PRİSONER -Wonho&Lay-

~SHİN 78~

•FİNAL•

<Multimedia Haneul>
Keyifli Okumalar

Çok beklediğimiz o finale geldik.Deli dolu bölümler ile hikayeyi bitirdik.Umarım severek okumuşsunuzdur.Hepinizi seviyorum.

•Eğer smut kitaplar okumak isterseniz takipte kalın.Yakında yeni smut hikayeler ile sizle olacağım.

Kapı sesi duyduğumda hazırlandım ve saçlarımı düzelttim.Aynadan son bi kez kendime bakıp Wonho'nun kapıyı açmasını bekledim.

Kapı açılıp içeri elinde kocaman gül dolusu çiçek demetiyle birlikte Wonho girdi.Beni görünce yavaşça bana doğru yürümeye başladı.

Elleri belimdeki yerini aldığında yakalarından tuttum ve düğmelerini tektek çözmeye başladım.Wonho sadece gözlerime bakıyordu.

"O geceliği uzun zamandır saklıyor muydun?"dediğinde kafamı salladım.Gömleğini çıkardım ve dudaklarından kısa bir öpücük aldım.

Yemeğimizi yedikten sonra onu yatağa oturttum ve bacaklarımı iki yana açarak kucağına oturdum."Öncelikle benim olduğun için teşekkür ederim."

Gülümseyerek gözlerime bakmaya devam ediyordu."Bütün zorluklara rağmen beni sevmeye devam ettiğin benden vazgeçmediğin için de teşekkür ederim."

"Bitti mi?"dediğinde sırıttım."Çok sabırsızsın."dedim.Elimi omuzlarına koydum ve onu yatağa yatırdım.Kızlığımı erkekliğine sürttüm ve dudağından öptüm.

Elleri kalçama gitti ve sıkmaya başladı.Beni ani hareketle altına aldığında şaşkınca baktım.
"Bekleyemiyorum anla işte bebeğim."

"Tamam.Birşey demedim sevgilim."
dediğimde göğüslerimden başlayıp bacaklarıma kadar beni emmeye başladı.Altında kıvranmak güzel bir duyguydu.

"Şu gecelikten kurtul!"Wonho'nun sitemleri üzerine kucağında oturur hale geldim ve geceliğimi çıkardım."Bilerek mi yapıyorsun!"

İç çamaşırlı olduğumu fark ettiğinde kahkaha attım."Memnun değilsen gidebilirim."dememle doğruldu.Dudaklarımızın arasında bir santim bıraktı.

"Seni becermeden bırakmayacağımı biliyorsun değil mi?"demesiyle dudaklarımızdan mesafeyi kestim.Sütyenimi çıkardığında ona sarıldım.

Pantolonunun çıkardı ve beni yatağa yatırdı.Pis gülümsemeleriyle kilodumu çıkartıp üzerime doğru eğildi.Erkekliğini kızlığıma sürtüp duruyordu.

"Yine...Bekleyeceksen.Imh!"cümlemi tamamlayacağım sırada içime girdi ve dudaklarıyla susturdu.Hep aynı şeyi yapıyordu.Çığlıklarımı öperek kesiyordu.

"Bu gece bitmesin istiyorum."
Wonho'nun üstünden kalktım ve gömleğini giydim."Çocuklar birazdan gelecek."dediğimde ofladı.

"Bir posta daha Haneul!Bir posta daha istiyorum."demesi aynı küçük çocukların yaptığı mızmızlara benziyordu."Sen benim kalçamdaki ağrıyı biliyor musun Wonho?"

"Sikeceğim o kalçanı!Niye bu kadar hassas götün var ki?"benim gibisini bulmuş birde götüme laf ediyordu."Beğenmiyorsan şey yapma o zaman!"

"Ne yapmiyim?"demesi sinirlerimi getiriyordu.İçtiğim suyu masanın üstüne koydum ve gidip yanına oturdum."Bence sen anladın."

Yataktan kalkıp bana doğru geldi ve elini gömleğin altından sokup kalçamı elledi."Küçük ama dolgulu.En sevdiğim."dedikten sonra beni çevirdi.

Erkekliğini kalçama dayadığında ona dönmeye çalıştım.Beni belimden tuttu ve eliyle gömleği yavaşça kaldırdı."Hoseok!Hayır dedim!"

"Haneul ömrümü yedin!Sadece bir posta daha bebeğim."elimi arkadan uzatıp erkekliğini sıktım."Patlatırım birdaha hiç içime giremezsin!"

"Seni yatağa bağlayıp sabaha kadar beceririm.Dikleşme istersen."söylediği tehdit ile gerçekten yapabileceğini biliyordum."Sadece bir posta.Başka istemek yok!"

"Ah!Seni seviyorum bebeğim."diyip ani hareketle beni altına aldı.Gömleği çıkaracağım sırada içeriye birileri girdi.Hızlıca üzerimi kapattım.

Çocuklar ellerinde konfetilerle bize bakıyorlardı.Changkyun şaşkınca elindeki konfetiyi patlattı."O-ha!"

Wonho'ya döndüğümde gülüyordu."Bu kadar komik olan ne?"dediğimde bana çocukları işaret etti.Ağızları açık bir şekilde bize bakıyorlardı.

"Demek biraz daha geç gelseydik.Garip sesler duyabilirdik."Hyungwon yine beni deli etmişti."Ya!Ne saçmalıyorsun?"

"Biraz daha geç gelseydiniz olmaz mıydı?Anlamıyorum bizim seks başlangıçlarımız içinize mi doğuyordu?"Wonho saçma isyanlarına başlamıştı.

"Biz çıkıyoruz.Siz devam etmeyin!"Shownu son uyarısını yaptıktan sonra hepsini dışarı çıkardı.

"Evet Haneul nerde kalmıştık?"