<Multimedia Haneul>
Keyifli Okumalar"Nasıl istersen öyle oynayalım bebeğim.Neler yapacağımı iyi izle."dedi ve dudağıma kısa bir öpücük kondurup odadan çıkacağı sırada tekrar durdu"Canın çok acıyacak."
dedi.Ne yapacaktı?Tekrar bana sahip olmaya mı çalışacaktı?Ah delirmek üzereyim!
Jooheon içeri girip beni sarstı.Dalıp gitmiştim sanırım.Kendime geldim ve Jooheon'a baktım."Sana dokundu mu?"dedi."Hayır.Sadece konuştu."
dedim.Derin bir nefes aldı ve kafasını salladı.Beni alnımdan öpüp sarıldı.Saat 11'di ve Wonho gidiş o gidiş hala gelmemişti.Endişem git gide artıyordu.Ya ona birşey olduysa?Ayağa kalkıp mutfağa gittim.
Şarjdaki telefonumu elime aldığımda 1 arama ve 1 mesaj vardı.Mesajı gönderen Wonho'du.
*Eve neden gelmediğimi merak ediyorsan sen gel.*blablabla*
yerdeyim.Çabuk ol yoksa beni kaybedersin.(23:37)*Gitmek zorundaydım.Ne diyip
gidecektim.Tanrı aşkına biri bana yardım etsin!Mutfakta bir o tarafa bir bu tarafa giderken sonunda nasıl gideceğimi bulmuştum."Kendim giderim diyorum Jooheon."dedim.Ah tam 5 dakikadır Jooheon'u ikna etmeye çalışıyordum.
"Kızsal durum diyorum gelme işte ya!"dediğimde sonunda anladı ve tek gitmeme izin verdi.Otobüse binip Wonho'nun verdiği adrese gittim.Tanrım!Burası bardı.Şu insanların gelip içtiği yer.Bu kadar insan içinden onu nasıl bulacaktım?Kahretsin!Telefonuma mesaj sesi geldiğinde açıp baktım.
*Benim miniğim sonunda gelmiş.Üst katta 306 numaralı odadayım çabuk gel.*
Üst kata baktım.Merdivenden çıkıp oda numaralarına baktım.306 numaralı odayı görünce kapıyı açtım.
Karşılaştığım manzarayla bir anlık duraksama yaşadım.Wonho pişman gözlerle bana bakıyordu.Yatağa yatmış altına da bir kız almış.Yani bunu yapacak kadar düşmüş.Bunu yapabilecek kadar şerefsiz miydi Wonho?Bu kadar kolay aldatılabilir miydi bir insan?Nefesim kesilirken gözyaşlarım yerle bütünleşti.
Kafamı iki yana salladım ve kapıyı çarpıp koşarak merdivenlerden indim.İnsanlara çarpıyordum.Bana kızıyorlardı ama umursamıyordum.
Wonho arkamdan geliyordu.Koşmamı daha da hızlandırdım.Ama beni çoktan yakalamıştı."Allah belanı versin!Bırak beni!"diye bağırdım.Pişman gözlerle bana bakıyordu."Sana canını acıtacağım demiştim Haneul!"diye bağırdığında suratına tokatı geçirmiştim.Bu kadarı gerçekten fazlaydı!
"Senden nefret ediyorum!Seninle tanıştığım güne lanet olsun Wonho!"dedim.Sokaktaki bürün herkes bizi izliyordu.Hiçbirisi umrumda değildi.Şuan tek umrumda olan şey ilişkimdi ama artık ilişki diye birşeyimiz de kalmamıştı.
"Neden bana istediğimi vermedin?Sana sahip olamadım.Sana sen benimsin demem için hiçbir sebep vermedin neden?!"dediğinde haklı olduğu kafama dank etti.Neden izin vermemiştim?Elimin tersiyle göz yaşlarımı sildim.
"Senin de tek derdin bu değil mi?!Benim vücudum!Tek istediğin şey bedenim!Sen beni mi seviyorsun yoksa bedenimi mi ona karar ver Wonho!"diye haykırdım.Bu zaman kadar içimde biriktirdiğim bütün herşeyi şimdi suratına kustum.
"Haneul konuları hep başka tarafa çekiyorsun!Sana ne kadar çok aşık olduğumu biliyorsun!"dediğinde kahkaha attım.Beni sevdiğini hiç bu zamana kadar hissetmiş miydim?
"Herşey bitti.Şuan şu saatten sonra biz diye birşey kalmadı tamam mı?!"dedim.Sonunda yapmıştım.
Yangına körükle gidiyordum.Ben onsuz yaşayabilecek miyim?Ondan ayrılmakla doğru birşey mi yaptım?"Bunun olmasına izin vermem!Sen hala benimsin ve hiçbir zaman başkasının olmayacaksın!"
BEĞENDİNİZ Mİ BİRTANELERİM😍❤️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PRİSONER -Wonho&Lay-
Fanfiction"Brezilya'daki yarım kalan işi tamamlasak mı?"dediğinde bir hışımla ona döndüm. "Senin tek bildiğin şey sevişmek mi Hoseok?Bundan sonra 1 ay sevişmek yok!Bıktım artık." Wonho bardağı taşıran son damlayı da damlattı.Artık dayanamıyordum. Her fırsatta...