~11. Bölüm ~

69 11 23
                                    

***Daha fazla uzatmadan başrol karakterlerimi kavuşturuyorum! Keyifli okumalar >.<***

'gözümün önüne elimden kulaklığımı alan o kişiyi getirmeye çalıştım' 

Hayal meyal bir şeyler canlandı o güne dair gözümün önünde. Yüzü değil ama sesi tanıdık gibiydi. Ses sanki Soon Ki'nin abisine benziyordu. Bugün yaşadıklarım seri şekilde, gözümün önünden film şeridi gibi geçti. Kütüphane önünde karşılaşmamız, evlerinin önünde bana verdiği peçete ve o bakış. 'Yok artık! Daha neler. Şuan uykusuzluk yanlış fikirlere doğru sürüklüyor beni' dedim içimden. Oturduğum yerden kalktım ve yatmak için pijamalarımı giydim.

***

Sabah uyandığımda gözlerim şişmişti. Kendimi de halsiz ve yorgun hissediyordum. Kahvaltımı yapıp biraz ders çalışmalıydım. Zoraki bir şeyler atıştırıp, beni bekleyen ders kitaplarımın yanına oturdum. Ders çalışmaktan çok uyumak istiyordum. Neden kendimi kötü hissediyorum diye oturduğum yerde debelenirken, ayağıma birşey batar gibi olmuştu. Eğilip masanın altına baktığımda ise bu kulaklıktı. Bir saniye bu benim kayıp kulaklığımdı! Ama böyle birşey nasıl olabilirdi! Gözlerim dolmuştu. Bir kaç saniye durup düşündükten sonra hemen ayağa kalkıp, koşarak evden çıktım.

O parka gidip elimde kulaklığım bağıra çağıra,

-O sensin biliyorum. Sen benim Kim Shin'imsin. Artık buna eminim. Bak ben burdayım ve yine ağlıyorum. Sen nerdesin! diyerek ağlamaya devam ederken, uzaklardan bir ses, 

-Burdayım! dedi. Arkamı döndüğümde ise tam karşımda duruyordu. Olduğum yerden bir adım bile kımıldayamadım sadece ağlayarak bana doğru gelmesini bekledim.

-Neden beni bu kadar beklettin

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

-Neden beni bu kadar beklettin. Bunca zaman neredeydin! gibi milyon tane soru sordum.

-Artık bunların bir önemi var mı? Dedi ve sarıldı bana. Ondan cevabını beklediğim o kadar soru vardı ki. Ama bana sarıldığı o an varoluş nedenimi dahi unutmuştum. Sonra parktaki banklardan birine oturup konuşmaya başladık. Bana,

-Hala büyümemişsin, hala çocuk gibi ağlıyorsun dedi. Bu sözü beni gülmesetti.

-Ağlamak çocuklara ait bir duygu değil bence. Bazı insanlar, evet çocukluktanlar, bazıları heyecandan, bazıları korkudan, bazıları ise mutluluktan dedim.

-Bazıları ise ağlamaya korkar dedi gözlerimin içine bakarak. Şuan bunların pek bir önemi yoktu aslında. Ben sonunda kahramanıma kavuşmuştum.

-Hadi bize gidelim. Annem burada olduğunu öğrenince çok sevinecek dedim.

-Aslında buna kendimi hazır hissetmiyorum. Bir süre annen buralarda olduğumu bilmese iyi olur dedi. Elimdeki kulaklığı alıp, telefonuna taktı. Bir kulaklığını kendi aldı, diğerini bana verdi. Yıllar sonra aynı parkta, aynı müziği dinledik...

It Was My First Love ~Bu Benim İlk Aşkımdı(TAMAMLANDI) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin