Son hareketlerimizi de yaptıktan sonra durduk ve hemen arkasından müzik durdu. Kahkahalar arasında yükselen alkış sesleriyle salona baktım. Çok fazla insan vardı. Çalışanlarından tut jüri üyelerine kadar herkes bize gülüyordu. Benim sürekli Uraz'ın ayağına basmam , Uraz'ın bana ani çıkışları , herkesin önünde başlayan didişmemiz , Uraz'ın bi ara yanlışlıkla benim yapmam gereken hareketleri yapması ve en komiği de bunların sonunda ne olduğu belirsiz Tangodan bağımsız dans etmemiz. El ele tutuşup selam verdikten sonra koşar adımlarla arkaya geçtik.
" Rezil olduk rezil " diye bağıran hoca bir oraya bir buraya koşturup duruyordu. Melis , Kayra ve Ayşegül bize doğru geliyorlardı.
Kayra : " Oğlum kaç haftadır buna çalışıyorsunuz , provalarda iyiydiniz sahnede ki haliniz neydi öyle " dedi gülerek.
" Buda bizim farkımız " dedim omzumu silkerek. Bizden sonra da bir kaç çift çıktıktan sonra yarışmanın sonucu için hepimizi sahneye çağırdılar.
" Of çok utanıyorum Melis ben çıkmayacağım " dedim ellerimle yüzümü kapatarak.
" Olsun bebeğim ya en azından herkesi güldürdün bir de böyle düşün" dedi Melis moral vermeye çalışarak.
" Burası tiyatro değil yalnız. Urazı da yanında harcadın , olan Uraz'a oldu. Komik değil rezil bir görüntüydü bence " dedi Ayşegül ciddi bir tavır sergileyerek.
"Bir daha benim adıma yorum yapma Ayşegül. Kötü oynayan bir tek Simay değil bende en az onun kadar kötü oynadım. Kime göre neye göre rezil. Salonda ki herkes çok eğlendi , eğlenmeyen birini göster bana. Önemli olan oyunu kazanmak değil o oyunu oynarken aldığın zevk. Gereksiz yorumlarını kendine sakla. Yürü Simay ! " diyerek ağır adımlarla önden yürümeye başladı Uraz. Benim bir şey söylememe gerek kalmamıştı. Beni bu şekilde savunması ve koruması aşırı derecede hoşuma gitmişti. Melis ile Kayra fısır fısır gülerken bende Uraz'ın arkasından yürüdüm. Sahneye çıktığımızda hepimizi büyük bir alkış karşıladı. Biz de selam verip beklemeye başladık. Dördüncü , üçüncü ve ikinci açıklandıktan sonra sıra birinciye gelmişti. Bizim hemen arkamızdan sahneye çıkan çift birinci olmuştu. Kusursuz oynamışlardı ve birinciliği gerçekten hak etmişlerdi. Sonuçları açıklayan jüri üyelerinden biri idi.
" Sıra sonuncuyu açıklmaya " deyince kalp atışım hızlanmıştı. Biz olduğumuza çok emindim çünkü.
" Ne kadar kötü oynamış olsalar da , tango haricinde bütün dansları sergilemiş olsalar da , onların doğallığı ve komik hareketleri hepimizi eğlendirdi. Sonuncu çiftimiz.....Shrek ve Fiona " diyince bütün salon ayağı kalkıp alkışlamaya başladı.
" Görüyor musun Shrek resmen dalga geçiyorlar. "
" Ne dalgası be onlara da eğlence çıkmış işte. " Dedi Uraz gülerek. Bizde bir adım öne çıkıp selam verip yerimize geri döndük sonunculuğumuzu kutlar gibi. Madalya töreni başlayınca ,
" Biz yavaşça arkaya tüyelim Uraz , bize de sonunculuk madalyası vermezler herhalde. " Dedim gülerek. Sessizce arkaya giderken birden karşımızda Tango hocamız belirdi. Korkup baş parmağımı ön dişime götürüp kafamı geriye doğru ittim.
" Hocam niye öyle sessiz sessiz geliyorsunuz ödüm koptu vallahi. " Dedim elimi kalbime götürerek.
" Emeklerimiz çöpe gitti çocuklar, yaptığımız onca prova , onca hazırlık... Yakıştı mı size ? "
" Bir de sen başlama sinirimi senden çıkarmayayım. " Diyip elimden tuttuğu gibi dışarı çıktık.
" Simay ! Uraz ! Koşun " diye bağıran Melis'e çevirdim kafamı. Koşar adımlarla yanımıza gelmiş kolumu tutarak konuşmak için nefes alışverişlerini düzene sokuyordu.
" Kayra ile Teo kavga ediyor " dedi konuşmaktan olsa gerek kısık çıkan sesiyle.
Uraz : " Bu iyi oldu işte " derken bileğindeki düğmeleri açıp kolunu sıyırırken dişlerini sıkıyordu.
" Uraz lütfen " desemde beni dinlemeyip dışarı doğru koşmaya başladı. Bizde arkasından. Dışarı çıktığımızda Kayra yerde Teo üstünde acımasızca yumruk atıyor, insanlarda başına toplanmış kimi izliyor kimi de videoya çekiyordu. Uraz Teo'ya doğru koşup onu ayağa kaldırıp sert bir yumruk attı.
" O benim kardeşim lan kardeşim " derken üst üste yumruk atmaya devam ediyordu.
" Melis sen kayrayı al bende bunları ayırayım. " Diyip Uraza doğru koştum. Urazı kolundan tutup kendime doğru çeksemde kolunu kurtarıp üstüne çıktığı Teo'ya vurmaya devam ediyordu. Tekrar kolundan tutup kendime doğru çekerken ,
" Sen karışma Simay! " Diye bağırarak tuttuğum koluyla beni yere itti ve sırt üstü yere düştüm. Vücudumda oluşan acı kalbimin acısını bastırmaya yetmiyordu. Yerde yavaşça doğrulurken göz yaşlarım dur durak bilmiyordu. Uraz bana doğru koşarak yanıma oturdu ve boynuma sarıldı.
" Özür dilerim Simay , özür dilerim özür dilerim derken hem ağlıyor hem saçlarımı okşuyordu. Bu hareketi benim daha da ağlamama sebep oldu. Onu kendimden iterek güç bela konuşmaya başladım.
" Sende yerde yatan o zavallıdan farksız değilmişsin." Dedim aşağılayıcı bir tavırla. Kan çanağı olmuş gözleriyle dizlerinin üstünde :
" Ben onun gibi değilim , hayır.... hayır... " Dedi sessizce fısıldayarak. Ben üstümdeki elbiseye aldırmadan hızlıca yerden kalkıp okulun çıkış kapısına doğru koşmaya başladım. Kapıda duran taksinin arka camından el sallayan Melis'i görünce taksiye doğru hızlı hızlı yürüdüm. Melis ile Kayra arkada Kayra yarı baygın Melis'in bacağına uzanmıştı. Bende hızlıca öne oturup taksiciye evin yolunu tarif ettim.
" Simay ? " Dedi Melis şaşkın bir ifade ile.
" Efendim " dedim ağlamaklı ses tonuyla gözümü yoldan ayırmayarak.
" Simay sen ağlıyor..." Derken sözünü kestim.
" Eve gidince konuşuruz. " Diyerek Urazı düşünmeye başladım. İlk defa beni incitecek bir hareket yapmıştı. Bu bedenim değil kalbim idi. Onun da sonradan pişman olup sarılışı da beni çok üzmüştü. Ona sinirlenmeli miyim ? Yoksa üzülmeli mi ? Bilmiyorum. Bizim evin aşağısındaki hastanenin oraya geldiğimizde taksiyi durdurup ,
" Burda inelim Melis , Kayraya pansuman yaptırırız. "
" Olur. " Dedi ve Melis parayı verirken bende abadan indim. Kayra'nın bir koluna Melis diğer koluna da ben girip içeri taşıdık. Muşade odasına alıp güç bela sedyeye yatırdık Kayrayı. Kayra Teo'dan daha iri yapılı ve sporcu olmasına rağmen nasıl bu kadar kötü olabildi hâlâ şaşkındım.
" Genelde Teo'yu bu halde gördüğüm için Kayrayı böyle görünce şaşırdım. " Dedim Melis'e bakarak.
" Uraz da onu halletmiştir orda " dedi Melis gülerek. Harbi en son sen onları ayırmaya gittin ama yalnız döndün üstelik üstünü bile değiştirmeden , n'oluyor Simay ? " Dedi Melis telaşla ellerini yanağıma koyarak. Ellerimi ellerinin üstüne koyup gülümseyerek,
" Evde konuşuruz aşkım " dedim. O arada içeri hemşire girdi. Kayra'nın yanına gidip ,
" N'oldu ? " Dedi elindeki küçük fener gibi birşeyi Kayra'nın gözlerine tutarak.
" Kavga etti , bulduğumuzda baygındı yolda bir kaç kere ayılıp kendisini döven kişiye küfür edip tekrar bayıldı. " Dedim. Melis gülerek sus demek istermişcesine ayağıma vurdu.
" Siz neden bu kadar rahatsınız peki ? Arkadaşınız dayak yemiş ve baygın. " Dedi hemşire bana bakıp üstümdeki elbiseyi süzerek.
" Alışkınız biz kavgalara " dedi Melis sırıtarak. Bu sefer " sus " diyip ben ayağına ayağımla vurdum.
"Neyse ben serum takıp gidiyorum o arada başka bir hemşire gelip pansuman yapar. " Diyip hızlıca serumu takıp çıktı.
" Ne gıcık bir şey bu be " dedi Melis çıkan hemşirenin arkasından.
" Fazlasıyla."...
" Neredeyse 1 saat olacak hâlâ uyanmadı bu çocuk " dedi Melis oturduğu yerden oflayarak. Hemşire gelip pansuman yapıp çoktan gitmiş , ben eve gidip üstümü değiştirip gelmeme rağmen hâlâ uyanmamıştı. Hastane polisi dakikalardır ifade vermesi için Kayra'nın uyanmasını bekliyordu. Kapı tıklatıldı ve ardından kapı açıldı.
" Uyandı mı diye bakmaya geldim " dedi memur bey. Tam cevap verecek iken ,
" Uyandım " diye bir ses çıktı. Kafamı Kayraya çevirdiğimde uyanmış , yatakta yavaşça ve acıyla doğrulmaya çalışıyordu. Hemen koşup oturması için yardım ettim. O arada iki polis memuru da içeri girip kapıyı kapattı. Melis oturduğu yerde çoktan sızmıştı.
" Size bir kaç sorum olacak Kayra bey" deki memurlardan biri.
" Tabi buyrun " dedim hemen söze atlayarak.
" Kayra bey " dedim dedi memur Kayraya bakarak. Kayra gülerek cevap verdi :
" Buyrun sizi dinliyorum. "
" Kavga nerede ve neden oldu ? "
" Okulda oldu. Arkadaşımla şakalaşırken şaka bir anda ciddiye dönüştü. "
" Peki. Şikayetçi misiniz ? "
" Hayır. "
" Tamam şuraya bir imza atın." Dedi memur elindeki kağıdı Kayraya uzatarak.
" Tekrar geçmiş olsun iyi günler." Diyip çıkarken bende arkalarından kapıyı kapattım.
" Bir de bana dersin uykucu bir saattir uyuyorsun. Ayrıca neden şikayetçi olmadın ? "
" Bende ona vurdum Simay , o da benden şikayetçi olacaktı uzayıp gidecekti , gerek yok. "
" İlk kavgan galiba haline bakılacak olursa " dedim pis pis gülerek.
" Kafama kafama vurdu namussuz. Beynim yerinden fırlayacak gibi oldu. Harbi noldu sonra , ayrıca Uraz nerde ? "
" Urazla Teo kavga ediyordu Melisle bende seni hastaneye getirdik sonra noldu bilmiyorum " dedim hızlı hızlı konuyu kapatmaya çalışarak. Moralim bozulmuş ve yüzüm düşmüştü.
" Bir şey mi oldu ? " Dedi Kayra kaşlarını çatmış bana bakarak. O anda sessizliği bozan Kayra'nın zangır zangır çalan telefonu oldu.
" Efendim. Hastanedeyim kardeşim iyiyim. Sen nasılsın ? Nerdesin ? Simayların evin ordaki hastanede... Simay ve Melis. Tamam bekliyoruz " diyip kapattı telefonu.
" Uraz mı ? " Dedim oturduğum sandalyeden bacağımı hızlı hızlı sallayarak. Ona çok kızgınım ve şu an asla yüz yüze gelmek istemiyorum.
" Uraz'ın da sesi kötü geliyordu kavga mı ettiniz Simay ? " Dedi Kayra ısrarla cevap beklermişcesine gözlerini gözlerime dikerek. Yine tam cevap verecek iken bir ses girmişti araya. Melis'in ayı gibi esneme sesi.
" Yuh Melis yuh " derken Kayra da gülüyordu.
" Hastane getiriyor insanın uykusunu aşkım Simay " dedi gözleri kapalı konuşarak.
" Türkçe katili kalk bı elini yüzünü yıka sen nasıl üniversite sınavında yüksek puan yaptın şaşırıyorum. " Dedim. Kalkıp kapıya doğru yürürken elleriyle gözlerini ovalıyor bir yandan da bir şeyler geveliyordu.
" Ben sayısalcıyım , tabiki Türkçe katili olucam " diyip dışarı çıkarken açık olan kapıdan içeri bakan Urazı gördüm. Solgun ve kötü görünüyordu. Yavaşça içeri girip ağır adımlarla Kayraya doğru yürüdü. Yanına oturup elini hızlıca Kayra'nın omzuna koyup gülerek vurmaya başladı.
" İyi gördüm seni iyisin iyi. O kadar spor yapıyorsun be oğlum kaslarım var diye hava atıyordun noldu dayak yedin " dedi gülerek. Onlar aralarında Konuşup gülerken bende oturduğum sandalyeden onları izliyordum. Sadece Uraza odaklanmıştım. Evet gülüyordu ama gerçek gülüşü bu değildi. Bu zor anında güçlü gözükmek ve ayakta durmak zorunda kaldığı için sergilediği bir gülümseme idi. O gerçekten gülerken gözlerinin içi gülüyordu , şu an ise göz yaşı gözünde birikmiş akmaması için onunla mücadele ediyordu. Telefonumun titremesi ile hırkamın cebinden çıkardığım telefonuma baktım. Tanımadığım bir numaraydı. Urazla Kayra da susmuş bana bakıyorlardı.
" Alo ? "
" Simay hanım ? "
" Buyrun benim siz kimsiniz ? "
" Ben cezaevinden arıyorum. " Bu cümle tüylerim diken diken etmiş gözlerim dolmuş , yavaşça oturduğum yerden ayağa kalktım.
" Dinliyorum" dedim titrek sesim ve buz kesilmiş bedenim ile.
" Anneniz ...."
Telefonu iyice kavramış sıkı sıkı tutup ağlayarak süzüldü kelime dudağımdan.
" Annem...? "Medya : Simay
Yorumlarınızı ve votelerinizi bekliyorum arkadaşlar yanımda olan herkese çok teşekkür ediyorum. Hayallerime birer basamak olduğunuz için çok mutluyum sizleri çok seviyorum.❤️❤️

ŞİMDİ OKUDUĞUN
BUZ MAVİSİ
Teen Fiction"Shrek " hikayesini hepimiz biliriz. Shrek ve Fiona. Çizgi filmlerin en iyi çiftleridir onlar. İşte bu hikayedeki çiftimiz Simay ve Uraz. Peki bu hikayenin sonu ne mi olacak ? Hep birlikte yaşayıp görelim.