20 ●_● Uyku

869 88 58
                                    

"En sevdiğin renk ne?"

"Lacivert."

"Ya. Benim en sevdiğim renk kırmızı. Peki en sevdiğin yiyecek ne?" Rüzgar kızına göz ucuyla bir bakış attı. Tam söylerken Melisa'da onunla beraber söyledi.

"Hamburger!" Ve sonra tüm arabayı dolduracak kadar güldüler. Tüm yol böyle geçmişti. Rüzgar arabayı kullanırken Melisa'da zorla ön tarafa annesinin kucağına oturmuş ve durmadan Rüzgar'a sorular sormuştu.

Eve geldiklerinde Melisa yorgun ve uykulu bir şekilde İpek'e döndü.

"Anne benim çok uykum var ama senden bir şey isteyeceğim."

"Söyle bakalım." Melisa ellerini önünde birleştirdi ve kapının ağzından onları izleyen babasına baktı.

"Şey anne... ben bugün babamla uyuyabilir miyim?" Rüzgar Melisa'nın söylemiş olduğu şeye tüm dişlerini gösterecek şekilde gülümsedi. Melisa'ya babası olduğunu söyledikten sonra arabada falan kendisine yine 'Rüzgar' diye hitap etmişti ki şimdi baba demişti. Ona babam demişti. Bu duygu çok garip bir duyguydu ki bunu bir kenara bırakınca onunla uyumak istediğini de söylemişti.

İpek ne kadar istemese de kızının parlayan gözlerine baktıktan sonra arkasında duran Rüzgar'a baktığında onunda isteyerek gülümsediğini gördü. Mecbur kafasını olumlu anlamda salladı.

"Olur. Ama ben seni özlerim yarın beraber uyuyacağız olur mu?"

"Olur!" U harfini uzatarak söyleyip Rüzgar'ın yanına koştu. İpek ise daha fazla durmayıp tek başına odasına çıktı.

* * *

"Günaydın Burçin abla."

"Günaydın kızım. Nasılsın bugün?" İpek mutfak sandalyesini çekip oturdu.

"Aynı abla, seni sormalı." Burçin hanım dolaptan tabak çıkarırken gülümsedi.

"Bende aynı. Erkencisin bugün?"

"Uyku tutmadı bende belki kahvaltı hazırlarım diye geldim işte mutfağa. Sen bırak ben hazırlayayım kahvaltıyı."

"Peki kızım. Nasıl istersen." Hizmetli kadın mutfaktan çıkarken İpek kulaklığını kulağına takıp kahvaltı hazırlamaya başladı.

Yaklaşık bir saat sonra tüm her şey hazırdı. Kızının en sevdiği şekilde bebek şeklinde kahvaltı tabağı hazırlamış, pankek, yumurta, kızartma ve daha birçok şey yapıp yerleştirmişti masaya. Neden olduğunu bilmese de kendi kendine bunca şeyi sadece vakit öldürmek için yaptığını söylüyordu.

Sandalyeyi çekip oturdu. Saat uyandıkları saate gelmişti ve büyük ihtimal biraz sonra aşağıya ineceklerdi.

* * *

Oflayarak saate baktı İpek. Yarım saat olmuştu ancak hala mutfağa gelen yoktu. Yaptığı şeyler soğarken ayağa kalktı ve merdivenlere yöneldi.

Odanın kapısına gelince hafifçe kapıyı tıklattı. İçeriden ses gelmeyince yavaşça kapıyı açıp kafasını içeri uzattı. Gördüğü şey bir an donuklaşmasını sağlasa da sonra yüzünde küçük de olsa bir tebessüm oluşmuştu. Kapıyı kapatmadan yatağa doğru yürüdü. Melisa kafasını Rüzgar'ın göğsüne koymuş ve sıkıca sarılmıştı. Rüzgar'ın kolları da sanki her an kaçacakmış gibi Melisa'yı sıkıca kavramıştı.

Aklını kullanamadığı şu anlarda kalbinin sesini dinlemiş ve bir kaç dakika boyunca yerinden bile kıpırdamadan, yüzündeki tebessüm ile onları seyretmişti. Sonra yaptığı şeyi anlamış ve kendine kızarak hızla kapıya yöneldi.

Geriye Dönmek Mi? ASLA! Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin