Karşılaşma

1.2K 102 78
                                    


Bu kısa bölümü paylaşıyorum.
Ardından çok beklemeden yeni bir bölüm daha atmayı planlıyorum.
Umarım beğenirsiniz.
Sizi seviyorum, iyi okumalar!!


Üzerimdeki yorganı itekleyerek başımı yastığa gömdüm.

Bir yaz gecesi olduğu için hava oldukça sıcaktı. Archie ve Shannon'ın odasından gelen pervanenin sesini duyabiliyordum. Bir tane de benim odama yaptırmayı teklif ettiklerinde kabul etmem gerekirdi. Çünkü şimdi sıcaktan uyuyamaz haldeydim.

Bir köpek gibi etrafımda bir kez daha dönüp en rahat pozisyonu bulmaya çalıştım. Sinir bozucu derecede hareketli olduğum için Puffle başını kaldırıp bana tehditkar bir biçimde tıslamıştı. Ona dil çıkartarak yanıt verdim.

Yaz tatillerini hem seviyor hem de sevmiyordum.

Archie ve Shannon ile vakit geçirmekten son derecede memnundum. Yurt dışına çıkmasak da her gün bir yerlere gezmeye gidiyorduk. Onlarla müzeleri, tarihi mekanları, hayvanat bahçelerini, eğlence merkezlerini gezmeyi çok seviyordum. Akşamüstü de evimizin bahçesinde oturup hep beraber limonata içiyorduk. Ben, ailece geçirilen vakitlere alışkın değildim. Bu yüzden biraz şaşkındım ama kendimi oldukça mutlu hissediyordum. Hatta daha önce hiç bu kadar huzurlu olduğumu hatırlamıyordum.

Archie ve Shannon'ı düşünmek bile burnumun ucunu sızlatmaya yetiyordu. Onları çok seviyordum.

Öte yandan Hogwarts'ı ve arkadaşlarımı özlüyordum. Aptal Dursley ailesi yüzünden Harry ile iletişim kurma fırsatım olmuyordu ancak diğerleriyle devamlı bir diyalog halindeydim. Hermione ile telefondan her an görüşebiliyorduk, Ron ile haftalık, Draco'yla ise iki günde bir mektuplaşıyorduk. Aslında hem profesörlerin verdiği ödevler olan kompozisyonları yazarak hem de arkadaşlarımla mektuplaşarak yazma kabiliyetimi geliştirdiğimi düşünüyordum.

Bir kez daha dönmeye hazırlandığım sırada garip bir ses işittim. Puffle da ayaklanıp kulaklarını dikmişti. Pencereye doğru baktığımda içeriye girmeye çalışan baykuşu gördüm. Bu büyük, kar beyazı baykuş, Hedwig'ti.

Hızla yataktan fırlayıp içeriye kolayca girebilmesi için zaten aralık olan camı, ağzına kadar açtım. Puffle da bir sıçrayışta Hedwig'in önüne gelmişti, ona garip garip bakıyordu. Puffle'ın baykuşlarla iyi geçindiği söylenemezdi ama Hedwig ve Errol konusunda elinden gelenin en iyisini yaptığını biliyordum. Bu yüzden ona güvenmeyi seçerek aşağı inip Hedwig için bir kap su aldım.

Döndüğümde Puffle'ı, patisini yavaşça Hedwig'in kanatlarına değdirirken gördüm.

"Onu rahat bırak Puffle," diyerek suyu Hedwig'in önüne koydum. Hedwig, Puffle'a aldırmadan suyu içmeye koyuldu.

Onu görmek bana kendimi harika hissettirmişti. Zaten geleceğini düşünmüştüm fakat Harry'nin doğum gününe daha iki gün vardı, onu bu kadar erken beklemiyordum. İlk önce bana gelmiş olmalıydı.

Önceden hazırladığım mektubu ve minik hediye paketini aldım. Baykuşların taşırken zorlanmasını istemediğim için böyle hafif bir şey seçmiştim, bir de okul dışında büyü yapmamam gerekiyordu, yani ya hazır bir şey alacak ya da ellerimle hazırlayacaktım.

İkisini de tercih etmiştim. Önce Archie ile gidip yumuşacık bir ipek mendil aldım, daha sonra Shannon'dan yardım alarak üzerine mükemmel olmasına özen gösterdiğim bir şeyi nakışladım.

Evet, bir zambak çiçeğini.

Umarım Harry bunu beğenir, annesinden ve benden bir parçayı daima yanında taşırdı.


Eğer Harry Potter'da Olsaydım (3)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin