Bölüm 28

2.3K 175 27
                                    

Fas'ta ki son günümdü. Lincoln ile buluşmuştum. Leo ile Hakim beni buluşma yerine getirmiş, sonrada gitmişlerdi. Bir banka oturdum. Öğleden sonraydı. Sessizdi. Sait'i o günden sonra hiç görmemiştim. Leo ile haber göndermiş, ona onunla olamayacağımı söylemiştim. O ise bunu Lincoln'a bağlamıştı. Onunla aramı düzelttiğim için ve kendisini aslında sevmediğim için böyle davrandığımı düşünüyordu. Bu doğru değildi. Onunla olamazdım, bundan kesin olarak emindim. Ama sevmediğim doğru değildi. İtiraf etmeliyim ki ona aşık filan değildim elbette. Çünkü kalbimde sadece Lincoln vardı.

-"Beni mi düşünüyorsun sevgilim?" Bu ses kafamdaki düşüncelerden sıyrılmamı sağlamıştı. Kafamı kaldırıp tepemde dikilen Lincoln'a baktım.

-"Seni neden düşüneyim sersem."

Lincoln kıkırdadı.

-"Bende seni gördüğüme sevindim ufaklık."

-"Nasılsın?"

-"Daha iyiyim."

-"Bu akşam gidiyorum."

Lincoln'ın gülümsemesi soldu. Üzerine bir hüzün çökmüştü. Bakışlarını kaçırdı ve zoraki bir alaycı gülümseme takındı.

-"Ya? Senden kurtuluyorum desene."

-"Ne?"

-"Kafamı dinlerim bu sayede."

-"Öyle mi?"

Kızıyordum. Ses tonum sertleşiyordu ve öfkem bedenimi yakmaya başlıyordu. Bu da ne demek oluyordu? Kalkıp gitmeyi düşündüm. Tam kalkıyordum ki bileğimi yakaladı. Dönüp ona baktığımda yüzüme doğru eğildi.

-"Nasıl hissettiriyormuş?"

-"Ne, nasıl hissettiriyormuş? Tüm bunlar da ne demek oluyor?"

-"Ben buraya geleceğimi söylediğimde sen de bana bunları söylemedin mi?"

O an hatırladım. O sabahı, konuştuklarımızı, Lincoln'ın yüzünü... Şimdi nasıl hissettiğini anlıyordum. Kafasına vurdum.

-"Adi."

Kahkaha attı. Sonra beni çekip sarıldı.

-"Kaçta uçağın sevgilim?"

-"Bana şöyle demeyi kes sersem!"

-"Neden? Sevgilim değil misin?"

-"He?"

Öyle miydim? Sanırım Sait'i reddetmiş olmamı 'kendini seçtim' olarak algılamıştı. Zaten onu seçmemiş miydim? Ondan hiç vazgeçmiş miydim ki? Off... Tüm bunların yanıtını ben bile bilmezken, bu ahmağa nasıl yanıt verebilirdim ki? Hayalimde kafamı duvarlara vuruyordum ki eliyle çenemi tutup başımı kaldırdı.

-"Sana bir soru sordum" dedi.

-"Uçağım akşam dokuzda."

-"Öteki sorumu da yanıtla."

-"Başka soru sormadın."

-"Evet, sordum sevgilim."

-"Kes şunu."

-"Peki."

Elimden tutup beni hızlıca kaldırdı ve arabasına bindirdi. Sürmeye başladığında merak içindeydim.

-"Hey, nereye gidiyoruz?"

-"Madem uçağın dokuzda, o zamana kadar baya vaktimiz var."

-"Eee?"

In The Shadow of Love IIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin