BÖLÜM 1/Arayış

63.2K 2K 207
                                    

02.01.2013

(Geçmiş...)

"Eymen, koş! "

Gözlerim karnımda kavuşturduğum ellerime mıhlanmıştı. İçeriden gelen patırtı sesleriyle tekrar seslendim.
"Çabuk çabuk! "
Eymen koşarak küçük salondan içeri girip, hızla koltuğa yanıma atladı ve gri gözleri heyecanla irileşerek, havaya kalkan eliyle  tereddütle şişkin karnıma baktı. Gülümseyerek elini kavrayıp karnımın üzerine koydum ve elinin sıcaklığı biraz önce tekmelenen yere yayıldı. Ardından içimde hissettiğim kımıldanma ile tekrar aynı yere vurdu. Sanki babasını hissetmiş gibi güçlü tekmesiyle gülümserken o noktayı okşadım. Her zaman ki gibi elimi karnıma bastırınca ayağını çekti. Gülen gözlerimi Eymen'e çevirdiğimde karnıma bakakalmış bir halde buldum.

Hiçbir zaman tam anlamıyla denk gelemediği için ilk tecrübesiyle şaşkın yüzünü okşayarak yanağını öptüğümde transtan çıkar gibi silkelenip, şaşkın gözlerini gözlerime çevirdi.

"O-onun muydu? O baskı şeysi "
Gülümseyerek kafa salladım.

"Karnının iç tarafında gerçekten ayağını ya da kolunu hissediyor musun?"
Onun hayretle karışık meraklı bakışlarına karşılık göz devirdim.
"Bazen gerinir gibi hareketlendiğinde onu hissediyorum ama net olarak hangi uzvu bilmiyorum."
Onu içimde hissetmenin herhangi bir karşılığı olmayan yoğun duyguyla elim tekrar yuvarlak karnıma çıktı ve sevgiyle okşayarak gülümserken
"O çok güçlü "diye mırıldandım.

Yanımda ki hareketliliğe dönmeden sordum.
"Ona ne isim verelim?"
Cevap gelmeyince kafamı çevirdim ve Eymen'i kağıt destelerinin arasında buldum. Kafasını kaldırmadan"Batur'a ne dersin? Savaşçı yiğit anlamı taşıyormuş " diye mırıldandı.
Gücünü temsil edeceği için başımı sallayarak onayladım. İsmi oldukça sevmiştim. 

Sandalyenin arkasında ki deri montunu üzerine geçirip, Kağıtları kolunun altına kıstırarak yanıma geldi.
Elleri karnımı bulurken dudakları alnıma mühürlendi.

"Ben işe çıkıyorum. Görüşürüz. Seni seviyorum! "
Apar topar hızla çıktığı odadan arkasından bakarken seslendim.
"Bende seni seviyorum. Dikkatli ol"

03.09.2018
(Günümüz)

O gün Batur'a o ismi verirken sürekli hayatla savaşmak zorunda kalacağını bilemezdim. Ya da Eymen'in beni gerçekten sevmediğini...
Onu gördüğüm ilk dakika ayaklarıma dolaşan bir sarmaşık gibi ezip, zehrinden kurtulmalıydım ama onun yalancı renklerine kanmıştım. Gerçi şimdi de yirmi beş yaşında bir anne olarak, yine ne yapacağımı bilemiyordum. Bütün gece bir sağa bir sola dönmüş, bütün ihtimalleri düşünmüştüm.
Bulduğum her teziyi gerçeklik yıkmıştı.

Oğlum için her şeyi yapardım. O benim bu hayatta yaptığım en doğru şeydi ama zihnimde hangi yola saparsam sapayım, önüm çıkmaz yolla kesişiyordu. Hadi diyelim ki o şeytanın oğluna nur falan indi ve bana bir şekilde acıyarak kabul etti.
Birincisi benim midem bunu nasıl alacaktı? İkincisi ben bunu diğer çocuğuma nasıl yapacaktım?

Can arkadaşıma göre oğlum için buna katlanmalıydım ama
Menekşe bekârdı. Bahsettiğim olay endişe değil, annelik içgüdüsüydü. Batur'un tedavisi için yapacağım çocuğu niye kimse düşünmüyordu? Bir çocuğumu kurtarırken diğerini yakacaktım. Batur'da babasız büyüyeceğini bilmiyordum. Kimsenin bizim aşkımızı anlamadığını, küçük ama mutlu bir aile olacağımızı düşünerek bu yola çıkmıştım. Peki olursa, o doğacak çocuğun babasız olacağını bile bile çocuğuma bunu nasıl reva görürdüm?

Oğlum İçinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin