İyi okumalar...
Anahtarları masanın üzerine koydu ve "Giyecek bir şey ister misin?" diye sordu. Evi incelemeyi bırakıp "Senin kıyafetlerin olmaz ki bana" dedim sırıtarak. Bana yaklaştı ve "Ama kardeşim kıyafetleri olur" dedi ve elimden tutup yukarı çıkarttı. Bir odaya girdik. Oda mavi ve siyah renkleri ağırlıklıydı. "Senin odan mı?" dedim. Başını salladı ve elimi bırakıp çekmeceden yeşil renkli bir pijama takımı çıkarttı. Yatağa oturup "Bir kardeşin olduğunu bilmiyordum" dedim. Pijama takımını bana uzatıp yanıma oturdu "Öğrendin işte" dedi. Ayağa kalkıp banyoya gittim ve üzerimi değiştirdim. Tam olmuşlardı üzerime. Bileğimden asla çıkartmadığım siyah lastik toka ile saçımı alttan topladım. Elbisemi elime alıp banyodan çıktım. "Aynı yaştayız galiba kardeşinle" dedim. Gülümseyerek "Hayır senden iki yaş küçük çok zayıf olduğun için üzerine olacağını tahmin etmiştim" dedi. Elbisemi yatağın üzerine koyup "Bir iltifat mıydı?" dedim. Dudak büküp "Sayılır" dedi. Ben odayı incelerken "Kahve içer misin?" diye sordu. Ona dönüp "İçerim" dedim. O odadan çıkarken ben de onu takip ettim. Mutfağa gidince ben tezgahın yanındaki sandalyeye oturdum. Tolga da su ısıtıcıya su koydu ve bana döndü. "Film falan izlemek ister misin?" diye sordu. Gülümseyerek ellerimle oynamaya başladım "Bu akşam ne kadar kibarsın" dedi. O da gülümsedi ve "Sadece içimden kibar olmak geldi" dedi. Gülümseyip bakışlarımı ona çevirdim. Şu anda zaman dursa böyle bir ömür bakabilirdim ona. Isıtıcıdan gelen sesle Tolga oraya döndü. Kahveleri hazırlayınca birini bana uzattı. Hemen ayağa kalkıp kahveyi aldım ve salona gittim. Ben kitaplığa doğru giderken Tolga koltuğa oturdu. Kahvemden bir kaç yudum içip kitaplara bakmaya başladım. Her çeşitten kitap vardı ama çoğunluk şiir kitaplarındaydı. "Demek şiir seviyorsun" dedim ve ona döndüm. Başını salladı "Ya sen?" diye sordu ve kahvesinden içti. "Severim" dedim "Hatta bazı şairlerin söyledikleri aklımdan çıkmaz"
Kaşlarını kaldırıp "Öyle mi?" dedi. Ona cevaben "Aşk; kelime değil cümledir. Kurmak içinse özneyle yüklem değil, iki yürek gerekir" dedim. Gülümseyip kahvesini sehpaya koydu ve "Can Yücel, severim ama vazgeçilmezim Cemal Süreya" dedi. Yanıma gelip "Okyanusta ölmez de insan, bir kaşık sevda da boğulur" dedi ve kitaplığa yaslandı. Bana bakan mavi gözlerine daldım ve ağzımı bile açamadım. "Kolay mıdır bi anda her şeyden vazgeçip gitmek, yoksa her şeye rağmen gitmekten vazgeçip sevmek mi gerek" dedi. Gözlerimi kaçırmak istesem de olmuyordu. En sonunda bütün gücümle gözlerimi kitaplara çevirdim. Hemingway'in bir kitabını görünce "Ernest Hemingway! Hiç sevmem" dedim. Kitaba dönüp "İyi bir adam. Tabi beynini av tüfeğiyle dağıtan birine göre iyi" dediğinde güldüm. Merdivenin arkasından koşarak üzerimize gelen köpekle gülümsemem daha da büyüdü "Ya ne tatlı şeysin sen" dedim ve yere çömelip kucağıma aldım. "Adı ne" diye sordum tüylerini okşarken. Tolga da yere oturdu ve "Leydi" dedi. O da tüylerini okşarken "Bu gece senin hakkında çok şey öğreniyorum" dedim. Kaşlarını kaldırıp "Bende senin hakkında" dedi. Başımı ona çevirmemle burunlarımız birbirine çarptı. Leydi havlayarak kucağımdan kaçarken "Pardon" deyip biraz geri çekildim. Hiç bir şey demeden kalktı ve mutfağın yanındaki kapıyı açıp oraya girdi. Noldu şimdi ya?
Ben de ayağa kalktım. Yanına gidecekken odadan çıktı. "İyi misin?" dedim. Derin bir nefes verip "Evet" dedi. Sonra Leydi'nin yanına gitti. Ben de kitaplığın oraya geri dönüp kahvemden içmeye devam ettim. Bir saat boyunca evde oyalandım Leydi ile oynadım falan. Sonra canım sıkıldı "Tolga film falan izleyelim mi? Ben çok sıkıldım" dedim. Leydi'yi bırakıp yanıma geldi ve "Benim daha iyi bir fikrim var" dedi. Tek kaşımı kaldırdım ve ne yapacağına baktım. Laptoptan bir şeylerle uğraştı ve bi anda Duman- Köprüaltı çalmaya başladı. Bana döndü ve kollarını açıp şarkıyı söylemeye başladı "Denizler aştım, geliyorum. Bilirsin derdim seninle" dedi ve sustu yanına gidip ben söyledim "Yolumdan döndüm, kopuyorum. Bilirsin derdim seninle" dedim. Sonra beraber "Denizler aştım, geliyorum. İster eğlen benimle. Yüzünü bi görsem yeter" dedik. Leydi koşarak yanımıza geldi. Gülerek onu kucağıma aldım ve şarkıyı söylemeye devam ettik "Yolumuz ayrı biliyorum. Ölmeden son bir defa belini kavrasam yeter" dedik. Ben Leydi'ye bakarken arada gözüm Tolga'ya kayıyordu. Ben sustum Tolga devam etti "Hadi gel buluşalım eski köprünün altında. Kimseler görmesin" dedi. Leydi'yi onun kucağına verdim ve elimi mikrofon gibi yapıp ben devam ettirdim "Mehtaba karşı uzanalım, eski köprünün altında. Kimseler bilmesin! Kimseler duymasın!"diye bağırarak söylerken evin kapısı açıldı. Biz anında oraya dönerken şarkı çalmaya devam ettiği için gülümsüyordum. Eren yanında İlayda ile içeri girince oldukları yerde donup kaldılar. Tolga, Leydi'yi bırakıp şarkıyı kapatınca Eren "Siz eğleniyorsanız biz gidelim. Kavga falan etmişsinizdir diye düşündük ama siz baya eğlenmişsiniz" dedi ve montunu çıkarttı. İlayda sırıtarak kapıyı kapattı ve koltuklara oturdu. Saçımı düzelttim ve "Yok yani şey benim canım sıkılmıştı da ondan müzik açmıştık" dedim. İlayda sinsice sırıtarak bize bakınca ikimizde aynı anda "Ne?" dedik. Ben Tolga'ya bakarken o bana kısa bir bakış atıp göz kırptı. Önüme dönüp "Ben bi su içiyim" dedim ve hızlıca mutfağa gittim. Bardağa su doldurup kafama diktim. Aklıma gelen şeyle İlayda'ya seslendim. Yanıma gelip "Noldu baş belası" dedi. Bardağı tezgaha bırakıp "Biz çıktıktan sonra ne oldu? Yada soruyu şöyle açayım: o, evde kaşar bitse arayacağımız kız ne yaptı" dedim. İlayda dudağını ısırıp "Of neler olmadı ki? Bu sizi arkada sarılırken görmüş gerizekalı sahte sinir krizleri geçirdi falan. Ama efsaneydi! İşte 'O benim arkadaşımdı. Benim Tolga'yı sevdiğimi biliyordu' falan filan diye zırladı." dediğinde kahkaha attım "Gebersin köpek" dedim. Sonra içeri girdik. Tolga biriyle konuşuyordu. Konuşması bitince telefonu kapatıp "Ben hastaneye gidiyorum. Melis rahatsızlanmış şimdi bi arkadaşı aradı beni görmek istiyormuş" dedi. Montunu giyerken yanına gittim ve "O kızın hiç bir şeyi yok! Sana yavşamaya çalışıyor!" dedim. O almadan anahtarı aldım. "Aybüke saçmalama!" dediğinde kapıyı kitledim ve anahtarı alıp hızla merdivenlere yöneldim. "Eren eğer anahtarını verirsen o kız için düşündüğüm planları üzerinde uygularım" dedim ve hızla Tolga'nın odasına çıktım. Bana pijama verdiği yeri açıp kız kardeşinin kıyafetlerinden alıp giydim. Aşağı indiğimde Tolga kapıda bekliyordu "Ben de geliyorum" dedim. Oflayıp "İyi gel" dedi. Ona anahtarı fırlatıp kabanımı aldım. Arabaya binince "Madem sadece konuşmak için çağırıyormuş benim gelmemde sakınca yok o zaman" dedim kendi kendime sessizce. "Beni kıskandıysan bunu söyleyebilirsin" dediğinde o kadar da sessiz söylemediğimi fark ettim.Bu yazdığım en kısa bölümdü ama diğer bölüm aşırı uzun olacak. Birazcık geç gelebilir haberiniz olsun. Öptüm hepinizi😘😘😘