17 ^_^ Rüya

885 99 76
                                    

Adam sinirden volta atarken kadın yerde dizlerinin üstüne çökmüş akan göz yaşlarıyla hıçkırarak yalvarıyordu.

"Bak ben gerçekten bilmiyordum. Bilseyd-" Kadın sözünü bitiremeden adam bağırıp kadının boynuna asıldı.

"Aaa, konuşma." Son kelimeyi dişlerinin arasından kadına tıslayarak konuşmasına rağmen kadın can havliyle konuşmaya çalıştı.

"Ben o kadı... nın seni-"

"Sus!" Diye bağırdı adam. Böyle bir gerçeği daha yeni öğrenmek zaten canını yakmıştı, bir de başından beri yanındaki kadının ders vermeye çalıştığı kişinin o olması şu anda ellerinin arasındaki kadını boğarak öldürmesi için yeterliydi.

En sonunda kadının nefesi tükenip çırpınışları durunca adam nabzına baktı. Atmıyordu. Sinirden sırıtıp yerdeki leşe bir tekme atıp evden çıktı. Ne de olsa polisler o cesedi bulurdu.

* * *

Rüzgar yattığı koltuktan kan ter içinde fırlayıp ne olduğunu kavramak için etrafına bakındı. Kanepede saatin geçmesini beklerken uyuyakalmış olmalıydı. Gördüğü kabusun etkisiyle bağırarak önünde duran leptobu duvara fırlatıp parçalanmasını izledikten sonra kanepeye sertçe oturup başını ellerinin arasına alıp kendi kendine aynı şeyi birkaç kez fısıldadı.

"Böyle bir şeyin olmasına asla izin vermem. Gördüğüm sadece bir kabus. Melisa'nın ölmesine izin veremem."

* * *

Kabus nedeniyle uyandığında iki saat geçmiş ve Rüzgar kalan bir saatini yolda geçirmeye karar vererek karakola doğru yol almıştı. Şimdi ise komiserin odasında karşısındaki Oğuz ile birlikte oturmuş kalan son düzenlemelerin bitmesini bekliyordu.

Bir kaç dakika sonra odanın kapısı açıldı ve komiser içeri girmeden Rüzgar'ı çağırdı.

"Hadi gel kızını kurtaralım!" Rüzgar hafifçe tebessüm edip ayağa kalktı.
Hep beraber polis aracına geçtiler. Saat sabaha karşı dört olduğu için yollar sakindi ve bu nedenle iki saatlik yolu bir saate indirseler de Rüzgar için bu bir saat bile bir asır kadar uzundu. Hele ki hala gördüğü kabusun etkisinden çıkamamışken.

Rüzgar gördüğü kabustaki depoya benzer yerden tamamen farklı bir binaya geldiklerinde biraz rahatlasa da hala korkuyordu. İpek'e verdiği sözü tutamamaktan korkuyordu. Hiç kavuşamadığı kızını kaybetmekten korkuyordu. Oğuz Rüzgar'ın gerginliğini anlamış olacakki dostça sırtına vurdu.

"Kasma kendini be Rüzgar. Bak içeride kızın seni bekliyor. Azcık mutlu ol." Demesi kolaydı tabi. Ama bilmiyordu ki Rüzgar'ın içinde ne fırtınalar kopuyordu.

Polisler bir kaç seslenişten sonra kapıyı kırdılar. Rüzgar içeriyi göremese de genç bir polisin

"Komiserim burada baygın biri var." dediğini duyunca bir an kalbinin durduğunu sandı. Sonra hemen toparlanıp öne doğru atıldı. Yerde yatan kişi kızı değildi ancak Aleyna'nın ta kendisiydi. Kaşları derinden çakılıp gördüğünü anlamlandırmaya çalıştı.

Komiser Aleyna'nın yanına gidip nabzına baktıktan sonra diğer polislere bakıp bağırdı.

"Çabuk ambulans çağırın. Nabız çok düşük. Ölmeden kurtaralım." Rüzgar daha fazla orada duramayıp diğer polisler gibi evin içinde kızını aradı. Tüm kapılara tek tek bakarken bir polisin

"Komiserim kız burada!" Dediğini duyunca direk sesin geldiği yöne koştu. Odanın kapısına gelince bir saniye kadar duraksayıp ona mutlulukla bakan Melisa'nın yanına koşup kucağına aldı ve sıkıca sarıldı.

Geriye Dönmek Mi? ASLA! Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin