17. Bölüm

208 23 0
                                    

Çifte Bölüm Sürprizi!!!
İyi okumalar...

Yaklaşık beş dakikadır birbirimize bakıyorduk. İlayda "Of söyleyin be artık!" dediğinde gözlerimi devirdim ve "Dün tartıştık bitti gitti işte. Hadi hazırlanın da gidelim" dedim. Ayağa kalktığımda babam "Aybüke otur şuraya" dedi. Koltuğa oturup "Babacım aramızda bir tartışma oldu. Biz kendimiz konuşarak hallederiz." dedim. Babam her ne kadar anlayışlı ve neşeli olsa da yeri geldiğinde çok sert olabiliyordu "İyi o zaman öpüşün barışın" dedi İlayda. Babamda başını salladığında ikimizde sahte gülümsemeyle sarıldık. "Sana hala sinirliyim. Babam burada diye bir şey yapmıyorum" diye fısıldadım. Tolga gülüp yanağıma öpücük kondurdu "Ben babanı çok sevdim" dedi. Eren "Arada bir şey söylediniz birbirinize ben gördüm" dediğinde masanın üzerindeki peçeteliği ona fırlattım. Eren'e bakarak "Özür diledi Tolga benden" dedim. Tolga "Aybüke de benden özür diledi" dedi. Ona dönüp "Ben senden niye özür dileyeyim be ben bir şey mi yaptım" dedim. O da bana döndü ve "Evet senin özür dilemen lazım. Çok fazla alınganlık yapıyorsun" dedi. Ayağa kalkıp merdivenlere gittim. Tolga kolumu tutunca beni kendine çevirdi "Zaten hep kalkıp git hiç dinleme zaten karşı tarafı. Dingonun eşşeği konuşuyor zaten burada dimi?" diye sesini yükselttiğinde "Aranızda çok da bir fark yok" dedim. Kolumu bıraktı "İyi git yukarı. Git git çekinme" dediğinde "İyi" dedim. Kaşlarını çatıp "İyi" dediğinde "İyi" diye bağırdım ve yukarı çıktım. Aşağıdan "İyi" dedi. Odama girmeden "İyi" diye bağırdım. Kapımı kilitleyip söylene söylene üzerimi giyindim. Kapıyı açar açmaz Tolga ile çarpıştık. "Ne dikiliyorsun orda odun. Kafam yarıldı resmen." dedim. "Yarım saattir giyinemediğin için çağırmaya gelmiştim" dedi. Yanından geçecekken önümde durdu. Diğer taraftan geçecekken yine önümde durdu. "Ne yapıyorsun be!" dedim. Önüme düşen saçımı kulağımın arkasına attı ve "Özür dilerim" dedi. Ben tekrar yana geçince tekrar önüme geçti. Bana masum masum bakarken sinirlenmek çok zordu. "Aybüke uzatma işte özür bile diledim" dediğinde bir adım geriye çıkıp "Bunu bile ciddiye almıyorsun. Tabiki özür dileyeceksin" dedim ve hızlıca bizimkilerin yanına gittim. İlayda "Nereye gideceğiz" dediğinde biraz düşünüp "Bakırcılar çarşısına gidebiliriz. Zaten nerdeyse her şey var" dedim. Babam "Neyle gideceksiniz" dedi. Bakırcılar Çarşısı bize çok uzaktı. Yürüyerek gidemezdik. "Taksiyle falan gideriz" dedim. Babam arkadan arabasının anahtarını alıp bana attı. Gülümseyerek anahtarı yakaladım. "Teşekkürler babacım" dedim. Eren "Hadi söyleyin Tolga'ya çıkalım" dedi. Kapıya doğru yürürken "Git söyle arkadaşına" dedim. Evde ayakkabı giymeyen tek zeki bendim. Sürekli terlik giyerdim. Bu yüzden ayakkabılarımı erkenden giymeye başladım. İlayda "Git söyle sevgiline" dediğinde aralarında kıkırdadılar. Tolga merdivenlerden inerken "Sevgilim söyledi zaten bana" dediğinde onlara kapak yaptım. Neyseki annem görmemişti. Babam görmüştü ama bir şey dememişti. Tolga yanımdan geçerek dışarı çıktı. Ben de ayakkabılarımı giydiğimde dışarı çıkıp arabanın kilidini açtım. Tolga hemen ön koltuğa oturdu. "Hadi İlayda" diye bağırdım ve sürücü koltuğuna geçtim. Sessizce yanyana oturuyorduk. Anahtarla oynarken yere düştü. Oflayıp yerden alıdım. Başımı kaldırdığımda neredeyse çarpışıyorduk. "Napıyosun be!" dedim ve hemen kendimi geri çektim. Sonunda bizimkiler gelince arabayı çalıştırdım. Eren ile İlayda bir şeyler fısıldadılar birbirlerine. Sonra Eren "Siz neden kavga ettiğinizi hala söylemediniz" dediğinde biraz hızlandım ve cevap vermedim. Tolga da bir şey demedi. Biraz daha hızlanınca "Emniyet kemerini tak" dedi. Kısa bir bakış atıp "Asıl sen tak bana bir şey olmaz" dedim. İlayda "Bence ikinizde takın" dedi. İkimizde duymamazlıktan geldik. Çıkrıkçılar yokuşuna gelince arabayı park ettim ve "Bundan sonrasını yürüyeceğiz" dedim. Eren "Sağol bilmiyorduk" dedi ve arabadan indi. Herkes inince ben de arabadan indim ve kilitledim. Yokuşu geçtikten sonra biraz daha yürüdük. Çarşıya gelince İlayda hemen "Ahmet amcaya gidelim mi?" dedi. Gülümseyip "Hadi gidelim" dedim. Etrafa baka baka Ahmet amcanın hediye dükkanını bulduk. İçeri girmeden önce Tolga elimi tuttu. Hiç bir şey demedim ve içeri doğru yürüdüm. Ahmet amca bizi görünce "Ooo kimleri görüyorum" dedi. İlayda ile sarıldıktan sonra bana dönünce elimi Tolga'nın elinden çektim ve gidip sarıldım. Biz ayrılınca "Bu genç adam kim Aybükecim" dedi. Tolga'ya bakarak "Erkek arkadaşım" dedim. Ahmet amca Tolga ile el sıkıştıktan sonra dükkanı gezdik. Her geldiğimizde bir şeyler alırdık zaten. Eren ve İlayda bilekliklere kolyelere falan bakarken biz Tolga ile birbirimizden uzakta gözlerimize bakıyorduk. Ahmet amca "Gelin bakalım genç çift" dediğinde Tolga ile onu takip ettik. Bizi aşağıya atöyleye indirdi. Bana eski ahşap biri kutu uzatınca başımı kaldırıp Tolga'ya baktım. Sonra "Bu ne Ahmet amca" dedim. Sandalyeye oturdu ve "Ondan sadece bir tane var. Tamamen kendim yaptım ve size vermek istedim" dedi. Kutuyu açtığımda Bir kolye vardı. Yin Yang kolyesiydi ve ortadan ayrılıyordu. Beyaz olanı elime alıp "Teşekkür ederim" dedim. Ahmet amca "O kolyenin biri sende" dedi ve bana baktı. Sonra Tolga'ya dönüp "Biri de sende olacak" dedi. Sonra yanımıza gelip kolyeleri boynumuza taktı ve "Böylece hep birbirinizi tamamlayacaksınız" dedi. Biz birbirimize bakarken "Sanırım kavgalısınız" dediğinde bu sefer ona baktık. Ben hafifçe başımı salladığımda "Olur öyle ufak şeyler" dedi Ahmet amca ve atölyeden çıktı. Ben kolyeme bakarken Tolga ellerimi tuttu. "Aybüke ne yapmamı bekliyorsun. Senden özür diledim daha ne yapayım" dedi yavaşça. Ellerimi çekip "Hiç bir şey" dedim ve çıktım. Yukarıda İlayda bir şeyler aldı ve vedalaşıp başka dükkanlara girdik. Ben hala kolyenin etkisindeydim. Cidden çok güzeldi. Tolga "İlayda sen de Ankaralı değil miydin? Yani neden aileni görmek için gitmedin" dediğinde İlayda hala takılara bakarken "Annemler şu an yurtdışındalar. Döndüklerinde müsait olursam yine geleceğim" dedi. Biraz daha dolaştıktan sonra bir yere oturup yemek söyledik. Tolga ile yan yana oturuyorduk ama sanki çok uzak gibiydik. Ona sarılmayı özledim ben yaa! Tamam bence o dersini almıştır barışabilirim artık. Ama tabiki ilk adımı o atacak. Bir daha özür dilerse veya başka bir şey yaparsa bu sefer affedeceğim gerçekten. Yemekleri yerken Tolga Eren'e fısıldayarak bir şey söyledi. Sonra Eren İlayda'ya söyledi. Aralarında mesajlaşırlarken "Ne boklar karıştırıyorsunuz siz" dedim. Eren "Hiç ne boku ya" dedi kafasını telefondan kaldırmadan. "Hadi yediyseniz kalkalım" dedi Tolga. Ordan sonra Tolga lavobo bahanesiyle on beş dakika falan ortadan kayboldu. Eve gidince ben direkt odama gittim ve yatağıma yattım. Kapım çalınınca yataktan kalktım. Odaya kimse girmeyince kapıyı açtım. Yerde renkli postitler vardı. Postitleri takip edince arka bahçeye geldim. Son postitte "Arkana dön" yazıyordu. Arkama dönünce Tolga'nın elinde papatya buketiyle ve sevimli suratıyla beklediğini gördüm. "Ne yaptıysam seni nasıl üzdüysem özür dilerim. Nolur artık affet balerinim" dedi. Gülümseyerek kollarımı boynuna dolayınca o da kollarını belime sardı. "Tamam affediyorum" dedim kısık sesle. Sonra konfeti patladı, gülerek ondan ayrıldım ve çiçeği alıp "Bu bana aldığın ilk çiçek" dedim. Biz gülümseyerek birbirimize bakarken  İlayda ve Eren geldi. Tolga kollarını belime sarıp "Evde bizden başka kimse yok biliyor musun?" dedi. Kaşlarımı kaldırıp "Öyle mi" dedim. Başını salladı ve dudaklarıma küçük bir öpücük kondurdu. "Bu kolyeleri asla çıkartmayacağız tamam mı sarı çocuk? Bak çıkartırsan senin gözlerini oyarım" dedim. Anlını anlıma yasladı ve başını salladı. Eren "Yeter tamam ayrılın bak Gül teyzeye söylerim valla" dedi. Tolga Eren'e bakıp "Gitsenize siz ya" dedi. İlayda başını sallayıp "Asla gitmeyiz sen yine öpersin arkadaşımı. Gideceksek hep beraber gidiyoruz" dedi. Ben gülerek Tolga'nın elini tuttum ve Eren'le İlayda'yı geçerek içeri gittik. Çiçeği vazoya koydum ve yatağımın yanındaki komidine koydum. Tolga ile ellerimize bakarken "Yarın dönelim mi?" dedim. "Olur" dedi. Çok uykum olduğu için başımı Tolga'nın omzuna koydum ve gözlerimi kapattım.

Aşkın Gölgesinde  (ARA VERİLDİ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin