Tan, oğlunun istediği gibi haki rengi kargo şort ve beyaz tişörtü eşyalarının arasından kolayca buldu. Belli ki Billur Hanım gerçekten de baba oğul kombinleri ayarlamıştı. Bazen ne kadar gereksiz şeylerle uğraşabildiğine inanamıyordu Tan. İyi ki Işık böyle saçmalıklara kafa yoran bir kadın değildi. Bir şey değil, kızın çiçek gibi yetiştirdiği Ozan'ın da aklını bunlarla dolduruyordu. İlk fırsatta annesiyle bu konuyu konuşmaya karar verdi.Giyinip aşağıya indiğinde Işık ve Ozan'ın otel görevlisiyle dip dibe oturmuş tabletten bir şeyler incelediğini gördü. Gergince boğazını temizlediğinde geldiğini ancak fark eden delikanlı ayağa fırlayıp otuziki dişini göstererek gülümsedi.
- İyi akşamlar Taner Bey, Işık Hanım ve Ozan'a animasyon programlarımız hakkında bilgi veriyordum. Size de açıklamamı ister misiniz?
- Broşür falan bıraksanıza odalara, tek tek gelip açıklama mı yapıyorsunuz?
Işık terslenen Tan'a açıklama yaptı.
- Telefonla bilgi istemiştim ama görevli gönderdiler.
- Efendim, ben zaten gelecektim ama bu akşam dinlenmek istersiniz diye düşünerek sabaha bırakmıştım. Siz ultra exclusive misafirimiz olduğunuz için sadece broşürle yetinemeyiz elbette. Gerçi vaktimiz elverdiği ölçüde diğer misafirlerimize de aynı şekilde yardımcı oluyoruz. Şahsen ben tatiliniz boyunca her türlü konforunuzun sağlandığından emin olmak için hep yanınızda olacağım. Şimdi hazırsanız sizi amfitiyatroya golf arabasıyla götüreceğim.
Tan yaka kartında Mehmet yazan çocuğun ne kadar çok konuştuğunu düşünürken Işık kendi tercihini söyledi.
- Biz golf arabasıyla gitmeyelim, yürüyelim.
- Işık Hanım, bu seferlik arabayı tavsiye ediyorum çünkü mini kulüp etkinliğimiz başlamıştır bile. Acele edersek son kısmını yakalarız.
Ozan mızmızlanmaya başlayınca Tan çocuğun elini tuttu ve başıyla kapıyı gösterdi.
- Eh, haydi madem Mehmet. Daha fazla geç kalmayalım.
Yolculukları en fazla üç beş dakika sürmüştü ama Tan bütün o süre boyunca kıskançlığının patolojik boyutlara ulaşmaya başladığını düşündü. Taş çatlasa yirmi yaşındaki bir çocuğu tehdit olarak görmesinin nasıl bir mantığı olabilirdi? Bu saçmalığa bir son vermek zorundaydı. Aksi halde hem kendini yıpratacak hem de fark ederse Işık'ın tepkisini çekecekti.
Işık amfitiyatroda boş bulduğu bir yere otururken Tan ve Ozan da sahnenin kenarında animatörlerin yaptığı hareketleri tekrarlamaya çalışan çocukları izliyorlardı. Aynı renkteki kıyafetleri ve birbirlerine olan benzerlikleri, ah, bir de yakışıklılıklarıyla dikkat çeken baba oğul, kızın heyecanlanmasına yol açtı. İkisi de ona aitti. Etrafına şöyle bir baktı. Ne çocukların ne de babaların içinde Tan ve Ozan gibi güzeli yoktu. Bakınırken bir çok kişinin kocasını ve oğlunu süzdüğünü gerginlikle fark etti. Gidip yanlarında mı dursaydı acaba?.. Yoksa çok hevesli görünmese miydi?.. Emin olamayınca yerinde kalmayı tercih etti. O arada Mehmet gelip eline koca bir bardak dolusu çilekli buz tutuşturdu ve geldiği hızla sahneye doğru gitti.
- Taner Bey size içecek bir şeyler getirdim.
- Zahmet etmişsin de Işık bu şeyleri içmemize izin vermeyebilir.
Tan bardağı işaret ederek sorarcasına Işık'a baktığında genç kadının kısa bir tereddütten sonra olumlu manada başını salladığını gördü. Ara sıra birazcık toleranslı davranmak zarardan çok yarar getirirdi.
- Mehmet ağabey, ben bu kulüp etkinliğini beğenmedim, çok bebek işi.. Ben bunlar gibi dans etmem.
- Ozancığım, bu dans bitince sahnede serbest dans edebilirsin. Haftada üç akşam dans yarışması oluyor, kalan günlerde de başka oyunlar oynatıyorlar. Pazar akşamları da gündüz kulüp etkinliklerinde yaptığınız şeyler gösterilip katılım belgesi ve hediyeler veriliyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
IŞIKTAN
Ficción GeneralTAMAMLANMIŞ HİKAYE Bu bir dik duruş hikayesi olmalı. Bir kadın ve bir erkeğin diğerinden bağımsız varoluşlarının hikayesi. Ama ya bir de çocuk varsa... İki noktayı bir üçgen haline getiren üçüncü nokta... Bir aile, bir aşk üçgeni... Ya da hiçbiri...