Bölüm 2

2.3K 225 26
                                    


'Vay, sanki bir şeyleri yanlış yaptım' diye düşünüyordum boy aynasının karşısında. Üstümdeki bu şeyler bana oldukça boldu. Beyaz bir gömlek ve altına bir pantolon giymiştim ve ikisi de çuval gibiydi. Bir de ne olduğunu anlamadığım bir bez daha vardı. Elime alıp baktım. Sonra Sait'i hatırladım. Başında bir sarık vardı.

-"Evet, bu kesin bir sarık olmalı" deyip başıma bağladım. Aynadaki ben, tam anlamıyla salağa benziyordu. "Offff...." Bu sırada kapım çaldı ve açıldı. İçeriye sabah ki kadın girdi. Bana bakması ile elini ağzına götürmesi bir oldu. Arkasını dönüp kahkaha atmaya başladı. Bense kaşlarımı çatmış, ellerimi birbirine kavuşturmuş, gülmesi bitince (tabi biterse) bana söyleyeceği şeyi bekliyordum. Ama susmadı bir türlü. Kaşlarım çatık ve ciddi bir sesle söylendim.

-"Çattık ya."

Bu sırada Sait'in sesini duydum. O anda kadın birden sustu. Kapıyı iyice açtı ve Sait'in bana bakması için geri çekildi. Sait bana önce kızgın bir şekilde baktı ama bakması ile yüzünün değişmesi bir oldu. Ben 'o da gülme krizine girecek mi, girmeyecek mi' diye kendimle iddiaya giriyordum. Ama o gülmek yerine, kadına bir şeyler söyledi. Kadın başını eğip dışarı çıktı ve kapıyı kapattı. Sait yüzünde gülümsemeye benzer bir ifadeyle yanıma geldi.

-"Komik olan ne?" dedim.

-"Sensin?"

-"Soytarıya mı benziyorum?"

-"Şu halinle evet."

-"Haaa?!"

Daha da kızıyordum ki, Sait başıma bağladığım bezi kafamdan nazikçe aldı.

-"Buna kuşak denir. Biz bunu gömleğin üzerine takarız." Dedi. Sonra dizime kadar inen gömleğimi toparladı. "Tut gömleğini" dedi ve ben tutarken kuşağı belime bağladı. Pantolonu mu ve gömleğimi düzeltti. "Şimdi oldu."

Dönüp aynaya baktım. Cidden daha iyi görünüyordum. Kuşak hem havalıydı hem de gömleğimi bir şeye benzetmişti. Sait bir çekmece açtı, sonra geri kapattı. Etrafa bakındı. Sonra çıktı gitti. Elinde bir tarakla geri döndü.

-"Al. Bu benim, tara ve geri ver. Sana başkasını alırım. Bu arada yemek hazır."

Kapıya gitmişti ki ona seslendim.

-"Bekle Sait."

Hemen saçımı taradım ve ona yetiştim. Önce birlikte onun yatak odasına gittik. Aynı katta kalıyorduk. Onun odası koridorun sonunda sağdaydı. O, kapısını açar açmaz hayranlık içinde kaldım. Odası mükemmel derecede otantikti. Kocaman bir yatağı vardı. Yatağın üstünden perdeler sarkıyordu. İşlemeli vazolar, pahalı bir dolap, uzun rahat bir sofa vardı ve üstü renkli yastık doluydu. İçeriden güzel bir koku yayılıyordu. Ayrıca kokulu mumlar da vardı. Bu sırada manzaram kapandı. Sait kocaman bedeni ile önümü kapattı.

-"Yemekler soğuyacak acele edelim, yallah"

-"Odan harikaymış"

-"Teşekkür ederim."

Birlikte salona geçtik. Bu ev beni kendine hayran bırakıyordu. Her şeyi ile o kadar yöresel ve güzeldi ki... Biz Sait ile koltukta otururken kadınlar bize kocaman bir tepsi içinde yemekler getirdiler. Yemeklerin tavuk haricinde hiç birini bilmiyordum. Bir süre yemekler bana baktı, bende yemeklere. Sait yemeye başlamıştı bile. Ne yesem, ne yesem diye bakıyordum. Sait bana ekmek uzattı. Almak istedim. Çektim ama vermedi. Bende geri bıraktım.

-"Böl." Dedi. Ben kıpırdamayınca kendi bölüp bana ekmek verdi. Biraz ekmek ısırdım. Sonra elime kaşık verdi. "Bundan ye" dedi turuncu bir yemeği gösteriyordu. İçinde bulgur vardı. Bir kaşık da ondan aldım. Biraz oradan biraz buradan derken bir güzel karnım doymuştu. Yemekler de ev kadar harikaydı.

In The Shadow of Love IIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin