~19. Bölüm ~

47 6 0
                                    

En nihayetinde kırmızı halı modumuz bitti ve kendine ait olan odasına girdik. O masasına, bende onun karşına geçip oturdum. Çantasından bir kaç dosya çıkartıp onları incelemeye başladı. O bir şeylerle uğraşırken bende onu izlemeye başladım. Onu izlerken bugünlere nasıl geldiğimizi, şuan karşımda oturuyor oluşunu ve ona ait olan kalbin, artık bir parçasının bende olduğunu düşündükçe yerimde duramıyordum. Ben içimden bunları düşünürken bana seslenmesiyle kendime geldim.

-Şu bilgileri de siteye girdikten sonra pekte bir işim kalmıyor. Sıkılmıyorsun değil mi? Diye sordu. Bilmiyordu ki ben şuan ondan da meşguldüm. Yüksek sesle adeta içimdeki kahkaha sesini bastırırcasına,

-Hayır! Aksine şuan keyfim gayet yerinde dedim. Bana gülümseyerek yarım kalan işlerini tamamlamaya devam etti. O sırada bende ayağa kalkıp,

-Ben biraz dolaşmak istiyorum? dedim

-Ajansın neresinde dolaşacaksın?

-Sen işini tamamlayana kadar, tekrardan şöyle bir etrafı dolaşmak istiyorum. Olmaz mı? Dedim. Başta sanki gitmemi istemiyor gibiydi. Yada o an bana mı öyle gelmişti bilmiyorum.

-Peki ama bensiz ayakaltı yerlerde pek dolaşma! dedi ve bilgisayarla olan işine geri döndü.

Bunu söylemesinin bir çok nedeni olabilirdi. En basiti tanımadıkları için sorun çıkmasından korkmuş olabilirdi yada buna benzerler şeyler...

Odasından çıkıp ağır ağır koridorda ilerlemeye başladım. Kapıda ki isimleri duvardaki tabloları yerdeki parkeleri inceleyerek yürüyordum. Kapıda ki bir isim dikkatimi çekti. Çocukluğumda bu adı hayal meyal duyduğumu anımsar gibi oldum. Ama yüzümde bir siluet canlanmadı o an. Kapıda ki isim Kim Jung'tu. Bu isimin nasıl birine ait olduğunu öğrenmem lazımdı. İçeri girmeyi düşündüm. Cesaretimi toplayıp bütün gücümü kapıya uzanmış olan sağ elime verdim. Kapıyı yavaşça açmak üzereydim ki telefonum çaldı! Yüksek sesle çalıyor olmasaydı o kapıyı mutlaka açıp içeriye göz atmayı kafaya koymuştum. Ama sesi kesilsin diye o an ki refleksle telefonu açmış bulundum. Arayan Kim Shin di ve haklı olarak nerede olduğumu soruyordu. Koridorun sonunda sağ tarafta ki kapının önünde olduğumu söyledim. Bana işinin bittiğini ve hemen yanına gitmemi söyledi. Telefonu kapattıktan sonra yanına gidip bu olanlardan hiç bahsetmedim. Tekrardan karşına oturdum. Oda masasından kalkıp karşımda ki koltuğa oturdu. Bana bakıp,

-Benim işim bitti sıra seninkinde dedi. Doğru ya benim artık bir işim vardı. 

-Evet patron seni dinliyorum dedim gözlerinin içine bakıp gülümseyerek.

-Patron demek hımmm sevdim bunu dedi bana göz kırpıp gülümseyerek ve devam etti

Benim asistanım olacağına göre ben nereye sen oraya. Tabi bu sadece hafta sonları için geçerli. Senin yapman gereken, benim sana not almanı istediğim şeyleri yazıp benim için planlamak. İnternet sitemizi güncel tutmak konusunda bana yardımcı olmak gibi şeyler. Bunu yapabilirsin değil mi?  Dedi. Ne kadar zor olabilirdi ki onun asistanı olmak.

-Tabi ki yapabilirim dedim bilmiş bir tavırla.

-Peki bakalım. Pazar akşamı için siteye bir araştırma yazısı hazırlamamız gerekiyor. Malum bahar yaklaşıyor. Yapmamız gereken bahar öncesi bir araştırma yazısı hazırlamak. Araştırma konumuz  Genç Bahar.  İçeriği başlıktan anlamış olabilirsin, gençlerin bahar aylarındaki hal ve tavırları. Gece ve gündüz arasında ki duygu farklılıkları. Bunun için bu gece ve yarın tüm gün sokakta olacağız. Şimdi size gidip yanına gece boyu seni sıcak tutacak bişeyler almanı istiyorum dedi. O konuştu ben gözlerimi bile kırpmadan onu izledim. Bir olay ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi. Şaşkın ifademi ve kendimi toparlayıp,

-Peki o halde çıkalım dedim.

Odasından çıkıp arabaya doğru yürümeye başladık.

Gece boyu hatta tüm gün beraber olabilme düşüncesi beni sevinçten delirtiyordu.

It Was My First Love ~Bu Benim İlk Aşkımdı(TAMAMLANDI) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin