Demiştim sana zaten ben orda çalışmıyorum gelen paraya bakıyorum diye. Artık ordan gelen parayıda istemedim ve ayrıldım ordan. Babam olacak adamda beni evlatlıktan reddetti. Benimde işime geldi. Ölen annemin babası yani dedem ölmeden önce mirasını bana bırakmış. Yani miras dediysem belli bir miktar , çok fazla değil. İşte onunla araba aldım ev aldım falan. Sonra zaten son sınıf olduğum için okulu bitirdim. Kayrayla tanıştım ev arkadaşı olduk. Daha sonra babam bana çok ulaşmaya çalışmış ama hep izimi kaybettirdim. Böyle yani.." dedi gülerken nefesini düzenleyerek. Söyledikleri karşısında sadece kafamı sallamakla yetindim.
" Eee. Sen neler yaptın. Hiç aklımdan çıkmadın "
" Hiç mi ? " Dedim gülerek. Utandığından olsa gerek kulakları kıpkırmızıydı. Bende tüm altı ayımı annemden okula , okuldan Teo'ya kadar herşeyi anlattım. Birden sözümü keserek :
" Ya Simay. Bu kızlar neden böyle hiç anlayamıyorum " dedi ağzının içinde gevelerken.
" Akşam Melisle ne yediğine kadar anlattın. Bence bu kadar yeter " dedi eliyle dur işareti yaparak.
" Öküz " diyip hızlıca oturduğum yerden kalktım.
" Nereye ? " Dedi gözlerini dikmiş bana bakarken.
" Tuvalete " diye bağırıp çıktım odadan. Akşama kadar oturup televizyon izlemiştik. Melisimi çok özlemiştim.
" Eee " dedi Uraz bana bakarak.
" Ne ee ? "
" Yemek yapmayacak mısın ? " Dedi şaşkın suratıyla.
" Yoo " dedim gayet normal bir şeymiş gibi. " Dışarıdan söyleriz."
" Ben dışarı yemeklerini sevmiyorum ya " dedi ağzını yamultarak.
" Ayağım kırık olmasaydı ben yapardım yemekleri. Hep ben yaparım zaten. Elim çok lezzetlidir. Ama galiba birileri yemek yapmayı bilmiyor " dedi gülerek.
" Bizim evde Melis yapar. Ben meşgul oluyorum genelde. Ondan vaktim olmuyor " dedim burnumun dikiyle konuşarak.
" Şimdi bol bol vaktin var. Yapabilirsin " dedi mutfağı göstererek.
" Malzame yok , yapamam."
" Ararım getiriler "
" Pekala " dedim tırnaklarımı kemirerek ayağı kalktığımda.
" Ne istersin ? "
" Fazla birşey istemicem. Kuru fasulye , pilav bide yaprak sarma olabilir " dedi düşünür pozisyonda durarak.
" Hasta masta dinlemem çarparım he. Aşcımı sandın beni " dedim elim havada vuracak gibi beklerken.
" Bide mercimek çorbası yaparsan iyi olur. Midemiz yumuşasın " dedi gülerek. Eğer bunları yaparsan evine gidebilirsin , yapamam diyorsan sabaha kadar bana bakarsın. Hastayız sonuçta " dedi dizini sıvazlayarak.
" Bu çocuk tam bir baş belası. Gerçekten. " Diyerek yavaş yavaş mutfağa yürüdüm.
...
Gelen malzemelerle saatlerce mutfaktan çıkmayıp internetten bakarak hepsini yaptım. Yaprak sarmalarım gerçekten çok güzel olmuştu , kalem gibi. Kuru fasulyemin tansiyonu düşmüş , pilavım Allah'a emanetti. Ben tuzlu sevdigim için mercimek çorbam bol tuzlu ve çok güzeldi.
" Yemeklerle konuşman bittiyse artık yiyelim mi ? " Dedi Uraz sabırsızlıkla bana bakarak.
" Olur " dedim koşarak masayı hazırlamaya giderken.
" Yalnız ayağımdan dolayı biliyorsun ben masaya gelemem. Zahmet olmazsa tekerlekli küçük masa var balkonda , onu getirirsen.."
" Zahmet olur maalesef. E ne yapalım , sende bu akşam yemek yemeyiver " dedim yalancı üzgün suratımla.
" İnatçı " diyerek değneklerinden tutunup masaya doğru yürüdü. Bende hızlıca oturması için sandalyeyi çektim.
" Zahmet olmasın " dedi kinayeli bakışıyla.
" Bu kadar da olsun " diyip hızlıca masayı kurdum. Uraz :
" Zehirlenmem inşallah " diyip ağzının içinden birşeyler gevelerken ben kaseye çorbaları koymaya başladım. Birden açılan kapı sesi duyunca korkuyla Uraza baktım.
" Kayra itidir " dedi kasesindeki çorbayı karıştırırken.
" Eve kız mı attın lan. Kapıda kız ayakkabıları var. Ooo yakışır kardeşime " diye bağıran Kayranın sesiyle yankılanıyordu ev. İçeri girdiğinde şok olmuş suratıyla bize bakıyordu.
" Yemek yiyoruz sende gelsene " dedim gülerek.
" Bizim mal ve Teonunki " dedi hâlâ şaşkın şaşkın bize bakarken.
" Teo'nun falan değil o. Kes sesini de sofraya gel " dedi Uraz sinirle Kayraya bakarak. Uraz masanın en başında bende yan tarafında oturuyordum. Kayrada kurtlar sofrasına oturan koyun gibi ürkekçe yan tarafıma oturdu.
" Ooo " dedi heyecanla tencere kapaklarını açıp kapatırken.
" Bunların hepsini sen mi yaptın " dedi şaşkınlıkla.
" Evet "
Hızlıca mutfaktan tabak alıp Kayraya da çorba koydum. İlk kaşığı ben alırken herkes benim ağzıma bakıyordu. Ben tadını çok beğenmiştim.
" Çok güzel " dedim heyecanla gülerek. Hemen arkamdan Uraz bir kaşık aldı. Heyecanla gözünün içine bakıyordum. O ise eliyle ağzını kapatmış diğer eliyle güzel işareti yapıyordu. Zorla yutkunduktan sonra
" Tuzu biraz fazla mı olmuş " dedi gülerek. Ben gözlerimi Kayraya diktiğimde ,
" Aman canım yemek yemektir " diyip hunharca kaşığını doldurup ağzına attı. Heyecanla yüzümü ona dönüp bakınca yine hayatımın o iğrenç şoklarından birini yaşamıştım. Kayra ağzındaki bütün çorbayı yüzüme fışkırtmıştı.
" Bu ne be " dedi ağzından çorbalar akarken. Bense öylece kalakalmıştım. Uraza baktığımda :
" İkinizide tanımıyorum " dedi. O an bütün gücümle çığlık attım. Kayra koşarak masadan kalkarken çelme takıp düşürdüm. Yerde yatan Kayranın üstüne sürdüm yüzümdeki çorbayı. Ben " iğrençsin " diye bağırırken o hâlâ " sen bir daha yemek yapma " gibi şeyler geveliyordu. İkimiz de banyoya önce gitmek için hızlıca ayağı kalktığımızda gördüğümüz manzarayla şok olmuş birbirimize bakıyorduk. Uraz kasedeki kalan bir kaşıklık çorbayı sıyırıyordu. Ben iyi misin bakışı atarken Kayra dalgınlığımdan faydalanıp banyoya koştu. Bense hâlâ Uraza bakıyordum. " Gerçekten beğendin mi ? "
" Saçmalama zorla içtim. Emek vermişsin o kadar nezaketen yani "
" Öküz " diyip banyoya koştum.
" Çabuk çık " diye bağırmaya başladım sinirle.
" Patlama tamam "
" Alt tarafı t-shirt'ünü değiştireceksin."
Kapı açıldığında yarı çıplak Kayra ile
Göz göze gelmemle arkamı dönmem bir oldu.
" Ya sen gerizekalı mısın ? " Dedim sinirle bağırarak.
" Çık çık dedin bende çıktım " dedi pişkin pişkin gülerek. Kafamı kaldırmadan hızlıca banyoya girip kapıyı kilitledim. Yüzümü iyice yıkadım. Kağıt peçeteylede kurularken aynada kendime bakarken birden Kayranın o hali gözlerimin önüne geldi. Uraza göre oldukça beyaz tenli ve daha kaslıydı.
" Aptal " diyip hızlıca banyodan çıktım. İçeri girdiğimde Uraz hâlâ yerinde oturuyor Kayra da koltukta uzanmış telefonuyla oynuyordu. Bende koşarak masaya oturup tabaklara yemek koymaya başladım.
" Eveet. Sırada kuru fasulye var "
" İnşallah o güzeldir Simay " dedi Uraz gülerek.
" Birşey olmaz. Olmasa da yiyorsun zaten " dedim bende gülerek. Ağzına bir kaşık attığında ağzından kıtır kıtır sesler geliyordu. Ben kızarmış suratımla ona bakarken o :
" Biraz daha pişmesi gerek sanırım " dedi yüzünü buruşturarak.
" Doktorlar az pişmiş yiyin diyorlar. Çok da şey yapmamak lazım " dedim gülerek.
" Yeme oğlum yeme. İğrenç " dedi Kayra ordan yüzünü buruşturarak.
" Sen kapat çeneni " dedik Urazla ikimiz aynı anda. Pilavımı sunucak yüzüm olmadığından son olarak yaprak sarma koydum tabağa
" Çok güzel görünüyorlar " dedi Uraz şaşkınlıkla.
" Ellerime sağlık " dedim parmaklarımı öperken gülerek.
" Salak ya " dedi Kayra ordan gülerek. Uraz yerken suratına baktığımda bu sefer yüzü gülüyordu. Bir tane daha attı ağzına. Bir tane ve bir tane daha...
" Çok güzel olmuş " dedi dur durak bilmeden yemeye devam ederken. Kayra da kasap önünde bekleyen kedi gibi usulca yaklaştı masaya.
" Gerçekten güzel mi lan "
" Todo çok gozol " dedi Uraz ağzı dolu konuşmaya çalışırken. Kayrada dayanamayıp bir tane attı ağzına. Tadını çok beğenmiş olacak ki bir hızla tencereyi alıp odasına kaçtı.
" Yemeklerimi beğenmeyene bak. Aç köpekler gibi saldırdı " dedim arkasından gülerek.
" Kayra hâlâ ayağımı farketmedi farkettin mi Simay "
" Şimdi gelecek " dedim gülerek.
" Ne ? "
" 5..4..3..2..1..0 " dememle Kayra odaya koşarak girdi.
" Ayağına noldu lan. Kim yaptı söyle tayfayı toplayayım. Ama ben izlemeyi seviyorum " dedi nefes nefese.
Onlar koltuğa geçmiş olayı konuşurlarken ben hem bulaşıkları yıkayıp hem onları izliyordum. Yanlarına gittiğimde özel birşey konuşmalarından olsa gerek birden sustular.
" Yemeklerinizi yaptığıma göre Uraz bey. Ben artık gideyim "
" Saat 1' e geliyor. Geç oldu baya. Bu gece burda kal sabah gidersin. "
" Yok bişey olmaz ben gideyim sağol "
" Tamam o zaman Kayra bıraksın seni" dedi Kayranın kolunu cimcikleyip.
" Ha tabi canım. Kız kısmının bu saatte dışarda ne işi var " diyip Urazla kısaca vedalaşıp aşağı indik. Yol boyunca sessizliği bozan Kayra oldu.
" Bizde olduğunun Teo'nun haberi var mı ? " Dedi gülerek.
" Beni arayınca Uraz telefonu açmış ben yokken. Öyle öğrendi yani. Zaten onu pek ilgilendirmez aramızda birşey yok."
" Boştasın yani " dedi gülerek. Bende gülerek karşılık verdim.
" Yemeklerin berbat ama sen çok güzelsin " dedi yoldan gözünü ayırmadan konuşarak.
" Bana mı yürüyorsun " dedim sesli şekilde gülerken.
" Sana yürünmez kızım koşulur " dedi yüzüme bakarken. Ben utanarak kafamı çevirdiğimde gelmiş olduğumuzun bilincine vararak evi tarif ettim.
" Her şey için çok sağol. Gerçi beni eve bırakmaktan başka her pisliği yaptın ama.." dedim gülerek. Takılı olan emniyet kemerimi bir türlü çıkaramıyordum.
" Ben yardım edeyim mi ? " Dedi Kayra.
" Yok ya. Hallederim şimdi "
" Saçına takılmış dur " diyip bana doğru yaklaştı. Nefret ediyordum şöyle yakın mesafelerden. Ben nefesimi tutmuş yapmasını bekliyordum.
" Boğulacaksın. Yaptım. Tamam. " Dedi hafifçe geri çekilerek.
" Sağol " dedim kırmızı olduğunu tahmin ettiğim yanaklarımla ona bakarak. Kapıyı açıp inecekken beni kendine doğru çekip yanağımdan öptü. Reflex olarak onu geri itip sinirle ona baktım. O , salak gülüşüyle bana bakarken , ben hızlıca kapıyı kapatıp binaya doğru yürümeye başladım. " Ne yapamaya çalısıyor bu çocuk. Allahım neden hep beni buluyor bu manyaklar " diyip bastığım zille kapının açılmasını beklemeye başladım.

Medya : Uraz ve Simay
Yorumlarınızı ve Votelerinizi bekliyorum arkadaşlar 🙏
Sizleri seviyorum

BUZ MAVİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin