Bölüm 23

1.8K 183 24
                                    


Aradan günler haftalar geçmişti. Sait gitmişti. Ondan ne bir haber, ne de bir telefon almıştım. Terk edildiğimi biliyordum zaten. Ailesi ona telefonda ne dediyse, o ardına bile bakmamıştı. Yağmur toprağı yeşertmek için yağıyordu. Ilık bir hava vardı. Üşüyordum...

Salondaki koltukta paspal bir halde uzanıyordum. Saçım sakalım birbirine karışmıştı. Telefonum çaldı. Ben ise ekrana bile bakmadan kimin aradığını biliyordum.

-"Efendim Leo?"

-"Nasılsın bugün dostum?"

-"Her gün ki gibiyim."

-"Yanına gelmemi ister misin?"

-"İşlerine bak sen. Ben iyi olacağım."

-"Hep böyle diyorsun ama daha iyi olmuyorsun Marcelo. Git gide çöküyorsun."

-"..."

Cevap vermiyordum. Ne diyecektim ki? İçi boş bir bedenden ibarettim. Hayatımı çalmışlardı benden. Evim, işim ve geri kalan ne varsa. Bu nasıl bir şanssızlıktı?

-"Marcelo? Orada mısın?"

-"Evet."

-"Bekle geliyorum"

Leo telefonu kapatmıştı. Hayatımda geriye kalan tek şeydi O. Hep var olan bir şey. Dostum, arkadaşım, her şeyimdi. Kısa bir süre sonra kapı çaldı. Kalkıp açtım. Beni görünce çığlık attı.

-"Aman Tanrım! Bu ne hal?"

-"Sana da merhaba Leo"

-"Marce bu kılığında nedir? Hasta mısın?"

-"Değiliiiiim"

Onu kapıda bırakıp salona döndüm. Peşimden gelip oturdu.

-"Seni bir hafta yalnız bırakıyorum ve şu hale bak. Lenalie ailesinin yanına gitmemiş olsaydı ona sorardım ben."

-"Pardon da ne soracaksın?"

-"Sana bakmadığı için hesap soracağım."

-"Hey, o benim dadım değil, komşum. Ve alo, ben eşek kadar adamım."

-"Belli, ondan bu haldesin."

-"Kes sesini Leo. Beynim çatlıyor zaten ağrıdaaan."

Kafamı yastığa gömdüm. Ceketini soyup içeri gitti. Mutfaktan sesler geliyordu. Biraz sonra elinde tepsi ile geldi. Çay yapmış ve kurabiye getirmişti.

-"Madem kendine bile bakamıyorsun. Burada kalacağım ve itiraz kabul etmiyorum."

-"Ne halin varsa gör."

Kafama yastık attı. Ben de ona kumandaları attım. İnsanlarla, özellikle de sevdiğim kişilerle vurdulu kırdılı bir ilişkim vardı. Sevme yöntemim diyelim.

-"Hâlâ hiç haber yok mu?"

-"Yok."

-"Üzülme, eminim bir sorunu vardır. Halledince döner."

-"Bilmiyorum."

Bu sırada telefonum çaldı. Yurt dışı numarasıydı.

-"Alo?"

-"Merhaba Marcelo."

-"Merhaba. Kimsiniz?"

-"Ben Hakim." Sait'in abisiydi arayan. Şok olmuştum.

-"Hakim, nasılsın?"

-"Shûkran, sen nasılsın?"

-"Teşekkür ederim."

-"Ben, seni düğünümde göremedim. Sait'in yakın arkadaşısın gelirsin diye düşünmüştüm."

-"Ha, düğün. Ben davetli değildim."

-"Nasıl değildin? Sait seni davet etmedi mi?"

-"Hayır, etmedi."

-"Çok ayıp etmiş. Bak ne diyeceğim, yakın bir zamanda bir düğünümüz daha var. Bizzat ben seni davet ediyorum. Gelirsen çok seviniriz. Özellikle de Sait çok sevinir eminim."

-"Sanmıyorum Hakim."

-"Neden? Siz kavga filan mı ettiniz? Sait çok üzgün bu aralar yine. Ne derdi var bilmiyorum. Ama senin arkadaşlığın ona iyi geliyordu."

-"Yani?"

-"Yani, eğer işlerini ayarlayabilirsen tatil yapmak için gel. Evimizin kapıları sana sonuna dek açık. Düğüne mutlaka bekliyorum."

-"Söz veremem."

-"Bir düşün. Kararını verdiğinde beni bu numaradan ara. Seni havaalanından bizzat ben alırım."

-"Teşekkür ederim."

-"Görüşmek üzere Marcelo."

-"Görüşürüz."

Telefonu kapattığımda Leo' nun merak dolu gözleri ile karşı karşıyaydım.

-"Hakim kim?"

-"Sait'in abisi."

-"Eeee?!"

-"Düğüne neden gelmedin diyor."

-"Sait düğün için mi gitmiş? Kim evlenmiş?"

-"Sait'in ne için gittiğini bilmiyorum ama Hakim'in evleneceğinden haberim vardı. Sait beni davet etmeliymiş anlaşılan. Hakim gitmememe çok şaşırmış. Başka bir düğünleri varmış ona çağırıyor. Aslında amacı başka."

-"Amacı mı?"

-"Sait depresyonda sanırım. Onu teselli etmemi istiyor."

-"Yok artık."

-"Ciddiyim. Ama beni ne arayan ne de soran birini, avutmaya gidecek kadar alçalmadım."

-"Herkesin bir gururu var. Haklısın. Ama yerinde olsam o düğüne gider, ona hesap sorardım."

-"Bunu neden yapayım?"

-"Hakkın bu. Gerçekleri bilmek hakkın. Neden terk edildiğini merak etmiyor musun?"

-"Terk edildiğimi kabul ettin sonunda."

Leo ağzından bir şey kaçırmış gibi baktı ve başını eğdi.

-"Özür dilerim. Ben sen incinme diye..."

-"Beni avutuyordun biliyorum."

-"Her neyse. Gitmelisin."

-"Hiç param yok."

-"O kısmı bana bırak. Sana gidiş dönüş bileti bulurum."

-"Kabul edemem."

-"Peki, ben de gelirsem?"

-"Leo yine kabul edemem."

-"İtiraz yok o düğüne gideceğiz işte o kadar."


In The Shadow of Love IIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin