Yeni bölüm öncesi moral olsun canlarım.
İyi okumalar...
"Nasıl silbaştan yaşayabiliriz ki" dedim. Baş parmağıyla yanağımı okşuyordu. Hemen "Ben onu nasıl unutacağımı bilmiyorum" diye ekledim. Bi anda gök gürleyince irkilip direkt Tolga'ya sarıldım. Sonra ne yaptığımı fark edip hemen geri çekildim. Saçımı kulağımın arkasına atıp "K-kusura bakma. Gö-görüşürüz" diye kekeleyip caddeye yürüdüm. Artık kazasız belasız eve gitmek için taksiye atlayıp adresi verdim. Eve gelince hemen ıslak kıyafetlerimi çıkartıp pijamalarımı giydim. İlayda odama girip "Ne oldu?" Dedi. Yatağıma oturup "Bir şey olmadı" dedim. Gözlerini devirip "O 'umursamaz Aybüke' kılığından çıkmışsın dedi. Daha fazla içimde tutamayıp kolundan tuttum ve yatağa oturtup "Beni arabaya bindirdi ya, ondan sonra evine götürdü. Manyakların evinde iki tane kamera varmış. Açtı izletti dünü işte. Kız resmen Tolga'nın dudağına yapışıyordu. Sonra işte ben 'dudağında hala o kızın izleri var' falan dedim. Pislik de fırsat bilip bana yaklaştı sonra ben alışveriş merkezine gittim" dedim ve nefes almak için biraz durdum. İlayda "Ee anlatsana kızım" dedi. Gözlerimi devirip "Tamam be tamam. İşte çıkışta ara sokaktan gideyim dedim. Üç tane deyyo sabah sabah içmişler sokakta. Birini indirdim. Sonra Tolga geldi. Adamları halletti felan. Sonra ben bi merdivene oturdum soluklanmak için. Tolganın dövdüğü adamların biri kalktı yanımıza geldi. Tolga "Sevgilim korkuyor" felan dedi ama adam bunu yumruk attı. Sonra Tolga tekrar dövdü bu salağı. Bende 'Korkmuyorum ve sevgilin değil eski sevgilinim ya da sen oyuncağım da diyebilirsin' dedim. Bu sinirlendi" diye anlatırken İlayda "Yuh be yuh!" Dedi. Ters ters bakıp "Böyle böleceksen anlatmıyacağım" dedim. Oflayıp "Tamam tamam anlat" dedi hemen. Sırıtarak "Apartman arasında baya bi konuştuk sonra ben hala sevdiğimi söyledim. Apartman aralığından çıktı giderken 'Yine mi bırakacaksın beni' dedim. Yağmurda ıslandık felan. Bi anda gök gürleyince istemsiz ona sarıldım. Sonra da hemen eve geldim" dedim. İlayda dudaklarını ısırıp gülümsedi "Biliyordum barışacağınızı" dedi. Göz devirip "Barışmadık" dedim. Ayağa kalkıp bu gün yarın barışırsınız ama. Neyse bu güzel haberin üstüne bende güzel bir haber vereyim" dedi. Gülümseyerek ona bakarken "İkimizde sınavı geçmişiz" dediğinde çığlık atıp sıkıca sarıldım. "Biliyordum kazanacağımızı!" dedim. Ayrılınca da "Bunu kutlamamız lazım" diye ekledim. İlayda "Bende düşünmüştüm ama sizin bu kavganız yüzünden erteleriz sanmıştım" dedi. Aklıma gelen sinsilikle "Yok yok bu gece çıkalım Eren'i felan da çağır. Mekanı ben ayarlıyacağım" dedim. İlayda başını sallayıp "Tamam o zaman" dedi ve dışarı çıktı. Ben de hiç vakit kaybetmeden saçımı yapmaya başladım. Saçım bitince Mert'i aradım. "Buyrun dünyanın en güzel kızı?" diyerek açtı. Kusmamak için kendimi zor tuttum ve hemen "Naber Mert?" Dedim. "İyiyim sen" dediğinde dolabımın karşısına geçip elbise seçmeye başladım. "İyidir. Ya ben şey diyecektim: biz İlayda ile sınavı kazandık ve kutlama yapmaya karar verdik gelir misin? Bu akşam bir-bir buçuk saat sonra" dedim. Biraz hışırtı duyuldu ve "Tabiki gelirim sen bana adresi mesaj at o yeter" dedi. Beğendiğim elbiseyi çıkartıp "Süper o zaman ben sana mesaj atarım. Görüşürüz" dedim ve hemen telefonu kapattım. Hızlıca üzerimi giyinip aşağı indim. "İloş nerdesin" diye bağırdım tuvaletten çıkıp "Tuvalette bile rahat yok ya. He söyle" dedi. Gülümsedim ve "Nasıl olmuşum?" dedim. Etrafımda yavaşça dönerken "Aybüş sen yoksa Tolga seni kıskansın diye mi böyle süslenip püslendin" dedi ve göz kırptı. Cevap vermeden merdivenlere yöneldim. Küçük bir çantaya telefonumu, rujumu ve biraz para aldım. Küpelerimi de takıp ayakkabılarımı elime aldım ve tekrardan aşağı indim. Koltukta ayakkabılarımı giyerken kapı çaldı. İlayda yukardan "Aybüke kapıya bak" diye cırlayınca oflayarak kapıya gittim. Karşımda Tolga ve Eren'i beklemiyordum. "Hoşgeldin Eren" dedim. Eren "Hoşbulduk bal baldızcım" dedi ve içeri girdi. Tolga girmeden kapıyı ittirdim ama kapıyı tutup içeri girdi. Bir şey demeden mutfağa gittim. Kendime su doldurup bi yudumda içtim arkama dönünce aniden Tolga'yı görünce birden korktum ve bardak elimden kaydı. Pislik sırıtırken süpürgeyle cam parçalarını topladım. Mutfak o kadar sessizdi ki bi an çığlık atasım geldi. Ama sessizce mutfağın kapısına yöneldim. Daha çıkamadan kolumu tuttu ve beni duvara yasladı. "Sence de bu elbise çok kısa değil mi?" dediğinde elbiseme baktım. O kadar da kısa değildi. "Hayır gayet iyi. Kısaysa bile bundan sanane?" dediğimde kahkaha attı ve "Banane mi? Aybüke sen ne diyorsun ya" dedi. Kaşlarımı çatıp "Biz bittik diyorum Tolga bana karışamazsın" dedim. Biz birbirimize sinirli sinirli bakarken Eren "Hadi çıkıyoruz" diye seslendi. Tolga içeri gidince saçımı düzeltip ben de gittim. Hep beraber evden çıktık. Tolga arabasına binip hızlıca sokaktan çıkarken biz de İlayda'yla Eren'in arabasına bindik. Gideceğimiz yer: Eren ve İlayda'nın barıştığını kutladığımız, Tolga'nın sevgililer gününde bana şarkı söylediği yerdi. Yolda kimse konuşmadı sadece radyodaki şarkı çaldı. Kapıda Tolga ile Mert'in birbirlerine kötü kötü baktıklarını görünce Mert'in yanına gidip sarıldım "Geldiğin için saol" dedim. Ayrılınca gülümseyerek içeri girdik. Tolga sinirden kıpkırmızı olmuştu. Bir masaya geçince Eren garsondan bir sürü şat istediğini söyledi. Garson gelene kadar "Bakın şimdi bi yarış yapacağız. En fazla içen aramızdan birine istediğini yaptıracak" dedi Eren. Göz devirip "Çok saçma ama varım" dedim. Herkesten onay çıkınca garson içkileri getirdi. Tolga'ya bakarak bir kaç tane içtim. Sonra Mert "Bırakıyorum" dedi. Çok geçmeden İlayda'da pes etti. Üçümüz kalınca Eren biraz daha istedi. Garson onları da getirince kaldığımız yerden devam ettik. Eren "Ben de bırakıyorum" dediğinde sadece biz kaldık. Hiç halim yoktu ama devam ettim. İlayda "Aybüke bırak bence" dedi. Hafiften uyuşan beynimle "Hayır devam edebilirim ben güçlü bir kızım" dedim ve art arta iki tane içtim. Baktım ki Tolga bırakmayı düşünmüyor dayanamayıp "Bırakıyorum" dedim. Tolga elindeki bardağı hafiften bana doğru uzatıp kafasına dikti. Kaşlarımı çatarak ona bakmaya devam ettim. İlayda "Eee kimden ne isteyeceksin" diye sorunca hapşırdıktan sonra "Ben hakkımı daha kullanacağım" dedi. Kaşlarımı kaldırıp "Beyefendi hakkını sonra kullanıcaksa" dedim ve Mert'e döndüm "Dans edelim mi?"
Mert gülümseyip elini uzattı. Uzattığı elini tuttum ve peşinden yürümeye başladım. Tolga bu anda "Mert" diye seslenince arkama döndüm. Tolga 'gelin' işareti yapınca yanına yürüdük. Mert'e "Git buradan" dediğinde çatık kaşlarımla ona baktım. Mert "Anlamadım?" dediğinde Tolga gülümseyip "Oyunu ben kazanmadım mı? İstediğim kişiye istediğim şeyi yaptırırım. Git buradan ve bu akşam evinde uslu uslu otur" dedi. Mert bana dönüp "Kıskanç bir sevgilin var. Görüşürüz" dedi. Ona sarılıp "O benim sevgilim değil. Ama onun adına özür dilerim" dedim. Ayrılınca hemen gitti. Tolga'ya dönüp "Çok kaba ve iğrençsin" dedim. Ellerini cebine koyup "Eee oyunun kuralı böyle balerin" dedi. Tek kaşımı kaldırıp "Hadi şu oyunu tekrar oynayalım" dedim. Tolga "Tamam dedi ve garsonu çağırdı. Gülümseyip "Ama kurallar biraz değişik. Masadakilerden en çok içen kazanır. Yani hız önemli" dedim. Garson tepsidekileri masaya koyunca "Tamam bana fark etmez" dedi. Eren "O zaman başlayın" dediğinde hızlı hızlı içmeye başladım. Her seferinde iki bardaktakini de içiyordum. Kısa süre sonra bitince bardakları saydık. Ben kazanmıştım. Bana dönüp "Ne istiyorsun" diye sordu. Kollarımı masaya dayayıp artık iyice uyuşan beynimle gülümseyerek "Daha sonra isteyeceğim" dedim. Sonra dans eden insanların yanına gittim. Artık tamamen kendimi kaybedince en son hatırladığım Tolga'nın beni barın çıkışına yöneltmesiydi.
Tolga'dan;
Aybüke çok dağıtınca Erenlerden önce çıktık. Biraz ayılması için deniz kıyısına götürdüm. Bankta otururken sürekli kahkaha attı. Sonra bağdaş kurdu ve başını bir koluna yasladı. "Tolga" dedi bana şirin şirin bakarken. Gülümseyip "Efendim" dedim. Diğer elini yanağıma koydu ve "Anan arı mı? Bal gibi çocuk yapmış maşallah" dediğinde kahkaha attım. Aybüke kesinlikle bu kadar sarhoş olmamalıydı. Ben hala gülerken ayağa kalktı ve "Hepsi senin mi?" diye bağırdı. Yanına gidip bastırmadan ağzını kapattım ve "Bağırma balerin sakin" dedim. Bana sarıldı ve "Ya sen çikolata felan mısın ya? Canım sürekli seni istiyor" dedi. Ben hala gülerken "Ben seni hala çok seviyorum gel beni al Tolga'm" dediğinde iyice koptum. Sonra telefondan ses kaydını açıp cebime koydum. Aybükeye kollarımı sarıp "Beni çok mu seviyorsun" dedim. Başını sallayıp "Çoook" dedi. Gülümseyip "Bende seni çok seviyorum" dedim. Bir kez daha kahkaha attı ve "Tolga ben çok bunaldım ya. Ben denize gireceğim" dedi. Kollarımdan kurtulup denize doğru yürüyünce kucağıma aldım ve "Tamam sen ayılmıyorsun artık eve gidelim" dedim. Aybüke'yi eve götürüp yatağına yatırdım. Boynumda olan kolyesini çıkartıp komidine koydum. Kendi kolyemi kazağımın içine sokup anlına öpücük bıraktım ve sessizce odadan çıktım.