Kimlik

621 70 32
                                    




Hello, hi, selam, merhaba!

Hemen yazdım paylaşıyorum, kontrol edemedim yazım hatası olabilir. Daha sonra düzenleyeceğim.

Umarım sıkılmazsınız. Yorumlarsanız çok sevinirim.

Teşekkürler ve iyi okumalar!


"Şimdilik, bundan kimseye bahsetmesek daha iyi olur gibi görünüyor."

Sihir Tarihi sınıfındaydık, Profesör Lupin içeriye girer girmez tüm lambaları asasıyla yakmıştı. Dışarıda büyük bir yaygara kopuyordu, Sirius Black'in şatoya zorla girmesinin şoku hala atlatılmamıştı ama şimdi bizim için başka bir şok yaşanıyordu. Lupin oldukça düşünceli görünüyordu.

"Beni gerçekten şaşırttın," dedi siniri bozulmuş bir şekilde gülerek.

Kendimi de şaşırtmış olduğum için nasıl tepki vereceğimi bilmiyordum. Sessizce onu sınıfa kadar takip etmiştim, ellerimle gergince oynarken onu dinlemekten başka bir şey yapamıyordum.

"Daha önce Patronus'u Çim Yılanı ya da başka herhangi bir yılan olanı görmüştüm..." Daha çok kendi kendine konuşuyormuş gibiydi. "Ama ilk defa Patronus'u ile Böcürt'ü tıpatıp aynı olan birini görüyorum... Gerçekten çok şaşırtıcı ve etkileyici! Yine de bunu araştırmak için zamana ihtiyacımız var ve şimdi bunu açıklamanın sırası değil gibi görünüyor. Üstelik hiçbir bahane Yasak Orman'da dolaşmanı haklı göstermez. Bu konuyu daha sonra, daha detaylı bir şekilde konuşmamız gerek. Şimdilik Juliet, lütfen Yasak Orman'dan uzak dur. Tek başına etrafta dolaşma, güvenli değil. Ben bir araştırma yapana kadar da bu yaşananlar, aramızda sır olarak kalsın."

Beni daha fena azarlamasını beklediğim için şaşkındım, aslında ona neden ormanda dolaştığını sormak istiyordum fakat şansımı zorlamam için uygun bir zaman değildi. Başımı sallayıp hızlıca sınıftan çıktım.

Aslında bir problem daha vardı, bunu Harry biliyordu ama başka kimseye bahsetme fırsatım olmamıştı, Draco'ya bile. Beni bir Çatalağız'dım. Böcürt'ümün de Patronus'umun da yılan olmasından çok daha fazlası vardı, yılanlar ile konuşabiliyordum. Geçen yıl bunun üzerine o kadar düşmemiştim ama belki de iyi bir araştırma yapmanın zamanı gelmişti. Belki Dumbledore ile konuşmalıydım, emin değildim. Fakat bu defa neden Yasak Orman'da olduğumu soracaktı, belki de aklımı okuyacaktı. Profesör Lupin'in de başı belaya girebilirdi. Snape'e söyleyecek olsam onun hiç anlamayacağından neredeyse yüzde yüz emindim. Hem Slytherin'e daha yakın birisiyle görüşmem gerekiyordu, daha doğrusu Voldemort'a daha yakın birisiyle görüşmem gerekiyordu...

Aşağı kata inip Slytherin Ortak Salon'una girdim. Hogwarts'ın bugüne özel kasvetli havasının aksine Slytherin Ortak Salon'u gayet sıcak ve samimiydi. Buraya bir şekilde alışmış olmalıydım. Camlardan dışarıya bakıp gölün içindeki ilginç onlarca canlıyı izlemek, şöminenin karşısındaki konforlu siyah koltuklarda kitap okumak gibisi yoktu. Şimdi o koltuklarda Draco, Crabbe ve Goyle ile oturmuş sohbet ediyordu.

Kararlı bir şekilde ilerledim. Kendimi cesaretlendirmeye çalışıyordum ve o yüzden otomatik olarak gözlerimi tuhaf bir şekilde kıstığımı biliyordum. Draco başını kaldırıp bana çevirdiğinde yüzünde bir şaşkınlık ifadesi belirdiğini fark ettim.

"Neredeydin sen?" diye sordu, hemencecik.

Omuz silktim, onunla başka bir şey konuşmak istiyordum.

"Biraz konuşabilir miyiz?" diye sordum, kibar olmaya özen göstererek. Onu endişelendirmek istemiyordum ama çoktan meraklanmış görünüyordu.

Crabbe ve Goyle'a sert bir bakışla dönüp, "Kaybolun," diye emretti. İkisinin homurdanarak kalkışını, Pansy'lerin yanına gidişini izledim.

Eğer Harry Potter'da Olsaydım (3)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin