10. Bölüm

308 27 13
                                    

İyi okumalar...

Yolda hiç konuşmadık. Sadece sessizliği dinledik. Hastaneye gelince acile girdik. Melis'in karşı yatağında olan Mert'i görünce "Sen sevgiline bak" dedim ve Mert'e doğru yürümeye başladım. Kolumu tutup "O kız sevgilim değil" dedi. Mavi gözleri bana bakarken iyi düşünemiyordum bu yüzden sadece kolumu kurtardım ve Mert'in yanına gittim. Prüzlü sesiyle "Hoşgeldin" dedi. Yatağın çevresindeki perdeyi çekerken Tolga gözleriyle resmen beni dövdü. Mert'in yanına oturup "Senle bir şey konuşacağım" dedim. Bana bakıp konuşmamı işaret etti. Koluna taktıkları küçük seruma bakarak "Biz onunla sevgili değiliz tamam mı? Neden yaptı bilmiyorum ama Tolga yüzünden umarım benden soğumazsın" dedim ve bakışlarımı ona çevirdim. Gülümseyip elini yanağıma koydu. Huzursuz olsamda bir şey yapmadım. "Seni benden kimse soğutamaz, kimse vazgeçtiremez" dediğinde sahte bi gülümsemeyle ayağa kalktım. "Bunu duymak beni rahatlattı. Neyse sonra görüşürüz" dedim ve perdeyi aralayıp çıktım. Gözlerim istemsizce Melis ve Tolga'ya kayınca sarıldıklarını gördüm. Ben onlara bakarken telefonum çaldı. Onlar ayrılıp bana bakınca kim olduğuna bakmadan telefonu kapattım ve dolu gözlerimle dışarı çıktım. Hastanenin arkasına gidip sırtımı duvara yasladım. Neden ya, neden? Yanıma gelen Tolga'yı itleyip "Neden?" dedim sessizce. Üzerine yürüyüp "Neden söylesene! Daha bir kaç saat önce bana iyi geliyorsun dedim. Neden kırıyorsun kalbimi, neden parçalıyorsun" diye bağırdım. Elini belime koyunca kendimi hızla geri çektim. "Sen neden perdeyi çekip konuştun o şerefsizle" dedi sertçe. Üzerime gelirken onu itledim ve "Ben sadece konuştum ona sarılmadım! Ben onun kokusunu içime çekmedim" dedim. Hızlıca öne giderken birden başım döndü. Olduğum yerde durup gözlerimi kapattım. Tolga "Aybüke iyi misin?" dedi. Bir kaç saniye sonra gözlerimi açıp "Sevgilinden daha iyi durumdayım onun yanına git" dedim ve yürümeye başladım. Hastaneden çıktığımda tekrar başım döndü. Benle gelen Tolga'ya tutunup "Tolga" diye mırıldandım. Sonra gözlerim karardı ve sessizlik oldu. Gözümü açtığımda hastane odasındaydım. Elimde bi baskı vardı, biri elimi tutuyordu. Oda karanlık sayılmazdı. Başucumda olan lamba aydınlatıyordu. Başımı elimi tutana çevirdim. Sandalyede oturuyordu ve başı yere eğikti. Yatakta hafifçe kalkınca başını kaldırıp bana baktı. Oda çok aydınlık olmasa da, etrafı kızarık olsa da mavi gözleri kendini bana tanıtmıştı. "Tolga?" dedim kısık sesimle. Elimi daha sıkı tutup küçük bir öpücük kondurdu ve "Burdayım, merak etme" dedi. Yutkunup "Su verir misin?" dedim yine kısık bir şekilde. Başını salladı ve elimi bırakıp masanın üstünden su şişesini açıp bana getirdi. Biraz daha dikleşip suyu içtim. "Teşekkür ederim" dedim ve geri yaslandım. Çok yorgun hisediyordum ve bana iyi gelecek kişi Tolga'ydı ama bana en çok zarar veren kişi de oydu. Şişeyi masaya bırakıp "Konuşmamız lazım" dedi. Elimde dur işareti yaptım ve "Bak, üzerimden tır geçmiş gibi hissediyorum bu yüzden çok konuşamam, çok dinleyemem. Sadece şunu söyleyeceğim: Bana iyi gelecek tek kişisin. Hatta bazen İlayda'dan bile mutlu edebiliyorsun beni ama" dedim ve sustum. Gözlerimi kapatıp aklıma gelen Melis ile dans ettiği anı yok etmeye çalıştım. Gözlerimi açıp kızarık gözlerine baktım ve "Ama, bana en çok zarar veren kişi de sensin Tolga." dedim. Sandalyeye oturup "Bende onu söyleyecektim. Sana zarar veriyorum. Bu yüzden hayatından çıkacağım." dediğinde gözlerim anında doldu. Onu unutma, bırakma düşüncesi...
"Eğer hayatımdan çıkarsan seni asla affetmem! Bana sen zarar ver, beni sen iyileştir. Sakın çıkma hayatımdan" dedim. Elleriyle yüzünü kapattı ve bir kaç saniye öyle durdu. Ellerini geri açtığında gözünden bir damla yaş düştü "Ya orda düşüp bir yerini incitseydin! Ne olacaktı? Ya da lunaparktan bana sinirlenip hızla çıktığın zaman bir şey olsaydı? Ne olacaktı?" dedi. Ayağa kalktığında gözyaşlarım artık yanağımı ıslatmaya başlamıştı. "Hoşçakal" dedi ve yanağımdan öpüp kapıya yöneldi. Kolumdaki serumu çıkartıp peşinden gittim. Ona sarılıp "Ne olur gitme Tolga" dedim. Aybüke tam zamanı artık bunu kendine ve Tolga'ya söylemelisin!
"Tolga ben, ben seni seviyorum" dedim. Boynuma öpücük bırakıp "Bende seni seviyorum" dedi ve beni bırakıp çıktı. Kapıyı açıp arkasından baktım. Ne gidebiliyordum ne konuşabiliyordum. Kapıda donup kalmıştım. Gözyaşlarım artık boynumu bile ıslatırken koridoru dönmeden bana baktı. Konuşmasakta bir bakışımızla anlatıyorduk her şeyi. Boğazımda oluşan yumru ile sadece nefes alabiliyordum, asla ama asla konuşamıyordum. Tamamen gittiğinde bacaklarım beni artık taşıyamadı ve yere düştüm "Gitme" diye mırıldandım sadece. Gitme...

Aşkın Gölgesinde  (ARA VERİLDİ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin