IŞIKTAN

Bölüm 28

@01aazz arkadaşıma selamlar ❤️

31 Aralık 2015,  İstanbul

Işık hızla açılan kapıya doğru bezgin bakışlarla döndü. Dün geceki şirket partisinin sonuna kadar kalmak zorunda kalmış ve eve alışkın olduğundan çok geç dönmüştü. Bu gece de yılbaşı balosu vardı ve birlikte iş yaptıkları bütün önemli kişiler orada olacakları için gitmemek gibi bir lüksü yoktu. Başka zaman olsa Kerem'den onun yerine gitmesini rica ederdi ama bu gece genç adamın çok ama çok önemli bir programı vardı..

Işık çok yorgundu. Saadettin Bey işlerin çoğundan ciddi ciddi elini çekmişti ve şirkette artık her işe kendisi koşmak zorundaydı. Kayınpederi sadece Ozan'la ilgilenmesi gerektiği zaman izin veriyordu kıza. Elbette yanında her daim destek olan Kerem ve Serhat vardı ama yedi gün yirmidört saat çalışmalarına rağmen koskoca holdingin işleri ancak yetişiyordu. Daha yeni yeni gelişme dönemini tamamlamış sayılırlardı, bundan sonra işlerin daha düzenli yürüyeceğini ummaktan başka çaresi yoktu kızın. O yüzden kapıdan heyecanla giren Sevil'e bezgince baktı ama kızın elinde yine bir dergi tuttuğunu görünce gözleri öfkeyle kısıldı.

- Sevil eğer o elindekinde yine Tan'ın resmi varsa lütfen bana göstermeden çöpe at yoksa avazım çıktığı kadar bağıracağım.

- Ama bu sefer kapak olmuş. Hem de Forces'a.

Işık, Sevil'in elindeki, iş dünyasının en saygın dergisinin Ocak sayısına dehşet içinde baktı. Genellikle yaşlı başlı iş adamlarının takım elbiseli vesikalık boy resimlerini kapak yapan dergi bu sayı ne hikmetse Tan'ın siyah bir Corvette'e beyaz tshirt ve güneş gözlüğüyle dayanmış bir fotoğrafını koymuş, altına da Aktivist CEO diye başlık atmıştı.

Kızın öylece kalakaldığını fark eden Sevil masaya yaklaşıp hazır tepki veremiyorken içindeki resimleri de göstermeye heveslendi.

- Kızım, şuna bak, resmen kondisyon küreğinde fotoğrafını koymuşlar. Bu kadar kası var mıydı bunun yaa, daha zayıftı sanki Işık.. Allahım sana geliyorum, taş resmen taş yaa. Bak gör bu sene en seksi erkekler listesine de girer kesin.

Sevil'in susmamacasına konuşması yüzünden çıldırsa da ağzını açıp tepki veremiyordu genç kadın. Yılbaşı özel röportajı diye antetlenmiş, dolayısıyla da derginin olağan ciddiyetinden epey uzaklaşmış yazı Tan'ın özel hayatından kesitler sunuyor, kumsaldaki evinin iç ve dış kısımlarında, bitki çayı gibi bir şey içerken, manzara seyrederken, gitar çalarken çekilmiş fotoğrafların yanı sıra Sevil'in bahsettiği kürek aletinde bir adet resmi de içeriyordu. Bu fotoğrafta Tan haki renk şortu ve siyah sporcu atletiyle, dehşet verici boğum boğum kaslarının ve omzundaki Earthpeace logolu dövmesinin üzerinden süzülen ter damlalarıyla tek kelimeyle muhteşem görünüyordu. O dövme daha önce yoktu ve o kaslar da öyle...

Işık ne ağzını ne de kocaman açılmış gözlerini kapatmaya muktedir değildi. Dönüp tepesinde Tan'a iltifat yağdırmaya devam eden Sevil'e baktı.

- Sevil, sen rahatsız mısın? Ne seksisi, kim seksi ya? Bu adam beni, karnımda Ozan'la bırakıp defolup gitmedi mi? Orhan seni karnındakiyle bırakıp gitse, sonra ben peşine ay ne seksi adamdı desem iyi mi olur?

- Ay Işık ama yaa, deme öyle şeyler, hamile kadın korkutulur mu? Hem ben onun için mi dedim, Tan gelse saçını yolmak için üstüne ilk atlayan ben olurum be.. Ama yalan mı şimdi taş gibi değil mi? Hem Orhan'da bu kadar kas ne arasın? Yok ki..

- Ama sizi terk edip gitmez değil mi Sevil. Kaslı değil ama akıllı, efendi, güvenilir, düzgün bir insan. Hangisi önemli? Hangisi daha iyi?