İyi okumalar...
"Ya bi sus ya" dedim ve elimi yanağına koyup denize doğru çevirdim. "Söylediğime pişman ettin"
Sadece güldü. Sessizce otururken sahilde Tolga'yı gördüm. Elimle Tolga'yı göstererek "Şu bizim Tolga değil mi?" dedim. Oraya baktı ve "Evet" dedi. Ben sırıtarak oraya bakarken gelen Melis'le çenem kasıldı. "Ve yanındaki kız da orospu Melis" dedim sinirle. Yavaşça ağzıma vurdu ve "Küfür etme! Baldızsan baldızlığını bil" dedi. Onu takmadan ikisine odaklandım. Bu kızı cidden bir gün yolacaktım. Nedenini sormayın şimdi hiç edebiyat yapamam şunlara odaklanmam lazım.
Konuşmaları bitince Melis gülerek gitti. Telefonumu cebimden çıkarıp Tolga'yı aradım. "Ne var?" diye açtı. Çatı düz olduğu için ayağa kalkıp "Melis'le ne konuştun da gülerek gitti" dedim. Biraz etrafına bakıp "Sanane ve ayrıca neredesin sen?" dedi. Telefonu kulağımdan çekip "Buradayım" diye bağırdım. Suratını bana çevirince etrafta bize bakan insanlara aldırmadım. Telefonu tekrar kulağıma götürdüm. "Ne konuştuğunuzu söylesene 'SEVGİLİN' ile" dedim. Bana gözlerini kısıp baktı ve "SEVGİLİM beni dönem sonu partisine çağırdı" dedi sertçe. İçimde bir şeyler koptu. Ya da yok oldu. Eren'in dediğine gerçekten şimdi hak veriyordum. İçimdeki şey küçük bir his değildi. Dolan gözlerimle "Sevgilin" diye tekrarladım onu. Tekrar "Sevgilin" deyip kapattım telefonu. Aşağı inmek için çatının merdivenine yöneldim. Merdiven dik olduğu için yavaş yavaş indim. Eren inerken de ben dışarı çıktım. Bana doğru gelen Tolga'ya bakmadan Eren'in arabasına gittim. Eren uzaktan arabayı açınca ben de ön kapıyı açtım ama biri beni geri çekip kapıyı kapattı. Arkama dönmem ile iki elini yanlara koydu. "Çek şu ellerini Tolga!" diye uyardım onu. Bırak ellerini falan çekmeyi, suratını daha da yakınlaştırdı. "Çekmeyeceğim ve sen beni dinleyeceksin" dedi. Eren yanımıza gelince "Tolga, bırak Aybüke'yi. Eve götürücem onu. Daha sonra konuşursunuz yarın okul var" dedi ve Tolga'nın ellerini çekti. Hızlıca arabaya bindim ve sertçe kapımı kapattım. Eren arabayı çalıştırana kadar Tolga ile birbirimize nefretle baktık. Sonra zaten yola çıktık. Eve geldiğim zaman çantamdan anahtarı ararken Eren "Tolga'ya karşı dikkatli ol. Geçmişinde iyi şeyler yaşamadı, ani çıkışları falan oluyor bazen" dedi. Anahtarı sonunda bulduğumda "Bundan sonra çok konuşacağımızı sanmıyorum" dedim. Sırıtıp "Bence daha çok vakit geçireceksiniz" dedi. Ona dil çıkartıp kapıyı açtım. İçeri girerken "İlayda uyurken çok tatlı olur eğer izlemek istersen gel" dedim. İçeri gireceğini biliyordum! Benle beraber yukarı çıktı. İlayda'nın odasına gidince uyuduğu tahminim doğru çıktı. Fısıldayarak "Ben yatıyorum sen gidersin" dedim. Başını salladı ve İlayda'ya hayran hayran baktı. Onlara gülümseyip odama çıktım. Hemen üzerimi değiştirdim ve uyudum.
İlayda'dan;
Kapı sesi duyduğum zaman uyuyormuşum gibi yaptım Aybüke "Ben yatıyorum sen gidersin" dedi ve sonra tekrar kapı sesi duydum. Çok az gözlerimi açıp etrafa baktım. Eren arkasına, bana doğru dönerken gözlerimi tekrar kapattım. Yanıma gelip saçlarımla oynadı. Sonra elimi öptü ve fısıldayarak "Uyumadığını biliyorum" dedi. Gözlerimi açıp ona baktım. Gülümsemesine gülümsemeyle karşılık verdim "Konuştunuz mu?" dedim ve yatma pozisyonundan çıkıp yatakta bağdaş pozisyonu kurdum. Eren yanıma oturdu. Başımı omzuna koydum "Ne öğrendim biliyor musun?" dediğinde gözlerine baktım "Bizimki Tolga'ya baya bi aşık olmuş" dediğinde gülümsedim. Biliyordum işte! Gülümseyerek "Biliyordum ben zaten" dedim. Anlıma uzun bir öpücük kondurdu. "Bizim Tolga da seviyor Aybüke'yi ama daha itiraf edemiyor"
Aybüke'den;
Sabah alarmı kapatıp hemen hazırlandım. Bu gün son provalar vardı. Şu andaki tek sıkıntım hala elbisem gelmemişti. Ha birde kavalyem yoktu. Aslında Mert'e söyleyebilirim bu gün. Ama ondan daha önemlisi elbisem.Aşağıya inip saçımı salondaki aynada taradım. Evden çıkmamıza yarım saat varken gidip İlayda'yı uyandırdım. Bu gün ikiletmeden kalktı. O kahvaltı ederken ben sadece kahve içtim "Bu gün ben de sizinle geleceğim. Ölsem o domuzun arabasına binmem" dedim. İlayda gözlerini devirip yemeğini yemeye devam etti. Ben ayakkabılarımı giyerken İlayda aynada kendine bakıyordu "Eren geldi dün gece, yanına" dedim. Bana dönüp gülümsedi "Biliyorum konuştuk baya" dedi. Hızlıca yanına gidip sarıldım "Canım arkadaşım benim, umarım mutlu olursunuz" dedim. Dışarıdan gelen korna sesiyle ayrıldık ve ben dışarı çıktım. Neyse ki Tolga yoktu. Bende "Günaydın" deyip arka koltuğa çantamı attım. Arabaya binince "Dejavu" diye bir ses geldi. Arkamı döndüm. Tolga arabadaydı. Tanıştığımız gün gibiydi, ben çantamı fırlatmıştım ve onun üzerine gelmişti. Bir şey demeden çantamı çektim. Eren ve İlayda da binince yola çıktık. Kulaklıklarımı takıp Duman- Kırmış Kalbini şarkısını açtım. Tolga sol kulağımdaki kulaklığı çıkartıp kendi kulağına taktı. Oflayarak kendi kulağımdakini de çıkarttım ve kabloyu telefondan çıkarttım. "Ne güzel dinliyorduk ama" dediğinde de duymamazlıktan geldim. Okula gelince hiç bir şey demeden arabadan indim. Okula girince hemen dans odasına yöneldim. Tam kapıyı açacakken biri kolumu tutup beni duvara yasladı. "Çekil önümden cidden fena yaparım" dedim. Kollarını iki yanıma koyup "O kız sevgilim falan değil, onu sinirle söyledim" dedi. Gözlerimi devirdim ve "Bundan bana ne Tolga" dedim. Kaşlarını kaldırıp "İstersen seninle dönem sonu partisine gelebilirim" dedi. Kollarına baskı uygulayıp duvardan çekmesini sağlayınca biraz yana çekildim "Ne kadar yüzsüzsün be! Hem ayrıca ben Mert'le gideceğim. Sende.." deyip düşünürmüş gibi yaptım ve "Melis'le git" deyip hafifçe omzuna vurdum. Koridorda gördüğüm Mert ile "Gitmem lazım" deyip yanından geçtim. "Selam" dedi Mert beni görünce. Gülümseyip "Selam" dedim. Bir adım yaklaşıp "Sana bir şey soracaktım da" dedi. Kollarımı göğsümde birleştirip "Bende sana bir şey soracağım" dedim. Gülümseyip belediye çukuru gibi olan gamzelerini gösterdi ve "O zaman ilk sen sor" dedi. Hiç 'ya önce sen söyle' diye uzatamayacağım valla "Benimle dönem sonu partisine gelir misin?" dedim. "Memnuniyetle" dedi.
Kavalye ✔
"Sen ne soracaktın?" dedim hemen. Benim gibi kollarını göğsünde birleştirdi "Benimle dönem sonu partisine gelir misin?" dediğinde kahkaha attım. Onun gibi yapıp "Memnuniyetle" dedim. Elimi alıp nazikçe öptü. Gülümseyerek soyunma odasına yürümeye başladım. Tolga hala kapının yanındaydı. Ona yapmacık bir gülümseme yollayıp el salladım. Soyunma odasına kendi çantamı bırakıp spor çantamı aldım ve konferans salonuna gittim. Son provalar vardı ve hepimiz çalışacaktık. Müzik sınıfı çıktı önce. Ben sadece İlayda'ya bakıyordum. Bitince alkışladık. Güzel keman çalıyordu bizim prenses. Resim sınıfını es geçtik çünkü dönemin ilk üç resmi gösterilecekmiş ve sürpriz olacakmış. Sıra bana gelince içeri giyip antrenman kıyafetimi giydim ve pointlerimi de giyip sahneye çıktım. Dansım bitince alkışlarla beraber içeri gittim. Hepimiz koltuklara oturduğumuzda İlayda "Afferim kız. Çok güzel dans ettin" dedi. Müdürümüz çıkınca sustuk. "Bu dönemi sizin sayenizde çok güzel bir şekilde bitireceğiz arkadaşlar. Şimdiden çok güzel olacağını düşünüyorum. Parti yerini öğretmenlerinizden öğrenebilirsiniz" dedi ve sahneden indi. Serbest olduğumuz için ben önce üzerimi değiştirdim sonra İlayda ile beraber kantine gittik. "Kahveler benden" dedim ve iki tane kahve söyledim. Mehmet abi kahveleri getirince teşekkür edip konuşmaya başladık. "Sen kimle gideceksin baloya?" dedi. Kahveden içip "Mert'le" dedim. Bi anda "Ne!" diye bağırdı. Elimle sus işareti yaptım "Ne bağrıyorsun" dedim. Şaşkınca bana dönüp "Tolga ile gidersiniz sanmıştım" dediğinde gözlerimi devirdim "O sevgilisiyle gidecek" dedim. Tekrar "Ne!" diye bağırdı. Hay gerizekalı biz bağırma diyoruz! "Kimmiş sevgilisi" dediğinde önce önlemimi alıp ağzını kapattım ve "Melis" dedim tiksinerek. Yine "Ne" dedi ama ağzını kapattığım için sesi boğuk çıktı. Elimi çektiğimde "Ve sen bana bunları yeni söylüyorsun" dedi. Kahvesinden içmesini bekledim ve "Dün gece anlatacaktım ama sen uyuyordun" dedim. Başını sallayıp kahvesinden içmeye devam etti.Yeni bölüm biraz gecikebilir. Öptüm hepinizi...