'Ayna ayna söyle bana var mı benden daha güzeli İstanbul'da?'
Saçlar önemli..
Başımı hafifçe sağa sola sallayarak arkamda dalgalanan saçlarımı düzeltmeye çalıştım. Bu klasik bir hileydi.Saçlarımı çok severim! Aslında çoğu kadın gibi..
Kimi kızlar dış görünüşüne takılmazdı. Kimisi de aynanın karşısına geçer ve gördüğü yansımayı kendince onaylamadan evden çıkamazdı. Ben mi? Benim odam da iki ayna vardı.
Biri kapıdan taraf sağda diğeri tam karşısında. Böylece aynanın önünde geçtiğimde arkadaki aynanın önümde ki aynaya yansımasıyla arkadan görünüşümü de kontrol etmiş olurdum. Tamam, bu taktiği Zeyzey'den çalmış olabilirdim ama sonuç önemli. Tekrar bir rüzgar esince yüzüm düştü.
Bir de rüzgar işimi bozmasa çok daha iyi olurdu ya neyse.. Kuvvetli olmasa da rüzgar sayesinde buklelerimin karıştığını hissetmiştim ve hemen bir müdahaleyle düzeldiğini umuyordum ama şansa bırakamazdım öyle değil mi? Tekrar bozulmuş olabilirdi. Büyük bir mağazanın önünden geçerken cam vitrini yan gözle süzerek ayna vazifesi görmesini sağladım.
Şöyle bir bakışın ardından bir kez daha süzdüm kendimi. Fena değildim. Hafifçe gülümsedim.
Kimi kandırıyorum?
Yine dehşet güzelim yahu!Keyiflenen ruh halim hemen bedenime yansıdı ve daha dik duramamı sağlayarak kaldırım da salınarak ilerleyişime ön ayak oldu. Ne yapabilirim?
Cinsiyetimi seviyorum!
Kadın olmak harika bir şeydi.
Bir düşünsenize hayatınız da yoğun duygular yok, sezgileri yok, ruj yok, incelik yok, oje yok, güzel saçlar yok, topuklu ayakkabılar yok, etek yok, kıvrımlar yok, hayatınız da renk yok!Her anlamda...
Sonuçta bunlar benim hayatımı renklendiren mükemmel unsurlar... Bunun yanı sıra erkekler de renk seçenekleri bile kısıtlıydı.
Kahverengi, mavi, yeşil, siyah...
Arada farklı renkleri üzerilerinde görsemde bu kişiler bir elin beş parmağını geçmiyordu.
İç çektim. Neyse ki erkek değilim..
Gerçi çok kadınsı olsalar da erkek ruhu taşıyan kadınlar da görmüştüm. Bunun en büyük örneği Zeynep.. Keşke Zeynep gibi biri çıksaydı karşıma. Bu düşünceden doğan absürt zihnim, Zeyzeyi bir erkeğe çevirdi. Karışık sakallı bir zeynep dudaklarımın kırılmasını sağladı. Öyle biri için ne yapmam gerekiyordu?Kadın olsun erkek olsun farketmez onun kahrımı çekebilen tek insan olduğunu düşünürsek bu düşüncem çokta garip sayılmazdı. Evet, bir kardeşim var ama o daha çok.. Sırnaşık, bulaşık, kontrolsüz, hovarda olma çabasında ki çapsız. - Tanımlar uzar kısalmaz. - Benden bağımsızdı. Zeynep ise hiç sahip olmadığım kız kardeş gibiydi. Ama benden o kadar farklıydı ki bazen aynı evde yaşayabilmemize şaşırıyordum.
Zeynep sanki kimse onu yıkamaz gibi görünür ama oldukça kırılgandır. Kırıldığı için kıracak kadar zayıf, zayıf olduğunu kabullenip köşesine çekilmeyecek kadar güçlü...
O beni bir şeylere inandıran, o beni koşulsuz sevendi. Alper ve Zeyzey dışında kimsem yoktu.
Çok sevilmeyi istedim ya da bekledim ama bunun zorluğunu çok erken öğrendim.
Zoru da sevmem, hem de hiç...Bu yüzden hayatın dalgasını severim.
Süprizler, elbiseler ve flörtler...
Hayat felsefesi bunlar benim için. Bir de açıkçası doğuştan gelen bir özelliğim vardı. Kötü bir özellik,bir işin başındayken sonunu görememek gibi. Ya da her şeyi kolay ve eğlenceli bulmak gibi... Bu yüzden bazen Zeyzey gibi olmak istediğim oldu. Biraz pesimist ama bolca umutlu.. Sonra böyle olmanın da zorluklarını görünce kendi şeker kokulu köşeme çekildim. Ben buydum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Oğlum İçin
General FictionÇocuğun için en fazla ne yapabilirsin? Mesela boşandığın kocana geri dönebilir misin? Sabah işe diye yollayıp haftalarca elin yüreğinde haber beklediğin kocan, yaşadığını sadece dava dilekçesi ile bildirse? Bu ciğersiz adama, yıllar sonra geri dön...