Öncelikle iki bin okunmayı baya bi geçtiğimiz için teşekkür ederim. Daha sonra diğer kitabıma da bir göz atın lütfen. İlk bölümü bir kere okusanız bence yeni bölümü heyecanla beklersiniz. Sizleri çok seviyorum. İyi okumalar...
Gözlerimi açtığımda Tolga ile koltuktaydık. Yavaşça kalktım ve mutfağa gittim. Küçük bir tepsiye kahvaltılıklardan koydum ve portakal suyu sıktım. Yanına gidince tepsiyi sehpaya bıraktım. Tam yakkaşıcakken beni koltuğa çekip üzerime çıktı. Ben ona kötü kötü bakarken dudaklarıma kısa bir öpücük kondurdu. "Günaydın" dedim. Ağırlığını üzerimden çekti ve "Günaydın" dedi. Elimi yanağına koydup "Sana bir şey söylemem lazım" dedim. Üzerimden kalktı ve "Söyle tabi" dedi. Bende doğruldup "Biz Salı günü Ankara'ya gidiyoruz. Erkenden gitmek istedi İlayda" dedim. Gülümseyip "Tamam balerin hafta sonu görüşeceğiz zaten" dedi. Bende gülümsedim ve yanağına öpücük kondurup "Hadi kahvaltı edelim artık ben çok açım" dedim.
Kahvaltı ettikten sonra Tolga evine gitti bizde İlayda ile bütün evi temizlemeye başladık. Ben üst katı silip süpürdüm, İlayda alt katı, giriş katını da beraber temizledik. Akşama doğru temizlik anca bitti bizde mutfakta kendimize türk kahvesi yaptık. Sonra İlayda "Aybüke benim tanıdığım bir falcı var. Her şeyi biliyor onu çağırayım mı?" dedi. Güldüm ve "İyi çağır eğlence olur" dedim. Kadını aradı ve çok geçmeden kadın geldi. Önce İlayda'nın falını inceledi. "Bu hafta sonu seni istemeye geliyorlar. Hemde başkentte olacaksınız. Sizin işiniz evliliğe kadar gicedek hatta evlendikten dört ay sonra hamile kalacaksın. İkiz çocukların olacak. Biri kız biri erkek. Seviyorsun da bu çocuğu" dedi. Ben salladıklarına gülümserken kadın benim fincanımı inceledi ve yüzüme baktı "Haziranda sevgilinle beraber bir felaket geçireceksin. Bu, bunun sonunu göremiyorum ama biriyle evleneceksin bu ya sevgilin yada başka biri olabilir ama felaket var" dedi. Gözlerimi devirip kadına parasını verdim "Tamam ablacım tamam" dedim. Çıkarken "Dalga geçme felaketi yaşayacaksın" dedi. İlayda bana bakıyordu ve "Kızım sallıyor işte" dedim ve içeri gidip televizyonu açtım.
Ertesi gün okula gitmedik. Bu aralar zaten çok sallamıyorduk. Bavullarımızı hazırladık ve evde takıldık. Salı Tolga ile sabah telefonda konuştum sonra havalimanına gittik. Ankara'dayken İlayda sürekli alışveriş merkezinde ben ise evdeydim. Cumartesi günü kuaföre gittik. Ben sadece maşa yaptırdım ama İlayda topuz yaptırdı. İlaydalara gittik ve üzerimizi değiştirdik. Her şey hazırdı. Kapı çalınca kapıya gittim bizimkiler içerideydi. Eren, Eren'in babası ve Tolga içeri girdi. "Hoşgeldiniz" dedim. Babası "Hoşbulduk kızım" dedi ve içeri girdiler Tolga'ya baktım ve "Çok şık olmuşsun" dedim. Elbisemi süzdü ve "Sen yine aynısın" deyince gözlerimi devirdim. Elini yanağıma koydu ve "Yine aynısın, yine mükemmelsin" dediğinde gülümsedim. Sonra içeri gittik. Tolga Eren'in yanına otururken biz İlayda ile kahveleri hazırlamaya başladık. En son Eren'inkini yaptık. İlayda tuz koyunca tepsiye koydum. İlayda "Dur kızım daha sadece tuz koydum" dedi. Fincana acı sos dökerken "İloş abartma bence" dedim. Bir şey olmaz der gibi elini salladı ve bir yumurta kırıp biraz beyazından aldı, onu da bardağa koydu. Sonunda kahveleri götürdük. Ben bizimkilere verirken İlayda Erkek tarafına verdi. Eren korka korka bir yudum aldı. Yüzünün aldığı ifadeyi görünce kahkaha tufanı koptu. Eren'in babası konuşmaya başladı "Efendim sebebi ziyaretimiz belli. Kızınız İlayda'yı oğlumuz Eren'e istiyoruz" dedi. Eren hala öksürürken İlayda babasına bakıyordu. Ortamda sessizlik olunca derin derin nefes almaya başladım. Sonunda babası "Gençler birbirlerini seviyorlar. Bizde karşı gelemeyiz. Verdim gitti" dediğinde ayağa kalkıp birbirimize sarıldık. Sonra İlayda ile Eren büyüklerin elini öptü. O sırada Tolga yanıma geldi. Sevinçle ona sarıldım. Sonra yüzüklerin takılması için odadan tepsiyi getirdim. Ama makası cebime koyup sakladım. Eren'in babası yüzükleri taktı. Makasa baktığında göremedi. Hemen "Makası istiyorsanız damat bey birazcık kesenin ağzını açacak" dedim. Eren gülümseyip elli lira çıkarttı ve tepsiye koydu. Elli liraya bakarak "Kurtarmaz azcık arttır" dedim. Herkes güldü. Erenin gitgide solan gülümsemesi eşliğinde tepsiye bir ellilik daha geldi. Başımı arkaya yatırıp "Cık!" sesi çıkarttım. Eren tepsiye bir ellilik daha koyunca paraları alıp cebime attım ve makası verdim. Kurdele kesilince İlayda Eren'e sarıldı ve hepimiz alkışladık.
Erenler gittiler ama otelde üzerlerini değiştirip geri döneceklerdi. Dördümüz birden deniz olmadığı için marinaya gidecektik. Eren "Ben hala kendimi iyi hissetmiyorum" dedi. Ona rüya gibi gelmişti herşey "Kıyamam ben sana ya" deyip yanağından öptü İlayda. Sonra sırtımı göğsüne yasladığım sarı'm "İki dakka öpüşmeyin be" dedi. Belime sardığı eline vurup "Sussana sen ya" dedim gülümseyerek. Eren sırıtarak "Kıskanma dayıoğlu" dedi. Orda ne kadar kaldık hatırlamıyorum ama en son çok uykum vardı ve Tolga'nın kucağında gözlerimi kapattım.
Sabah kalktığımda hala marinadaydık ve herkes uyuyordu. Eren ve İlaydaya dokunmadım sadece Tolgayı uyandırdım. İkimiz beraber kahvaltı etmek için bir yere gittik. Zaten yakınlarda bir sürü dükkan vardı. Kahvaltıyı beklerken Tolgayı izlemeye başladım. Hala çok uykusu varmış gibiydi. Karşı koltuğundan kalkıp yanına oturdum "Çok mu uykun var sarı" dedim. Bana bakıp hafif bir şekilde başını salladı. İki yanağını da sıktım ve "Ya ben seni yerim" deyip ufacık bir öpücük kondurdum. Sonra garson kahvaltılıkları getirdi. Ben de yerime geçtim ve yemeye başladım. Tolga yavaş yavaş yiyordu. Vücudu uyanık gibi gözükse de içinde uyuyordu. Masadaki elini tuttum ve "Canım çok uykun varsa eve gidelim uyu. Sonra evde kahvaltı ederiz" dedim. Gözlerini hızlıca açıp kapadı "Yok ya yiyelim sen açsın zaten sonra gideriz" dedi. Elimdeki çatalı masaya bırakıp "Yarım saatlik yolda ölmem herhalde istersen gidelim" dedim. Gülümseyerek "Yok yok yiyelim öyle gidelim" dedi. "İyi sen bilirsin" deyip yemeye devam ettim. Kahvaltı bitince Tolga parayı ödemeye gitti. Elinden kartı aldım ve "Bu sefer ben ödeyeceğim" dedim. Gözlerini devirip "Saçmalama" dedi ve kartı yine uzattı. Elini indirip adama direkt para verdim. Tabi adam parayı aldı. Bana kötü kötü bakarken ben para üstünü "Kalabilir" diyerek reddettim. Ordan çıkınca marinaya bizimkilere bakmaya gittik. Uyanmışlardı "Günaydın gençler" dedi Tolga. İlayda ayağa kalkıp "Günaydın" dedi. Eren yerde bize bön bön bakarak "Ben açım ya. Çok açım hemde bir an önce eve otele restoranta bir yere gidelim" dedi. Biz ona gülerken İlayda "Evet ya eve gidelim" dedi. Sonra eve gittik. İlayda ve Eren kahvaltı ederken bizde bilgisayardan uçak biletlerine bakıyorduk.