Hipogrifler

1K 90 30
                                    

Kontrol etme fırsatım olmadı. Yazım hataları ve anlatım bozuklukları için özür dilerim,daha sonra düzenleyeceğim. İyi okumalar!



Öğle yemeğinden sonra Sihirli Hayvanların Bakımı dersimiz için şatodan çıkmıştık. Hava açık fakat gri ve soluk renkliydi. Önceki gün yağmaya başlayan yağmur sonunda dinmişti. Ezip geçtiğimiz çimenler ise hala nemliydi. 

Hagrid kulübesinin önünde sınıfın geri kalanını bekliyordu. Bu derse Gryffindor'lar ile birlikte gireceğimizden, herkesin toplanması zaman alıyordu. 

Draco, Crabbe ve Goyle ile birlikte gevezelik ederken ben bir kenarda oturmuş, oldukça gergin bir halde bu dersi olaysız atlatmayı diliyordum. Harry, Hermione ve Ron ikilisiyle göründüğünde yerimden kalkıp el salladım. Gün boyunca onlarla konuşacak fırsatı bulamamıştım ve her şeyin iyi olup olmadığını merak ediyordum. Kehanet dersinden sonra Harry biraz sarsılmış olmalıydı fakat şimdi -Hagrid'in dersine geldiği için olduğunu tahmin ediyordum- iyi görünüyordu.

Hagrid köstebek derisi paltosunun içinde, yanında Fang ile durmuş, ders başlasın diye sabırsızlanıyormuş gibi görünüyordu. 

"Hadi, hadi bakalım, yürüyün," diye seslendi sınıf yaklaşırken. "Bugün size sıkı bir sürprizim var! Çok iyi bir ders olacak! Herkes burada mı? Tamam, peşimden gelin!"

Hepimiz, Hagrid ağaçların kıyısından kıyısından yürürken onu takip ettik. Beş dakika sonra bir tür padokun içinde bulmuştuk kendimizi. İçerisinde hiçbir şey yoktu. 

"Herkes buraya, çitin çevresine toplansın, hadi bakalım!" diye seslendi Hagrid. "Tamam, görebileceğiniz bir yerde durun. Şimdi... Önce kitaplarınızı açsanız iyi olur."

"Nasıl?" dedi Draco, neredeyse meraklı bir sesle. 

"Ha?" dedi Hagrid. 

"Kitaplarımızı nasıl açıyoruz?" diye tekrar etti Draco. O sırada Canavar Kitap: Canavalar'ı çıkardı, kapalı dursun diye uzun bir iple bağlamıştı. Diğerleri de kitaplarını çıkardılar; bazıları kitaplarını Harry gibi kemerle bağlayıp kapatmışlardı; bazıları dar çantalara tıkmışlar, bazılarıysa eşek ataçlarıyla sıkı sıkı kapatmışlardı. 

"Kimse... kimse kitabını açmayı başaramadı mı?" dedi Hagrid, çökmüş bir halde. Oldukça üzülmüş görünüyordu. 

Dayanamayarak elimi kaldırdım. 

"Evet?" diye sordu Hagrid, heyecanla.

"Ben açabilirim," dedim, iple bağlamış olduğum kitabımı gösterirken. 

Herkes şaşkınlıkla baktı, Hagrid ise kitabı açmam için beni el işaretiyle teşvik etti. 

İpi çözer çözmez kitap beni ısırmaya çalışmıştı fakat parmağımı sırtından aşağı gezdirince titredi ve açılıp elimde sessizce durmaya başladı. 

"İşte, bu hiç aklıma gelmezdi," dedi Draco, şaşkın bir halde. 

Hagrid'in yüzüne büyük bir gülümseme yayılmıştı. Diğer herkes benim gibi kitaplarını açarken heyecanla bekledi. 

"Pekala," dedi Hagrid. "Şimdi kitaplarınız hazır... ve geriye bir tek Sihirli Yaratıklar kalıyor. Evet. Gidip onları getireyim. Bekleyin..."

Ormana doğru uzaklaşıp gözden kayboldu. 

"Bizim küçük Juliet'imiz neler de biliyormuş öyle," dedi Draco bana sataşırken. Sesinde tatlı bir alay tonu vardı. 

Sırıtan bir edayla "Kapa çeneni, Malfoy," diyerek şakalaştım. Bana aynı şekilde sırıtarak karşılık verdiğinde, Harry'nin üzerime dikmiş olduğu gözlerini hissedebiliyordum. Bu bana tuhaf bir rahatsızlık hissi verdi. 

Eğer Harry Potter'da Olsaydım (3)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin