Sizin için yine erken attım, kıymetinizi bilin. İyi okumalar...
"Aybüke bi otur ya" dedi İlayda. Omuz silkip yine yürümeye başladım. Salonu 378373289 kere turluyordum herhalde. Konu ise elbisem hala gelmemişti. Saat daha erkendi ama bi aksilik olacak diye korkuyordum. Ofladım ve "Ben duşa giriyorum" dedim. Yukarı çıkınca telefonumu şarja taktım ve banyoya gittim. Uzunca bir duştan sonra üzerimi değiştirdim. Saçımı kurutmadan sadece havlu sararak aşağı indim. İlayda bana doğru geldi ve bir kutu uzattı "Al bakalım elbiseni" dedi. Sevinçle kutuyu açıp elbiseyi üzerime tuttum. "Ya çok güzel değil mi?" dedim. İlayda elbiseye bakarken başını salladı.
Heyecandan uyuyamıyorum ama uyumam lazım. Sıkıntıyla lambamı açıp odamda biraz dolandım. Yok! Uykum falan yok! Uyumazsam yarın sıkıntı çekerdim ama uyku falan yok işte. Yatağıma tekrar yatıp kulaklıklarımı taktım. Telefonumdan Duman'ın şarkılarından birini açtım ve tekrar uyumaya çalıştım. Hafiften uyku bastırınca gözlerimi kapattım. Gözlerimi açtığımda saat dokuzdu. Hemen kalkıp telefonumu şarja taktım. Saçımı tarayıp ördüm. Neyseki bu gün izinliydik. Gösteri kıyafetlerimi hazlrlayıp bir çantaya koydum. İlayda'yı uyandırıp güzel bir kahvaltı yaptım. İlayda mutfağa geldiğinde "Bari bu gün uyandırmasaydın ya" dedi. Gülümseyip "Bu gün çok işimiz var. Güzel bir kahvaltı et sonra hazırlanacağız" dedim. Hiç bir şey söylemeden masaya oturdu. Biraz oyalandıktan sonra saat on bir gibi İlayda ile kuaföre gittik. Önce İlayda'nın zoruyla manikür yaptırdım. Sonra saçıma maşa yaptırdım. İlayda'nın saçı yapılırken ben de dergi okuyordum. Telefonum çaldığında dışarı çıktım "Efendim Mert?" diyerek telefonu açtım. "Bu akşam altıda başlayacakmış, beş gibi seni almaya gelirim" dedi. Sadece "Tamam" dedim. Aslında Mert'le gitmek hiç istemiyorum. "Akşam görüşürüz o zaman" dediğinde "Görüşürüz" dedim ve telefonu kapattım. İçeri girdim ve dergiyi okumaya devam ettim. Saat üçte anca işimiz bitince hemen eve gidip hazırlandık. Ben aşağı indiğim zaman salonda Eren, İlayda ve Tolga vardı.
Tolga'dan;
Eren zorla beni Aybükelere getirmişti. İlayda ile konuşurlarken merdivenlerden Aybüke indi. Gerçekten çok güzeldi. Fazlasıyla. Ve ben gerizekalı gibi Melis'le gidecektim. Aybüke'yi de Mert'e bırakacaktım. Lanet olsun!
Aybüke'ye karşı bir şey hissediyordum evet ama bunu söylersem ya aramız düzelicekti ya da daha kötü olacaktı. Belki bir gün ona söyleyebilirim.Aybüke'den;
Tolga ile karşılıklı oturuyorduk ve sürekli göz göze geliyorduk ama ağzımı bile açmadım. "Ben artık kalkayım. Melis'i alacağım" dedi ve ayağa kalktı Tolga. Kapı çalınca ben de ayağa kalktım ve Tolga'ya bakarak "Mert geldi herhalde. Ben de gideyim" dedim. Elini kapıya doğru uzatınca hemen kapıya yöneldim. Kapıyı açınca Mert "Selam" dedi. Gülümseyip "Selam" dedim. Kabanımı ve kıyafet çantamı alıp dışarı çıktım. Mert kapımı açınca "Teşekkürler" deyip Tolga'ya son kez baktım ve arabaya bindim. Mert arabaya bindi ve çalıştırdı. Yolda giderken aklım Tolga ve Melis'teydi. O pis kız kesin Tolga'ya yavşıyordur. Sinirle ofladım. "İyi misin?" dedi Mert. Derin bir nefes alıp "Evet, biraz heyecanlıyım" diye yalan söyledim. Yolda bi daha hiç konuşmadık. Parti salonuna geldiğimizde Müjde hoca "Arkadaşlar plan değişti öncelikle müzik sınıfı, sonra bale sınıfından Aybüke, sonra eğlence en son dönemin en güzel uç resmi gösterilecektir" dedi. Gülümseyerek gösteri çantamı sırtıma taktım ve "Eğlencede görüşürüz" deyip Mert'in yanından ayrıldım. Arka tarafa geçtim ve bir odaya girdim. Müzik sınıfındakiler vardı. Ama İlayda yoktu. Birazdan gelirler herhalde diye düşünüp kabinde üzerimi değiştirdim. Elbisemi güzelce dolaba astım ve çantamı da altına koydum. Pointlerimi giyerken İlayda geldi. Birbirimize gülümsedik. Sonra müzik sınıfı sahneye gitti. Odada tek başıma ısınma hareketleri yaptım. Bir kız gelip "Aybüke, sıra sende" dedi. Başımı sallayıp kızı takip ettim. İlayda bana öpücük yollayıp Eren'in yanına gitti. Müzik başladığında heyecandan ağlayacak duruma geldim. Yavaşça sahneye çıktım. Dansım bitince alkışlarla beraber odaya geri döndüm. En azından gecem sorunsuz başlamıştı. Hemen üzerimi değiştirip bizimkilerin yanına gittim. Eren saçımı karıştırıp "Sana bir gün yemek ısmarlıycam" dediğinde güldüm. İlayda ile birbirimize sarıldık. Tolga ve Melis'e ters bir bakış atıp Mert'in yanına gittim. "Çok iyiydin" dedi. Gülümseyip "Teşekkür ederim" dedim. Önce bir ses geldi "Önce slow müziklerle başlıyacağız yavaş yavaş ritim artacak bu gecenin sonunda hepiniz eğleneceksiniz" sonra şarkı çalmaya başladı. Mehmet Güreli- Kimse Bilmez şarkısı çalınca çok sevindim. Mert elini uzatıp "Bu dansı bana lütfeder misiniz?" dedi. Elini tutup "Memnuniyetle" dedim. Gülerek sahnenin yakınlarına gittik. Ben kollarımı onun boynuna dolarken onun da elleri belimdeki yerini aldı. Biz dans etmeye başlayınca yandan bir topuk sesi geldi. Tolga ve Melis'de bizim gibi dans ediyordu. Ben onlara bakarken Tolga ile göz göze geldik. Bakışlarımı hemen Mert'e çevirdim ve eğleniyormuş gibi davrandım. Mert "Her şey senin gibi harika bu akşam" dediğinde gülümsedim. "Bu akşam aşırı kibarsın" dedim. Sırıtıp "Ben her zaman böyle kibarım ama sen beni görmüyorsun" dedi. Sahte olan gülümsememi yüzümden şarkı boyunca düşmedi. Şarkı bitince Tolga yanımıza gelip "Eş değişikliği" dedi ve Mert'e sinirle bakıp yana itledi. Bi anda kendimi Tolga'da buldum. Belime koyduğu ellerini çekerken "Ben yoruldum dans etmeyeceğim" dedim. Tam gidecekken beni kendine çekince fazla yakınlaştık. Emircan İğrek- Müzik Kutusu çalmaya başlayınca ona ayak uydurup ben de dans etmeye başladım. "Neden bana böyle davranıyorsun?" dedi Tolga. Mavi gözlerine bakarak "Nasıl?" dedim. Beni döndürüp tekrar belimi tuttuğunda "Benden neden uzaksın?" dedi. Sinirle "Ne yapayım? Kahramanım deyip boynuna mı sarılayım" dedim. Başını sallayıp anlını anlıma yasladı ve fısıldayarak "Benden nefret ediyormuşsun gibi geliyor" dedi. Gözlerimi kapattım ve "Senden değil, sevgilinden nefret ediyorum" dedim. Başını geri çekti ve "O kız benim sevgilim değil!" dedi. Gözlerimi açtım ve "Kız içine düşecekti be! Sarmaş dolaş dans ettiniz, nasıl sevgilin değil?" dedim sesimi yükselterek. "Ona bakılırsa siz de Mertle sevgilisiniz o zaman" dedi. Kaşlarımı çatıp "Biz Mert'le sevgili değiliz" dedim. O da kaşlarını çattı ve "Biz de Melis ile sevgili değiliz" dedi. Tam bir şey söyleyecekken şarkı bitti. Mert yanıma gelip kolumu tuttu ve "Gel içecek bir şeyler alalım" dedi. Tolga "Çek şu elini" dedi. Ben şaşkınca Tolga'ya bakarken Mert "Anlamadım?" dedi. Tolga Mert'in elini kolumdan sertçe çekti ve "Ellerine hakim ol, kırarım" dedi. Mert kolunu omzuma atınca bir adım yana kaydım. Tolga "Uyarmıştım" dedi. Bi anda bir karmaşa oluştu. Tolga Mert'in kolunu çevirip arkasına döndürdü. "Tolga ne yapıyorsun" diye bağırdım. Tolga Mert'in kolunu bırakıp suratına yumruk geçirince herkes etrafımızda toplandı. "Yeter Tolga!" dedim ve onu geriye çektim. Beni kolayca atlatıp tekrar yanına giderken Eren "Tamam kardeşim yeter" dedi ve Tolga'yı dışarı çıkarttı. İlayda'nın yanına gidip "İçerideki odada eşyalarım var onları çıkarken alır mısın?" dedim. İlayda başını sallayınca hemen büyük kapının yanından kabanımı aldım ve dışarı çıktım. Eren'e dönüp "Sen içeri git İlayda yanlız" dedim. Başını sallayıp "Tamam" dedi ve gitti. Kolundan tutup onu arkaya doğru çekiştirdim. Hala elimde olan kabanımı yere atıp "Sen ne yapmaya çalışıyorsun" diye bağırdım sinirle. Öfke saçan mavi gözlerini gözlerime dikti ve "Onu uyarmıştım" dedi. Sahte bir kahkaha attım. "Açıklaman bu mu yani! E muhteşemmiş! Ben de sana sarıldı diye Melis'in kollarını mı kırayım? Ha?" diye bağırdım. Gözlerini kapattı. Bir kaç saniye sonra mavi gözleri kızarıktı "Bi kere de beni savunsan olmaz mı?" dedi. Ona yaklaşıp sertçe yutkundum. "Bi kere de bana gülümsesen?" dediğinde dayanamayıp ona sarıldım. "Kapat çeneni aptal! Ben zaten sana bir şey olacak diye sinirlendim" dedim. Kollarını belime sardı ve başını boynuma gömdü. "Nedenini bilmiyorum ama bana iyi geliyorsun sarı çocuk" dedim. Ayrılınca küçük bir çocuk gibi gözlerini sildi ve "Sende bana iyi geliyorsun balerin kız" dedi. Sonra yerdeki kabanımı aldı ve bana uzattı "Bu yüzden, hemen bunu giyiyorsun ve gidiyoruz" dedi. Uzattığı kabanı aldım ve giyip önünü kapattım. Elini belime koyup ön tarafa yönlendirdi. Biraz yürüdükten sonra arabanın yanına vardık. Arabaya yaslanmış bi şekilde Mert'i gördüğümde elimle istemsizce Tolga'nın kolunu tuttum ve "Tolga sakin ol arabaya binip gideceğiz tamam mı? Bak olay çıkmasın" dedim. Bakışları hala Mert'deyken başını salladı "Sen bin arabaya" dedi. Ona bakıp "Tolga" dedim. Beni arabanın kapısına götürürken "Tamam Aybüke" dedi. Arabaya binip beklemeye başladım. Tolga ile Mert kısaca konuştular. Sonra Tolga Mert'i kenara itip arabaya bindi. Arabayı çalıştırıp caddeye çıktı. "Nereye gidiyoruz" diye sordu. Omuz silkip "Bize gidemeyiz. Anahtarım çantamda, çantamda parti salonunda" dedim. Başını sallayıp "O zaman bize gideriz İlayda eve gidince arar beni ben seni bırakırım" dedi. Kabanıma daha sıkı sarılıp "Tamam" dedim. Hava cidden aşırı soğuktu ve ben kısacık bir elbiseyleyim. Belki çok kısa değildi ama ben bir karış şort giymiş gibi hissediyorum. Sonunda Tolgalara geldiğimizde arabadan hemen indim. Yağmur yağıyordu. Hemde baya yağıyordu. Hızlıca kapının yanına gittim. Tolga gelip kapıyı açınca hızlıca içeri girdim. "Evime hoş geldiniz Aybüke hanım" dedi gülümseyerek ve kapıyı kapattı. Kabanımı çıkartırken etrafı inceledim. Cidden güzel bir evdi.