~SHİN 47

277 18 16
                                    

Multimedia<Chuan Zhai>
Keyifli Okumalar



"Haneul!Geç kalacağız hadi!"
Jooheon'un bağırışlarına karşı çantamı aldım.Odadan çıkarken aynadan kendime baktım.Ulan be!Ne kadar güzel olmuşum böyle?Hepsinin dibi düşücek yemin ediyorum.Kırmızı kadife bir elbise giymiştim.Uzunluğu kalçamın 3 karış altında bitiyordu.Yani kısa bir elbiseydi.Bilerek bu elbiseyi giymiştim.Amacım hava atmak değil.Wonho'yu delirtmek.

Merdivenlerden inmeye başladığımda çocukların hepsi kafasını bana çevirdi.Ağızları yere düşerken gülerek yanlarına gittim.Wonho küçük dilini yutmuştu galiba.Birşey diyemiyor sadece bana bakıyordu.Gözleri kalçama doğru gittiğinde gerçekten onu delirtmeyi başardığımı anlamıştım.İşte Wonho'yu delirtmek sandığınızdan da kolay.Jooheon'un koluna girdim ve arabaya bindim.Wonho'nun yanına oturdum ve bacak bacak üstüne atıp bacaklarımı gözüne soktum.


"Hoşgeldiniz."şirkete geldiğimizde biz çok tatlı bir bayan karşıladı ve Chuan beyin yanına götürdü.Bey ne alakaysa?Şirket o kadar büyüktü ki içerisinde kaybolmaktan korktum.Heryer siyah beyaz ve kırmızı renkleriyle donatılmıştı.Duvarlarda ve birkaç çerçevelerin üzerinde Çince kelimeler,
sözler ve dualar yazıyordu.Gerçekten harika bir şirketti.Ağzım açık şirketi incelemeye devam ederken bir elin çeneme vurmasıyla kafamı çevirdim.

"İlk defa mı şirket görüyorsun bebeğim?"Jooheon'un koluna vurdum.Asansöre geldiğimizde ilk önce Wonho,Hyungwon ve Minhyuk bindi.
Ben ve Jooheon da bindikten sonra Kihyun ve Shownu bir adamla konuşarak merdivenlerden gittiler.
Yanımızda olan bayana yer açmak için arkaya doğru hamle yaptığımda Wonho'nun erkekliğini kalçamda hissettim.Gözlerimi sıkıca kapattım ve bir an önce 7.kata gelmek için dua ettim.


Kulağımda Wonho'ya ait nefes ve sesi duyunca gözlerimi açtım."İnmeyi düşünüyor musun?"dediğinde anında asansörden indim.Wonho bu halime güldü ve oda asansörden indi.
'Chuan Zhai' kapının üstünde yazan şey gerçekten çok havalı gözüküyordu.İsmi de bayağı cooldu.İçeri girdiğimizde bizim yaşıtlarımızda genç bir çocuk görmeyi beklemiyorduk.
Hepimiz bu şoku çok uzatmadan atlattıktan sonra koltuklara oturduk.


"MonX ekibi.Hoşgeldiniz."elini uzattı ve tek tek hepimizle sıkıştı.Çok sempatik ve sevecen birine benziyordu.
Sohbetlerine sürekli birkaç espiri ekleyip gerginliğe izin vermiyordu."Bir Çinliye göre Koreceniz oldukça iyi."
Wonho beklenmedik ama mantıklı bir soru sorunca Chuan biraz bekledi sonra güldü ve açıklama yaptı."Kuzenim yüzünden.Onun çok fazla Koreli sevgilisi var."gözleri beni bulduğunda anlamsız bakışlarla ona baktım.

"Neden Çin'den buraya taşınma kararı aldınız?"Shownu kahvesinden bir yudum aldı ve sorusunun cevabını bekledi."Markamızı ilerletmek için şehir değiştirmemiz gerekti.Ve sizin gibi Koreli bir ekip ile çalışmak için."dediğinde hepimiz şaşırırcasına baktık."Biz şirket kurmayı planlayalı sadece 9 ay oldu.Ve hiçbir başarı kaydettiğimiz yok.Bize nasıl bu kadar güveniyorsunuz?"dedim.Güzel bir soru sormuştum.Teşekkürler.


"Varlıklı ailelerden geldiğinizi biliyorum.Hepinizi tek tek araştırdım.
Bu yüzden hiçbir sakınca görmedim."
dedi.Açıklama yapmıyordu sadece konuşuyordu.Bu işler garibime gitmeye başladığında Kihyun'un sesiyle hayal aleminden çıktım."Biz artık gidelim.
Malum işleriniz yoğun."dediğinde Chuan küçük bir tebessüm ile ayağa kalktı."Sizinle çalışacak olmak güzel bir duygu."dedi ve elini uzattı.En son benim elime gelince uzunca tuttu ve gözlerimin içine bakıp gülümsedi.
"Tanıştığımıza memnun oldum Sekreter Haneul."


"Oranın sahibi o muydu gerçekten?"
Hyungwon geldiğimizden beri başımızın etini yiyordu.
"Hyungwon yeter ya!Geldiğimizden beri susmadın.Buda kafa değil mi?"dedim ve ayağa kalktım.Bir bardak su içmeye gittiğimde hala konuşuyorlardı.Yok niye bu kadar labali yok çok küçük gösteriyor.Yok çok egolu.Eve geldiğimizden beri Chuan'ı eleştirmekten başka birşey yaptıkları yoktu.

"Ben bu Chuan'ı sevmedim."
Wonho'nun dediğine karşılık elimdeki bardakla birlikte koltuğa oturdum.
"Niye ya?Bence çok tatlı.Onunla iyi anlaşacağız gibime geliyor."
dedim.Wonho güldü ve eliyle beni göstererek."Sen ne anlarsın ki erkekten."dedi.Aynı şekilde güldüm ve elimi ona doğru tutup aşağı yukarı salladım."Haklısın."

PRİSONER  -Wonho&Lay-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin