9 ^_^ Kızım!!

1.5K 139 56
                                    

"Bunu bana nasıl yaparsın?" Bu sefer bağırarak konuşmuştu ve titreyen bir elini yumruk yaparak diğer elindeki kağıdı İpek'e uzattı.

İpek merakla kağıdı aldığında işte o zaman Rüzgar'ın ne dediğini anlamıştı...

"B-bu da n-nereden çıktı." Kekeleyerek konuşan İpek'e bakıp gür ve bir o kadarda alay dolu bir kahkaha attı Rüzgar.

"En başından beri hissetmiştim, Melisa'nın BENİM kızım olduğunu." Rüzgar 'benim' kısmına ayrı bir baskı yaparak söylemişti. İpek donup kalmıştı. Nasıl anlamıştı ve ne ara bu DNA testini yaptırmıştı? İpek'in elleri titremeye başladı ve yalan söyleyip de kendini düşüremezdi. Evet O Melisa'nın biyolojik babasıydı ancak o Melisa'yı Aleyna adındaki kadının peşinden giderken kaybetmişti.

"Anne ne oldu?" Melisa annesinin yanına gelmiş ıslanmış tişörtünü çekiştiriyordu ve ortada dönen konuşmayı anlamamıştı.

İpek kızının meraklı ve endişeli yüzüne bakarken Rüzgar konuşmaya başladı.

"Evet İpek. Kızıma cevap versene." İpek hızla Rüzgarın karşısına dikilip onu var gücüyle omuzlarından ittirdi. Rüzgarın gücü tükenmiş olacakki geriye doğru sendelendi.

"ONA KIZIM DEME!" Diye bağırdı ve kızını kucağına alıp koşarak evin içine girdi.

Rüzgar şu anda çok farklı duygular yaşıyordu. İpek ona ihanet etmemiş ve Melisa onun kızıydı. Aynı testin sonucunu ilk gördüğü zaman aklına gelen anıları gibi. Birlikte hayal ettikleri şeylerden biri gerçekleşmişti işte ve Rüzgar alıştırmasını yaptığı şeyi söyleyecek günün gelmesini bekleyecekti.

Arkasını dönüp çalışma odasına doğru yürümeye başladı. Odaya geldiğinde çekmecesini açtı ve eve gelir gelmez koyduğu kutuyu eline aldı. İpek'in tüm anılarını biriktirdiği kutuyu. Atacağım demişti ancak atamamıştı işte. Belki de Rüzgar'ın hala bir umudu vardı.

Kutunun kapağını kaldırıp biraz eskimiş fotoğraf albümünü eline alıp ilk sayfasını açtı. Yağan karın altında çekindikleri fotoğraflara baktı. Ve daha sayfalar dolusu olan fotoğrafların hepsine, tek tek baktı. Sonra kutuyu tekrar eline aldı. Kutunun içinde gördüğü bir defter vardı. Bir kaç sayfası kopmuş ve birbirine karışmıştı. Merakla eline aldığı bir kağıdı okumaya başladı. Bunlar... İpek ile geçirdikleri güzel anıların yazıldığı kağıtlardı. Bir kez daha lanet etti kendine Rüzgar. Bu aralar çokça yaptığı şeydi kendine lanet etmek. Onu bu kadar delicesine seven kızı bırakıp kaçmıştı. Korkaklık yapıp kaçmıştı. Şimdi eline bir fırsat verseler zamanı geri getirmeyi dilerdi ancak böyle bir şansı ne yazık ki yoktu. O yüzden elinden gelenin daha fazlasını yapıp ne olursa olsun her şeyi düzelecekti. Yani en azından o böyle olmasını umuyordu.

Oturduğu rahat sandalyesinden kalkıp mutfağa geçti. Sadece bir şeyleri kafasına çok taktığı zamanlar içerdi. Fazla sevmezdi ancak iyi geliyordu ona.

Bir bardak doldurdu ve şişeyi de yanına alıp salondaki rahat koltuğuna geçti. Biraz kafasını dinlemesi gerekiyordu.

* * *

"Ya anne noldu ya. Neden durmadan ağlıyorsun? Bak ben de üzülüyorum sonra." İpek Melisa'yı banyo yaptırmış ve şu anda üstünü giydiriyordu. Evet bir türlü durduramamıştı göz yaşlarını. Bu evden nasıl olursa olsun çıkmak zorundaydı. Melisa'ya bu gerçeği söyleyemezdi. Ve o Melisa'yı çoktan kaybetmişti.

"Anne sana diyorum." Kızının ani sesiyle İrkilip kızına baktı.

"Kapı tıklatıldı anne." İpek oturduğu yerden kalkıp kapıya gidip açtı. Rüzgar Melisa'ya baktıktan sonra İpek'e dönüp

Geriye Dönmek Mi? ASLA! Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin