Bu ard arda attığım bölümlerin sonuncusu. Yeni bölüm Çarşamba'dan önce gelmez. Ne zaman geleceğini sormayın lütfen. Ne zaman yazabilirsem o zaman yüklerim. Öpüyorum hepinizi.
İyi okumalar...Yolda giderken genç bi çift gördük. Otostop çekiyorlardı. "Tolga arabaya alalım mı? Hem yol eğlenceli geçer" dedim. Hayır anlamında bi ses çıkartınca "Hadi nolur bak yolda kalmışlar zaten" dedim. Bana bakınca sevimli bi bakış atıp başımı yana eğdim. Arabayı durdurup burnuma öpücük bıraktı ve arabadan indi. Gençlerle bir şeyler konuştu sonra arabaya bindiler. "Merhaba" dedim gülümseyerek. Kız beresini çıkartıp "Selam" dedi. Sevgilisi kızın elini bırakmadan kapıyı kapattı. Ben onlara bakarken Tolga arabayı çalıştırdı. Sevgilisi kızın ellerini avcuna alıp öptü "Çok üşümüşsün canım" dedi. Kız gülümseyip yanağına öpücük kondurdu "Senin yanındayken bana hiç bir şey olmaz yakışıklı sevgilim benim" dedi. Önüme dönüp yüksek sesle "Çok şirin bi çiftsiniz" dedim. Aynadan kızla göz göze geldik "Teşekkürler" dedi. Tolga'ya gönderme yaparak "Bana hala balerin diyor sevgilim biliyor musun?" dedim. Kız ellerini sevgilisinden çekti ve "Peki sen ona ne diyorsun? Bu da önemli" dediğinde Tolga gülüp "Sarı diyor" dedi. Kız sevgilisiyle kıkırdadı. Sonra çocuk "Çok normal bi ilişkiniz varmış gerçekten" dedi. Gülümseyip "Ya, ne demezsin(!)" dedim. Kız biraz öne gelip "Onur bana nerdeyse her gün çiçek alıyor. Ben üzgünken beni neşelendirmek için her şeyi yapıyor. Ve ayrıca böyle her şeyi de kıskanmaz. Yani ben başka erkeklerle çok yakın olmamak kaydıyla takılabiliyorum, dans edebiliyorum falan" dedi. Tolga'ya dönüp "Duy, duy!" dedim. Tolga bana kısa bir bakış atıp "O pısırıksa ben ne yapayım" dedi. Onur "Bu pısırıklık değil. Gerçek ve aşk dolu bir ilişki böyle olur" dedi. Tolga sinirle dudaklarını yaladı ve "Biraz daha konuşursan sevgilinle beraber soğuğa geri döneceksiniz" dediğinde omzuna vurdum. "Biraz kibar ol kibar! Hödük" dedim. Tolga arabayı durdurup "İnin lan arabadan! Daha yeni kavuşmuşuz aramıza gireceksiniz" dediğinde toparlanmaya başladılar "Hiçbir yere gitmiyorsunuz oturun" dedim. Sonra Tolga'ya dönüp "Bizi ayıran kişi sendin Tolga! Seni sevdiğimi söylediğin halde gittin! Yeni kavuşmuşuz falan deme yani" dedim. O da bana döndü ve "Ne yapsaydım? Her kavga ettiğimizde üzülüyordun o gün bayıldın. Yanında kalıp bunları yaşamana izin mi verseydim" dediğinde sesimi yükselterek "Buradasın! Yine kavga etsek yine mi çekip gideceksin!" dedim. Arkasına yaslandı ve "Artık beni sevdiğini biliyorum. Benim olanı artık kimseye bırakmam. O an tamamen aklımda sen vardın sağlıklı düşünemiyordum ve çekip gittim. Keşke gitmeseydim" dedi. Son cümlesini kısık sesle söylemişti. Ona sarılıp "Bi daha gitme. Sen gidince daha kötü oluyorum" dedim. Arkadakiler alkışlarken Onur "Aslı fotoğraf çeksene" dedi. Ama ben yine de Tolga'dan ayrılmadım. Onun da kolları belimdeydi. Kulağına sadece onun duyabileceği şekilde "Seni seviyorum sarı çocuk" dedim. O da "Bende seni seviyorum balerin kız" dedi. Bir süre sonra kendimi geri çektim. Aslı ve Onur'u sahilin oralarda indirdik sonra bize gittik. Kapıda "İçeri gelmek istermisin? Kahve falan yaparım" dedim. Arabaya yaslanıp "Eve gidiyim ben artık. Yoruldum zaten" dediğinde başımı sallayıp yanağına öpücük kondurdum. "İyi geceler" deyip içeri girdim. Kapıyı kapattıktan sonra yandaki pencereden el salladım. Bana gülümseyip arabaya bindi. Sonra hızlıca sokaktan çıktı. Ben de yavaş adımlarla odama gittim. Çok yorgun olduğum için üzerimi değiştirmeden yatağıma yattım. Sabah mışıl mışıl uyurken telefonum çaldı. Telefonu kapatıp tekrar yattım. Yine çalınca kalkıp açtım "Ne var Arda" diyerek telefonu açtım. Arda benim kardeşim olur. "Abla babama bir şey oldu kahvaltı ederken. Anlamadım bir şey apar topar hastaneye götürdüler" dediğinde başımdan aşağı kaynar su dökülü sanki. Yataktan kalkıp "Arda be diyosun sen. Tamam tamam bekle ben bir kaç saate geleceğim Ankara'ya. İlk uçakla geliyorum sakin ol. Annem nerede?" dedim ve dolabımdaki küçük bavula eşya koymaya başladım. Arda "Annem hastanede ben evdeyim" dedi. Çantanın ağzını kapatıp "Tamam ablacım evde otur sen tamam mı ben önce eve geleceğim" dedim. Kısa bir sedsizlikten sonra "Tamam" dedi. Telefonu kapatıp hızla İlayda'nın odasına gittim. Uyanıktı telefonla oynuyordu. "İlayda babama bir şey olmuş, ben Ankara'ya gidiyorum" dedim. Yatağından kalkıp "Bende geliyorum bekle hemen hazırlanacağım" dedi. Dolu gözlerimle "Sen gelme ben orda ne kadar kalırım bilmiyorum. Pazartesi de okul başlıyor" dedim. Bana sarıldı ve "Saçmalama" dedi. Ayrıldıktan sonra "Sen hazırlan ben de hemen geliyorum. Çıkarız hemen" dedi. Başımı sallayıp gözlerimi sildim ve odama çıkıp çantamla telefonumu aldım. Zaten yaranın geçmiş olduğu elimdeki sargıyı da çıkarttım. Aşağı inince pencereleri sıkı sıkı kapattım. İlayda inince bahçe kapısını kilitleyip ayakkabılarımı giydim. Taksi çağırdım ve İlayda'yı dışarda beklemeye başladım. Taksi gelince hemen bindik. İlayda "Havaalanına gidelim lütfen" dedi. Ben telefonu elimde çevirirken İlayda bi elini omzuma koyup güven verircesine okşadı "Merak etme Birol amca iyidir" dedi. Ona bakıp gülümsedim "Umarım iyidir" dedim. Kafamı omzuna koydum ve yol boyunca hiç konuşmadım. Havaalanına gelince Ben beklerken İlayda biletleri aldı. Yanıma gelince "Bir saat sonraya uçak var. Gel biz de kahvaltı edelim bu sırada" dedi. Çantamı omzuma taktım ve onu takip ettim. Biraz bir şeyler yedik sonra uçağa binebileceğimizi öğrendik ve hemen gittik. İlayda "Acaba Tolga'ya haber versemiydin?" dediğinde telefonumu kapattım ve "Söylesem gelecek Ankara'ya. Hiç gerek yok gidip geliriz" dedim. İlayda telefonuyla bir şeyler yaptı ve "Sen biraz uyu canım. Orada yorulacaksın zaten" dedi. Hiç bir şey demeden başımı koltuğa yasladım ve gözlerimi kapattım.
Tolga'dan;
Aybüke'yi beşinci arayışımdı ama telefonu kapalıydı. Dayanamayıp deri ceketimi giydim ve araba anahtarını aldım. Eren "Nereye lan?" dediğinde kapıya doğru giderken "Aybüke'ye ulaşamıyorum sabahtan beridir" dedim. Hemen "Dur lan onlar Ankara'dalar." dediğinde arkama dönüp "Ne Ankarası lan" dedim. Elindeki kahveyi masaya bırakıp "Aybüke'nin babası rahatsızlanmış" dediğinde koltuğa oturup "E bizde gidelim Ankara'ya" dedim. Eren gözlerini devirip "Azıcık dinlesen. İlayda haber verecek bize ozaman gideceğiz. Ben de sana hazırlan dicektim" dedi. Ayaklarımı sehpaya koyup "Ne hazırlancam Allah aşkına. Telefonumu ve cüzdanımı alıp çıkcam" dedim. Beni takmadan kahvesini alıp mutfağa gitti. Bir kaç dakika sonra mutfaktan "Gel bir şeyler ye lan! Akşama doğru yola çıkcaz" diye bağırdı. Oflayarak yukarı, odama çıktım. Küçük sırt çantama eşofman takımı felan koydum. Şarj aletimi de koyup yatağa oturdum. Babasına ne oldu acaba? Aybüke ailesine çok düşkün biri. Bu yüzden ne kadar üzüldüğünü tahmin edebiliyorum.Aybüke'den;
Havaalanından çıkınca İlayda hemen bi taksi durdurdu. Önce bizim eve gittik. Eşyaları bırakıp Arda'dan hastaneyi öğrendik. Annemin arabasıyla hastaneye gittik. İkinci katta annemi görünce koşarak yanına gidip sarıldım ve göz yaşlarımı serbest bıraktım. Hıçkırıklarımın arasından "Anne ne oldu babama?" dedim. Ayrıldıktan sonra "Bilmiyorum kızım kahvaltıda bi anda yığıldı kaldı." dedi. Odadan doktor çıkınca hemen yanına gittik. Doktor "Birol bey şeker hastasıymış ama çok fazla tatlı yemiş herhalde. Bu yüzden olmuş. Artık şekerli şeyler yememeli. Ayrıca çok yağlı şeyler de yememeli yarın sabah son tetkikler yapıldıktan sonra çıkabilir" dedi. İçime gelen ferahlamayla İlayda ile birbirimize sıkıca sarıldık. Doktor "Öğleden sonra girip görebilirsiniz. Geçmiş olsun" diye ekledi ve gitti. Annem koltuklara oturdu ve "Sabah çok bal yedi. Yanında yağlı yağlı sucuk yedi. Benim şaşırdığım neden bize söylemedi şeker hastası olduğunu" dedi. Öğleden sonra babamı gördük. Annem bi ton laf etti. Babama yemek yedirdim ve dışarı çıktım. Sonra İlayda da yanıma geldi. Annemler odada konuşurken merdivenlerden gelen kişiyle İlayda'ya döndüm. "Sen söyledin dimi?" dedim. Başını sallayınca "Sonra görüşücez" dedim ve Tolga'nın yanına gidip sarıldım. Başını boynuma gömüp "İyi misin?" dedi. Kokusunu içime çektim ve "İyiyim canım merak etme. Babamın da bir şeyi yokmuş yarın çıkacak" dedim. Boynuma öpücük kondurup ayrıldı. Odaya doğru gittik. İlayda direkt "Eren nerede" dedi. Tolga elimi tutup "Aybükelerde. Kardeşiyle beraber" dedi. Odadan bi anda annem çıkınca bizi el ele gördü. "Aybüke bu kim kızım" dediğinde elini elinden çekmeden "Erkek arkadaşım annecim. Böyle bi günde tanışmanızı istemezdim ama bu güne kısmetmiş" dedim. Tolga elimi bırakmadan annemin elini öptü ve "Merhaba efendim" dedi. Ya çok tatlı gülüyor bu çocuk. Annem soğuk davranarak "Merhaba yavrum" dedi. Bana sonra görüşeceğiz bakışı atınca "Eren'in çok yakın arkadaşı bizde öyle tanıştık zaten" dedim. Annem Eren'i tanıyordu ve çok seviyordu bu yüzden biraz yumuşadı "En azından çok yabancı değilmiş" dedi. Ben rahatlamışken "Ama büyüklerin yanında böyle durulmaz evladım" dedi ve ellerimizi ayırdı. Ben başımı aşağı eğdim. Sonra "Ve Birol daha öğrenmesin yarın akşam yemeğinde söylersiniz. Çok iyi değil" diye ekledi ve gitti. Tolga gülünce koluna vurdum. Sonra birbirimize baktık ve ikimiz aynı anda güldük. İlayda "Ne gülüyorsunuz? Deli misiniz? Bak gülmeyin herkes bize bakıyor" dedi. Biz onu takmadan birbirimizin gözlerine baktık. İşte böyle anlarda etraftaki bütün sesler susuyordu sanki. "Çok olumlu bir tanışmaydı gerçekten" dedim. Gülümseyip "Evet harikaydı. Annen bana bayıldı(!)" dedi. Elimi omzuna koyup "Sever seni ya merak etme. Hem ayrıca babam bence seni çok sevecek. Zaten babam çok anlayışlıdır." dedim ve kahkaha attım. Elini belime koyup beni tuvaletlerin olduğu yere çekiştirdi. "Tolga ne yapıyorsun" dedim. Tuvaletler tek kişilik olduğu için boş olanın birine beni çekiştirdi ve kapıyı kilitledi. Başını boynuma yaklaştırıp kokumu çekti ve "İlyada ile Eren'in barıştığı gün görüşeceğiz demiştim hatırlıyor musun?" dediğinde biraz düşündüm "Evet" dedim. Biraz daha yaklaştı ve "Ayrıca az önce de dalga geçtin" dedi. Konuştukça boynuma nefesi çarpıyordu. Gözlerim kapalı "Evet" dedim. Bir adım geri atınca sırtım duvara çarpınca irkildim. Bir eli hemen belime geldi diğer eli de kapıyla arama. "İkisinin intikamını beraber alayım istedim. Hem seni de çok özledim" dedi. Onun başı boynuma çok yakınken benim gözlerim kapalıydı. Sırıtarak "Daha dün gece görüştük" dedim. Kokumu bir daha çekip "Bir kaç saat sonra bir gün olacak" dedi. Bir şey demedim. Başını kaldırınca gözlerimi açtım ve maviş gözlerine baktım. "Neyse konumuza dönelim. Cezan" dedi ve sustu. Ben gülümseyerek ona bakarken bi anda bakışları dudaklarıma kaydı.Çok heyecanlı yerde bitirdim ağlayın jsjdhfisjf. Yeni bölüm çarşamba perşembe gibi gelir. Öptüm hepinizi💞.