Zararsız Draco

968 86 56
                                    




31 Ekim 1981

Lilian nefesini tutarak yaklaştı. Anında boğazı düğümlenmiş, tuttuğu nefes ciğerlerinde patlayıp gitmişti.

Kulaklarından ve burnundan kan gelen bebeğini tutup kendine çektiğinde artık nefes almadığını gördü. Hiddetli bir çığlıkla ölü bebeğine sarıldı.

Bu o kadar tüyler ürpertici, keskin bir çığlıktı ki, yıllar sonra bile, şimdi ölü görünen küçük bebeğinin en korkunç anısı olarak kalacaktı.

"Neler oluyor?" dedi Bellatrix Lestrange nefesinin altından.

Lucius Malfoy, Lilian'ın yanı başındaydı, o durmadan çığlıklar atıp bebeğine sarılırken ne yapacağını bilemeyerek izliyordu. Narcissa'nın elleri ağzındaydı, Draco'yu bu halde bulmuş olsaydı nasıl hissederdi, ne yapardı kestiremiyordu bile.

"Tom!" diyerek feryat etti Lilian. Tom neredeydi? Kızlarına ne olmuştu? Neden kıyametin eşiğinde gibi hissediyordu?

Gözünde yaşlarla ve çatık kaşlarla başını kaldırdı. Asasını hızla doğrulttu, ucundan çıkan yeşil ışık uzanıp Mark adında bir ölüm yiyeni vurmuştu.

"Gidin," dedi Lilian buz gibi bir sesle. "Tom'u bulun."

Sonra yeniden bebeğinin üzerine eğildi. Lilian ne yapması gerektiğini biliyordu. Kara büyüde iyi olduğu kadar, iyi bir şifacı da sayılırdı. Kara büyü ile şifayı bir araya getirirse ne olurdu? Lilian bunu denemek istiyordu.

"Ne bekliyorsunuz?" diye tısladı Bellatrix. İlk defa Lilian ile aynı fikirdeydi. Lord'unun başına bir şey gelmiş olabilirdi, bunun düşüncesinden bile nefret ediyordu ama Voldemort'un hemen güvenliği sağlanmalıydı.

Ölüm yiyenler hızla harekete geçip bir bir cisimlenmeye başladılar. Geriye sadece Bellatrix, Narcissa ve Lucius kalmıştı.

"Hepiniz gidin," dedi Lilian sertçe.

"Ama Li-"

Lilian, itiraz etmek üzere olan Narcissa'yı durdurdu.

"Özellikle sen," dedi onun gözlerine içine bakarak. "Gidip Draco'yu kontrol et."

Narcissa, Draco'nun adını duyar duymaz ikna olmuştu. Lucius ile beraber hemencecik cisimlenmişlerdi. Bellatrix de cisimlenmeden önce dönüp, neredeyse üzülerek Lilian'a ve bebeğine baktı. Bu Lilian'ı son görüşüydü çünkü herkes çıktığında Lilian da bebeğinin minik vücuduyla beraber toz olup kaybolmuştu.

Lilian defalarca denedikten sonra anlamıştı. Az önce almış olduğu canı, kızına verebilirdi. Yine de buna ihtiyacı yoktu. Kızının babasıyla olan bağı sandığından da güçlüydü, ikisinin ruhları yaşamak için birbirine tutunuyordu ve babası da kızı da yaşayacaktı.


*** Juliet, Hogwarts Ekspresi

Gözlerimi açtığımda ışıklar yeniden yanmıştı ve tren tekrar harekete geçtiğini belirten sesler çıkartıyordu. Şaşkınlıkla etrafıma baktım. Harry çoktan ayılmıştı, elinde bir parça çikolatayla, diğerleri gibi o da endişeli gözlerle beni seyrediyordu. Bayıldığımda oturduğum yerden döşemeye düşmüş olmalıydım.

"İyi misin?" diye sordu Hermione merak içinde.

Kendimi çok hasta hissediyordum, alnımdan akıp giden soğuk terin farkındaydım. Ron ve Hermione beni kaldırıp yerime oturmama yardım ettiler.

"Ne oldu?" diye sordum yorgun bir sesle. "Ruh emiciler nerede?"

"O şeyin bir Ruh Emici olduğunu biliyordun, yani?" diye sordu Profesör Lupin, bana da çikolata uzatırken.

Eğer Harry Potter'da Olsaydım (3)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin