Gözyaşlarımı tutamadım. Sessizce ağlıyordum ve yere bakıyordum. Elini uzattı ve çenemi tutup başımı kaldırdı. Gözlerine baktım. Yüzünde sadece şefkat vardı. Ama hala sertti bakışları. Parmaklarının tersi ile hafifçe gözyaşlarımı sildi.
-"Gözyaşı kıymetli bir nimettir. Boş yere akıtmamalı."
Ona sarılmak istiyordum. O kadar yalnızdım ki...
Ertesi gün Sait erkenden gitmişti. Kahvaltımı yaptıktan sonra evde dolanmaya başladım. Odalar ilgimi çekiyordu. Konağın avlusunda, havuzun kenarına oturup bir süre ayaklarımı suya soktum. Sonra gezinirken yolum mutfağa düştü. Kapıdan hafifçe başımı uzatarak içeriye bakıyordum. Anlamadığım o dilde, kadınlar konuşuyorlardı. İki tane genç kız, Latifa'nın yaşlarında (Latifa ellili yaşlarında sanırım) bir başka kadın içeride yemek, bulaşık gibi şeyler yapıyorlardı. Kızların öyle güzel saçları vardı ki... Keşke ne dediklerini anlayabilseydim. Arkamdan biri beni dürttü. Ona aldırmadım. Bir daha dürtünce döndüm. Bu Latifa' ydı. Eli belinde bana bağırarak bir şeyler söylüyordu.
-"Ne oldu? Ne diyorsun?" derken içerideki kadınlar çığlık atıp, kaçışıp, başörtülerini aldılar. Ben içerideki curcunaya bakarken Latifa kulağıma yapıştı ve beni çekerek avluya çıkardı. Sanırım bana fırça atıyordu.
-"Offff... Ne dediğini anlamıyorum ki be kadın."
Latifa söylenirken Sait içeri girdi.
-"Ne oluyor? Sesiniz çarşıdan geliyor."
-"Bilmiyorum ki" dedim. Latifa Sait'e döndü ve olanları anlatmaya başladı.
Sait onu gönderdi ve ardından bana döndü.
-"Mutfağı gizlice izlediğin doğru mu?"
-"Evet doğru."
-"Bunu nasıl yaparsın?!"
Bana öyle bir bağırmıştı ki duyan cinayet işlediğimi sanacaktı. Korkmuştum.
-"Ben kötü bir şey yapmadım ki."
-"Evet, yaptın!"
Sait sakin olmaya çalışıyordu. Gözlerini kapattı ve kolumu tutup sıktı.
-"Bak. Buradaki kadınlar senin ülkendeki kadınlara benzemez. Onları gözetleyemezsin."
-"Gözetlemiyordum. Kötü bir niyetim yoktu, yemin ederim. Sadece evi geziyordum ve mutfağa istemeyerek gittim. Ben onlara bakmamam gerektiğini bilmiyordum."
-"Asla, bu evin kadınlarını gözetleyemezsin. Mutfağa bir daha girmek yok!"
Kolumu daha da sıkmıştı.
-"Ahhh!"
Ben kolumun acısı ile bağırınca (daha çok inilti gibi çıkmıştı bu ses, lanet olsun) yüz ifadesi değişmişti. Yüzümü buruşturmuş beni bırakmasını bekliyordum. Sait'in yüzü çok yakınımdaydı ve ben çekilmeye çalışıyordum. Gözlerime derin derin baktı ve kolumu biraz gevşetti. Biraz öyle durduktan sonra tamamen bıraktı.
-"Odana git" dedi ve yüzünü çevirdi.
Hızlı adımlarla kolumu ovuşturarak odama gittim. Yatağıma uzandım. Moralim bozulmuştu. Sapık muamelesi yapılmıştı bana. Bu hiç hoş değildi. Bilmediğim bir ülkede, bilmediğim bir adamın evinde azarlanıyordum. Ne sanıyordu ki beni? Çocuk mu? Kimse beni azarlayamazdı.
Odamda ki telefon gözüme çarptı. Leonardo'yu buradan arayabilirdim. Ondan buraya gelmeden önce borç para istemiştim. Buradan gitmek için bana yardım edebilirdi. Ama önce telefonu kullanmak için Sait'ten izin almalıydım. Fakat şuan onun yüzünü bile görmek istemiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
In The Shadow of Love II
Romance"In The Shadow of Love" adlı hikayenin devamı, ikinci sezonudur.