Rüzgar'ı atlatıp biraz yürüdükten sonra takım elibesi bir adam bavulunu başka bir adam kendisini tutup kucaklayarak yürümeye başladı. Bu ani hareketle çığlık atıp Melisa'ya baktığında onunda bir adamın kucağında olduğunu gördü. Hem çığlık atıp hem de çırpınırken bir arabaya bindirilip üzerine kapı kapatıldı.
* * *
Yanındaki sürücü koltuğuna baktığında Rüzgar arkasına yaslanmış çok uzun zamandır görmediği yarım ağız gülümsemesiyle ona bakıyordu. Arka kapı açılıp Melisa'da bindirildiğinde İpek kapıyı zorlamaya devam ediyordu.
"Ne yaptığını sanıyorsun sen? Çabuk aç kapıyı." Rüzgar kapıyı açmak yerine arabayı çalıştırıp yola koyuldu.
"Rüzgar çabuk durdur arabayı." Melisa arkadan korkulu gözlerle annesini izlerken konuşmaya başladı
"Anne ne oluyor?" Melisa'nın korkulu sesini duymasıyla kapının kulpuyla uğraşmayı bırakıp arkasına döndü. Tam bir şey diyecekken Rüzgar önden Melisa'ya bir telefon uzattı ve
"Prenses telefondaki ablaya hamburgeri neli sevdiğini söyle. Eve gidinceye kadar siparişi versin." diyerek bu tartışmanın kazananının kendisi olduğunu bildirdi.
* * *
"Oha anne şuna bak, bu ev değil saray resmen." Melisa büyülenmiş bir şekilde bahçesine girdiği eve bakıyordu. Açıkçası İpek'te bu duruma şaşırmıştı. Rüzgar bu kadar sene içerisinde iyi işler başarmış ve iyi para kazanmıştı demekki.
Melisa koşarak evin kapısına ilerlediğinde İpek olduğu yerde duruyordu. O eve girmek istemiyor, Rüzgar'la bir saniye bile aynı ortamda kalmak istemiyordu.
"Hadi İpek. Daha ne kadar bekleyeceksin? Hem odanız da hazırlanmıştır. Bu arada kaçmaya falan da çalışma. Kör değilsindir herhalde. Etraf koruma kaynıyor." Arkasından konuşan Rüzgar'la birlikle ilerlemeye başladı. Etraf koruma kaynıyormuş. Aman ne güzel. Yapacak başka bir şeyi de yoktu ki. En kısa zamanda kendine kalacak bir yer bulacaktı ve kaçmasına gerek kalmadan bu evden gidecekti. En azından o böyle ümit ediyordu.
İçeriye girdiğinde siyahtan çok gri renk eve hakimdi. Evet hala haturlıyordu ki Rüzgar'ın en sevdiği renk griydi. Ve bunu evinde çoğu yerde görmeye şaşırmamıştı.
Eve geldiklerinde görevli kadın odalarının yerini tarif etmiş ve tekrar mutfağa gitmişti. Melisa ise hemen yaramazlıpını gösterip orayı burayı karıştırmaya başlamıştı. İpek yanına gidip kolundan tuttu ve koltuğa oturttu.
"Melisa uslu dur. Ayıp bir şey."
"Önemli değil. Merak etmiş. Bırak karıştırsın." Rüzgar arkadan hiç beklemeden cevap verdiğinde İpek bir şey demedi. Melisa
"Ya anne burası çok güzel. Biz hep burada kalalım mı?" dediğinde İpek iyice daralmıştı. Zaten eve girmeyi hiç istemiyordu bir de üstüne kızının isteği fazla geliyordu.
"Hayır Melisa. En kısa zamanda buradan ayrılacağız." Rüzgar İpek'i duymamazlıktan gelip Melisa'ya döndü ve
"Tabii ki Prenses. İstediğin kadar burada kalabilirsin." dediğinde İpek bir hışımla ayağa kalktı ve Rüzgar'a dönüp
"Melisa'nın her dediğini yapmaktan, her sorduğuna cevap vermekten vazgeç. Ona Prenses falan deme. Anladın mı? Bize karışma ve benim burada istemeyerek kaldığımı bil. Şunu da aklına sok en kısa zamanda ayrılacağız buradan." diye bağırıp görevli kadının tarif ettiği odaya kızını kucağına alıp ilerlemeye başladı.
Odaya geldiğinde bavulunun ve çantasının kapının kenarında olduğunu görüp çantasını eline aldı. Odada gardırop vardı ancak buradan en kısa zamanda gideceği için kıyafetleri içine dizmeyecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geriye Dönmek Mi? ASLA!
RomanceRüzgar... Yıllar önce yaptığı bir yanlış yüzünden başına bela almış ve bu beladan kurtulmak için çok yanlış bir yol seçmiş adam. İpek... Canından çok sevdiği kızı Melisa'ya hayatını adamış, kalbi büyük acılar altında ezilmiş bir kadın. Kader... Bu...