Multimedia<Chuan Zhai>
Keyifli OkumalarWonho içeri girdiğinde hemen Chuan'ı ittim ve koltuğuma oturdum.
Wonho'nun öldürücü bakışlarına maruz kalmamak için leptap ile ilgilenmeye başladım."Hoşgeldin Wonho.Dosyaları mı getirdin?"Wonho dosyaları Chuan'a vermek yerine masaya attı.Chuan şaşkınca ona baktı ve sonra dosyaları inceledi.Birkaç dakika sonra işlerini bitirdiklerinde Wonho kapıdan çıkarken"Losiel ayakkabı çizimlerini getir."dedi ve odadan çıktı.Çizimleri aldım ve Chuan'a"İzninizle."diyip odadan çıktım.
Korkudan odaya girmeye cesaret bulamıyordum.Elimin terini eteğime sildim ve kapıyı açtım.Wonho masasının üstüne yaslanmış bana bakıyordu.
Yavaşça ona doğru yaklaştım ve önünde durdum.Çenemden tuttuğunda gözlerimi ona çevirdim.
"Beni katil mi edeceksin?"dediğinde çenemdeki elini tuttum.Elini çekti ve kapıyı kilitledi.Al işte!SIÇTIM!Bir hışımla kokumdan tuttu ve duvara yasladı."O Chuan'ınki sana değdi mi?"
sorduğu soruyla gözlerim açılmaya başladığında yalan söyledim.Değmişti
"H-hayır.""Haneul.Neyden korkuyorsun?Sana vurmamdan mı?"dedi.Bana vurmayacağına adım gibi emindim ama Chuan'a vuracağına hatta öldüreceğine de emindim.Kafamı iki yana salladım.
"Güzel.O zaman bana doğruyu söyle değdi mi değmedi mi?"tekrar sorduğunda göz yaşlarımı elinin tersiyle sildim."Değmedi."sesim titrek çıkmadığı için sevinmiştim ama bu sefer başka bir soru sordu."Kahveyi hangi elinle tutuyordun?"
Kahretsin!Kahveyi tuttuğum elimi Chuan'da tutuyordu.Ne yapacağını tahmin dahi edemiyorken sol elimi havaya kaldırdım.Anında elimi büyük elinin içine aldı ve sıkmaya başladı.
Güçlü ellerinin arasında minik ve ince ellerim çoktan kaybolmuştu.Çok acımıyordu.Canımı acıtmak istemiyordu ama uyarmak için bunu yapması gerektiğini biliyordu."Eğer burayı cehenneme çevirmemi istemiyorsan o heriften uzak dur."
Tepki veya cevap vermedim."Kabul etmiyor musun?"dediğinde
"Etmiyorum."dedim.Yangına körükle gidiyordum.Ama bana bu kadar katı davranması hoşuma gitmiyordu.Diğer elimle Wonho'nun çenesinden tuttum.Dudaklarını dudaklarıma yaklaştırdım ve nefesimi üfledim."Sen bana muhtaçsın Hoseok."dedim.Sol elimi hızla çektim ve odadan çıktım.
Delirdiğine ve duvarı yumrukladığına kalıbımı basabilirdim.
Çünkü onu çok iyi tanıyorum.Şükürler olsun ki o kadar ağır makyaj yapmıyordum.Elimi yüzümü yıkadım ve rujumu tazeleyip ofise döndüm.
Chuan'ın odada olmaması beni biraz da olsa rahatlatmıştı.Sandalyemi yatırdım ve bacaklarımı masaya uzattım.Biraz kestirsem hiç fena olmazdı.Gözlerimi kapattığım gibi kapı sesiyle geri açtım.Chuan ve yanında tanımadığım bir erkek içeri girince anında toparlandım.
İkisininde dibi bana düştüğünde utancımdan dosyalara gömüldüm.Chuan'ın yanındaki çocuk sırıttı."Güzel bacaklar."dediğinde kafamı ona çevirdim.Chuan çocuğun kafasına bir tane vurduğunda sinirli bakışlarımı üzerinden çektim.Arsız!
Sonunda eve gitme saatimiz gelmişti.
Büyük bir mutlulukla paltomu aldım ve Chuan'a döndüm.Beni belimden tutup kendine çekti ve yanağımdan öptü."Yarın görüşürüz Haneul."kulağıma fısıldayıp odadan çıktı.Bu neydi şimdi?Bana böyle yakın davranma hakkını ona kim vermişti?Hayır sabah yaptığına birşey demedim.
Ama bu yaptığı gerçekten gereksiz ve iğrenç bir hareketti."Bebeğim hadi!"
Jooheon'un sesini duyduğumda odadan çıktım ve koluna girdim."Haneul hani şu yaptığın muzlu şey vardı ya.Ondan yapsana."Minhyuk'un yalvarmasına karşı hızla ayağa kalktım."Ben geberdim diyorum sen muzlu şey diyorsun Min!"dedim ve mutfağa gittim.
Mutfakta su içen Wonho'yu gördüğümde sırtındaki tırnak izlerini görünce durdum.Bu tırnak izleri benim dün geceki yaptığım izlerdi.Gülümsemeye başladığımda arkasını döndü.
Karnındada aynı çiziklerden gördüğümde yanına gittim.Ben gittikten sonra elini duvara vurmuş mu diye kontrol etmek için elini aldım.
Evet yanılmamıştım.Sağ eli hafif kan toplamıştı ve güzelce sarılmıştı.Önüne düşen saçlarını elimle geri ittim ve parmak ucuna çıkıp alnından öptüm.
"Kim sardı elini?"dedim.Çünkü Wonho sol eliyle çatal bile tutamazken bu kadar güzel sarması imkansızdı.
"Benimde sekreterim var.Bilir misin?"
dediğinde kaşlarımı çattım."Kim bu sekreter?"dediğimde güldü ve dudağıma öpücük bırakıp ısırmayı ihmal etmeden cevap verdi."Cheng Xiao."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
PRİSONER -Wonho&Lay-
Fanfiction"Brezilya'daki yarım kalan işi tamamlasak mı?"dediğinde bir hışımla ona döndüm. "Senin tek bildiğin şey sevişmek mi Hoseok?Bundan sonra 1 ay sevişmek yok!Bıktım artık." Wonho bardağı taşıran son damlayı da damlattı.Artık dayanamıyordum. Her fırsatta...