Geçmiş;Televizyonda gördüğüm gibi oturup ayaklarımı uzattım. Kalçamın hemen yanında yatan bebeğime döndüm. O kadar küçüktü ki korkuyordum her kucağıma alışımda. Titreyen ellerle alıp dizlerimin üstüne yatırıp, arkamda ki yastığı çekip başının altına yerleştirdim. Ama halen ağlamaya devam ediyordu. Susması lazımdı. Korkuyla kapıya baktım ama halen gelen giden yoktu. Tekrar Batur'a döndüğüm de kaşık kadar yüzünü kıpkırmızı buldum. Kalbim hızlandı ve ne yapacağımı bilmeyerek kaldım. Biraz önce kucağıma almaya korktuğum için yanına uzanıp sırtından destek vererek emzirmiştim. Acaba yanlış bir şey mi yapmıştım? Ağlaması kesildi ama hızla kızarıp rahatsızca kımıldanıp duruyordu.
Nefes mi alamıyordu!
İç güdüsel bir hareketle küçük kolundan hafifçe tutup yan çevirdim ve kırmızılığı yavaşça dağıldı. Allahım! Hiçbir şey bilmiyorum! Ayağımı yavaşça sallamaya başladığımda damağını emdi ve yine o tatlı sesleri çıkarttı. Yüzümü kaplayan gülümsemeyle sallamaya devam ettim. Belki de uykusu vardı. Bir kaç dakika sonra derdini belli ederek kendiliğinden gazı çıktı ve rahatça nefes aldı.
Zihnimde tekrar ayağa kalkmış 'Sen nasıl annesin!' Diyen tarafla dudağımı ısırdım. Anne olunca anlarsın derlerdi ya, şimdi anlıyorum ki; ben anne olmak için çok küçüktüm.
İstanbul'un en iğrenç semtinde, ne idüğü belirsiz bir otelin, rutubet ve yalnızlık kokan odasında bebek sesinden şikayetçi olunup atılmayı bekleyen bir çocuktum. Alacaklıların kapıya dikilmesiyle gidecek bir yeri olmayan, koca şehirde küçücük bir noktaydım. Derin bir nefes aldım. Düşünceler bitmiyordu. İstesem de başka şeyler düşünemiyordum.
Yaşaran gözlerimi oğluma dikip dudaklarımı araladım.
" Pisi pisi mav dedi"
Sonunda huzura kavuşmuş gibi iç çekince devam ettim."Bir kaşıcık yağ dedi
Yağ olmazsa bal olsun
Benim yavrum sağ olsun."
Gözleri yarıya inen Batur'a dalmış giderken ninni ezbere döküldü dudaklarımdan."Dandini dan kuşu
Çalılıktır yuvası
Mama getir babası"
Babası...
Bir damla yaş yanağıma süzüldü ardından diğerleri takip etti."Halka şeker parası
Dandini dandini danadan
Eksilmesin aradan
Bağışlasın yaradan
Bir ay doğmuş anadan"
Sanki ninniyi yazan beni bilir, tanırmış gibi... Devam edemedim. Zaten hızla uyumuş olan Batur'u nasıl indireceğim de bilemeden öylece kaldım bir süre... Emzirmek her kadının uykusunu getiriyor muydu? Yoksa bende mi bir sorun vardı? Bilmiyorum.. Öğretecek hiç kimse ama hiç kimse de yok!
Uyku dilenen gözlerimi hızla açtım. Uyumaya vakit yoktu.Yavaşça doğrulup,Batur'u da aynı yavaşlıkta alıp yatağın ortasına koydum ve etrafına yastıkları dizdim.
Üzerime hırkamı geçirirken kalbim ağrıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Oğlum İçin
General FictionÇocuğun için en fazla ne yapabilirsin? Mesela boşandığın kocana geri dönebilir misin? Sabah işe diye yollayıp haftalarca elin yüreğinde haber beklediğin kocan, yaşadığını sadece dava dilekçesi ile bildirse? Bu ciğersiz adama, yıllar sonra geri dön...