Işık ne yapması gerektiğini bilemeden masanın üstündeki boş bardaklara boş boş baktı bir zaman. Karnında çocuğunu taşıdığı adam gözünün önünde, üstüne varla yok arası bir elbise giymiş beyin fukarası bir kızla tango yapıyordu. Arada yan gözle bakıp, ilgilenmiyor gibi görünmek için hemen gözünü kaçırıyordu. Lanet olsun, bu adamın çocuğunu mu doğuracaktı şimdi? Piste bir kaçamak bakış daha attı genç kız. Tan, tam o esnada Selin denen yılanın beline sarılıp kızı geriye yasladı ve yüzleri birbirine bir parmak zor sığacak kadar yaklaştı. Zaten gergin olan Işık o anda tamamen zıvanadan çıktı.
- Metoş, kalk.
- N'oluyor kız? Ne geldi aklına?
- Kalk şunlara tango nasıl yapılır gösterelim. Yoksa vallahi devireceğim bu masayı. Hatta hepsini. Ay kırıp dökesim var, içim daralıyor Metiiin!...
- Kız rahat dur!.. Kocan paralar bizi.. Hem ya oğluşa bir şey olursa?..
- Allah Allah!.. Ben ona bir şey diyor muyum? O da bana karışmayacak!.. Bebeğe bir şey olmaz. Hem oğluş deme öyle Billur Hanım gibi. Çok sinir bozucu..
- Ay, kaynanan o senin, anneciğim diyeceksin. Billur Hanım denir mi hiç?
Işık gıcık gıcık gülen arkadaşını kalkması için dürtünce Metin boş bulunup olduğu yerde sıçradı ve kahkaha attı. Müziğin bitişiyle masaya geri dönmekte olan Tan bu samimi görüntülere yakından tanık olmuştu. Artık gözünden çıkan alevleri gizleme çabasında olmayan genç adam Işık'ın kolundan tutmak üzere uzandı ama kız geri çekildi.
- Tan, pek güzel dans ettiniz canım, biz de Metin'le bir tango yapalım. Haydi tatlım.
Metin'in koluna asılan Işık, Tan'ın keskin bakışları altında, kararlı bir ifadeyle piste yürüdü. Etraftakilere sarsak görünmek istemeyen Metin de duruşunu toparladı. İnsanlar genç adamı pistte görünce çılgınca alkışladılar. Gülümseyerek alkışlara karşılık veren dansçı, öyle herkesle tango yapmazdı, o yüzden gecede bir ya da iki kere dansa kalkardı.
Işık, hocasının favori öğrencisiydi. Dansa doğal bir yeteneği olan kız, biraz seksapel gerektiren latin danslarını yaparken bambaşka bir hale bürünüyordu. O halde bir erkeğin kollarında olmaktan imtina eden genç kız, sadece Metin ile dans ediyordu ve bu danslar asla izleyici önünde olmuyordu. Metin ise birlikte en iyi göründüğü partnerinin Işık olduğunu düşündüğü için kızın çekingenliğini bir gün yeneceği hayalleriyle yaşamıştı bunca zaman. Ve işte şimdi o an gelmiş gibi görünüyordu.
Orkestra Metin'i görünce genç adamın çok sevdiği Libertango'yu çalmaya başladı. Işık ilk kez izleyici önünde tango yapacağı için heyecanlıydı ama Metin kendisini bir tur döndürüp havalı bir şekilde pozisyon aldığında alışkın olduğu partnerine hemen uyum sağladı. Melodinin ilk dönüşünde kısa adımlarla birkaç duruş gösterdiler, sonra müziğin ritmi kuvvetlendikçe ancak çok antrenmanlı çiftlerin yapabileceği hızlı ayak hareketleri izleyenler için gerçek bir görsel şölen oluşturuyordu. Normal koşullarda liftler ve daha esnek duruşlar da gösterebilen çift, Işık'ın gebeliğinden ötürü abartılı hareketlerden kaçınıyordu. Buna rağmen insanlar heyecanla izliyorlar, alkışla tempo tutuyorlardı.
Tan, kalan son akıl kırıntılarını da böylece kaybetmişti. Diğer çiftlerin pistte yalnız bıraktığı ikili korkutucu bir ahenk içindeydi. Tabii bu seyir keyfini en yüksek mertebelere çıkaran dans sadece Tan için korkutucuydu. Bir çiftin bu kadar iyi dans etmek için birbirlerinin kollarında kaç ay geçirmiş olmaları gerektiğini düşünerek dehşete kapılıyordu genç adam. O boleo ve volcadalar, o çengeller asla sıradan bir ikilinin harcı olamazdı. Ve daha fenası, iyi görünmek için etek, file çorap ve topuklu dans ayakkabılarına ihtiyacı olan figürler, gömlek, kot ve spor ayakkabılarıyla dans ettiği halde Işık'ın üstünde inanılmaz çekici duruyorlardı. Tan şimdi sadece Metin'in değil, gözlerini karısına dikmiş tüm salondakilerin suratını dağıtmak istiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
IŞIKTAN
General FictionTAMAMLANMIŞ HİKAYE Bu bir dik duruş hikayesi olmalı. Bir kadın ve bir erkeğin diğerinden bağımsız varoluşlarının hikayesi. Ama ya bir de çocuk varsa... İki noktayı bir üçgen haline getiren üçüncü nokta... Bir aile, bir aşk üçgeni... Ya da hiçbiri...