Bölüm 47

19.5K 1.5K 205
                                    


Bu hafta biraz fazla oynuyorum wattpad ile o yüzden bir bölüm daha atıyorum ama belki Çarşamba gününe tekrar bölüm yetiştiremem, isterseniz bunu Çarşambaya saklayıp o zaman okuyun 😜😂😂

Işık saatler sonra uyandığında belini kuvvetle kavrayan kol, ensesine vuran keskin nefes ve arkasında hissettiği beden kesinlikle başının belada olduğunun göstergesiydi. Bir anda ayılan Işık hareket etmeye çalıştı ama Tan kızı kendine daha kuvvetle yasladı.

- Tan!.. Bıraksana beni!..

Işık'ın sesiyle yarı uyanık hale gelen Tan görmekte olduğu rüyanın etkisinden çıkamayarak bir anda pozisyon değiştirdi ve sırt üstü yatırdığı kızın üstüne çıkarak bacaklarının arasına yerleşti. Dudakları öyle şiddetle birleşmişti ki erkeğinkine çarpan dişlerinde kan tadı hissetti Işık. Sıyrılan geceliğinin altına giren ellerden ve kendisininkiyle arasındaki tek engel iç çamaşırları olan bedenden kurtulmak için Tan'ın omuzlarını var gücüyle yumruklayıp iteklemeye başladı.

Genç adam, karısının tepkisini fark edecek kadar kendine geldiğinde telaşla geri çekildi. Gözlerindeki şaşkın ve küskün ifade görülmeye değerdi doğrusu..

- Işığım ne oldu? Canını mı yaktım?

- Tan, ne yapıyorsun sen?! Resmen saldırdın bana!..

Genç adam nefes nefese açıklama yapmaya çalıştı.

- Hayatım, ne saldırması, sen bana demiştin ki..

Işık, Tan'ın kalçasını kavrayan elini itmeye çalışırken sertçe sözünü kesti.

- Ben uyuyordum. Sen bir anda tepeme çıktın. Bıraksana beni ya!..

Tan ellerini kızdan çekip yatağa dayayarak biraz doğruldu. Fena halde hayal kırıklığına uğramış görünüyordu.

- Lanet olsun, hepsi rüya mıydı?! Offf!.. Özür dilerim Işığım, o kadar tatlı ve çekiciydin ki.. Dayanılmazsın Işık, dokunmam lazım sana.. Bebeğim izin ver başladığımız şeyi bitirelim. Ne halde olduğumu hissetmiyor musun?

Işık elbette ne halde olduğunu  hissediyordu, izin verdiği anda olacakları da gayet iyi biliyordu hatta belki kendisi de Tan kadar istiyordu ama bu işi böyle yangından mal kaçırır gibi yapmayacaktı. Sonrasında pişmanlık duymayacağından emin olmak zorundaydı.

- Bırak beni Tan, zamana ihtiyacım olduğunu söyledim sana.. Düşünmem lazım.

- Aşkım lütfen, deli gibi istiyorum seni, çok ihtiyacım var, sen hissetmiyor musun, biz birbirimize aitiz, benim ol, kadınım, aşkım, sevgilim, Işığım...

Işık'ın bedenine tekrar ağırlığını veren Tan konuşurken, kulağına temas eden dudakları ve vücuduna sürtünerek kıvılcımlar yaratan bedeni genç kadını bir anlığına kontrolünü kaybetme noktasına kadar getirdi. Ama tekrar, kalan akıl kırıntılarıyla erkeği göğsünden itmeyi başardı. Tan doğrulurken Işık elini ejderha dövmesinden güçlükle çekmişti.

Kadının da arzu dolu olduğu her halinden belliydi. Tan Işık'ın alevler fışkıran gözlerine, kızarmış dudaklarına, dağılmış saçlarına ve kalçasına kadar sıyrılmış geceliğin açıkta bıraktığı bacaklarına bakmaya dayanamıyormuş gibi başını çevirirken, genç kadın kocasının boxerının örttüğü kısımları hariç bütün heybeti ve güzelliğiyle gözünün önüne serili bedenini odadan çıkana kadar izledi. Aklını hemen hemen ele geçirmiş durumda olan romantik Işıklar isyandaydı. Kız neredeyse seslenip erkeği yatağa geri çağıracakken Tan "Bundan sonra sana bağlı her şey Işığım. Beni istediğini söyleyene kadar aramızda hiçbir temas söz konusu olamaz." dedi ve gitti.

IŞIKTANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin