Çok yorgun olduğum için kontrol etmeden atıyorum. Yazım hatası olabilir, daha sonra düzelteceğim. Hatta siz yazım hatası olan yere yorum bırakıp yardımcı olabilirsiniz hahshahdj
Bu arada umarım sıkıcı bir bölüm olmamıştır. 😔Profesör Lupin birden, hızla ilerledi.
"Bırak!" diye bağırdı. Sonra Lupin'in önünde gümüşi beyaz bir kürenin havada asılı olduğunu gördüm. Lupin, adeta tembelce, "Riddikulus!" dedi.Böcürt bir karafatma olarak yere inerken, Lupin başka bir öğrenciye ileriye geçmesini işaret etti. Ders sonunda birkaç kişiye puan verdi ve hiçbir şey yaşanmamış gibi davrandı.
Herkes dersliği terkederken Draco ve ben durmuş birbirimize bakıyorduk. Profesör Lupin, orada dolaba yaslanmış bir halde bekliyordu. Draco'nun rengi iyiden iyiye atmıştı. Az önce boğulduğumu düşünmeme neden olan his, boğazımı terk etmişti fakat benim de şaşkınlığım hala üzerimdeydi. Yine de başımı sallayıp toparlanmaya çalıştım.
"Profesör..." diye mırıldandığım sırada, Lupin'in derin bir nefes verdiğini duydum.
"Bir ölümü, eğlenceli bir hale getirmenin hiçbir yolu yoktur," dedi Profesör Lupin direkt söze girerken. "Araya girmemin sebebi buydu. Bir büyücünün en büyük korkusunun, kendi korkularından ve kendisinden önce bir başkasının ölümünü görmek olması... Vay canına..."
Profesör Lupin şaşkınca güldü. Bir süre, gözlerini bir noktaya sabitlemiş olan Draco'ya baktığını gördüm.
"Böyle bir yaşta..." diye devam etti, Profesör. "Ben korkularınızın çok daha farklı olmasını bekledim, özellikle böyle bir yaştayken. Bu, sıklıkla görülen bir durum değil, yani böcürtte bir başkasının ölümü görmek. Üstelik yapabileceğimiz bir şey yoktu. Senin de Juliet, kendi ölümünü görecek olman, gerçek olmasa bile sana zarar verebilirdi. Bu tehlikeli bir durum. Çok sık rastlanmadığı için sonuçlarını tam olarak-"
Draco'nun aniden yükselen sesi, Profesör Lupin'in açıklamasının yarıda kesilmesine sebep oldu.
"Yapılacak bir şey yok muydu?" diye sordu Draco, öfkeli gözlerle. "Bu durumda müdahale etmek hiç mi mümkün değildi?""Hayır, Draco," dedi Profesör, sakinliğini koruyarak. "Böyle bir korkuya müdahale etmenin mümkün olduğunu sanmıyorum. Yapacağın tek şey bunu tekrar, tekrar ve tekrar izlemek olurdu; ta ki bu durum seni delirtene kadar."
"O zaman neden o şeyi buraya getirdin!" Draco bağırdı. Hayretle onu ve kızaran yüzünü izledim. "Öğretmek istediğiniz tam olarak nedir, Profesör? Kontrol edemeyeceğiniz bir yaratığı ne diye tutup buraya getirdiniz? Yoksa bana bir ölümü engelleyemeyecek kadar zavallı olduğumu mu söylüyorsunuz?"
Profesör Lupin şaşkın fakat hala sakin görünüyordu. "Yapmak istediğim tabi ki bu değildi. Ben..."
"Kalsın," dedi Draco neredeyse tükürürcesine. Yüzünde iğrenmiş bir ifade vardı. "Ne yapmak istediğinizi dinleyemeyeceğim. Zaten yeterince gördüm."
Ardından hışımla, ben orada yokmuşum, hiç var olmamışım gibi çıkıp gitti. Draco'nun Profesör'e neden kızdığını zerre kadar anlamamıştım. Davranışlarına anlam verememekle birlikte şaşkın ve bir o kadar da utanmış hissediyordum. Lupin'e bağırması, mahcup hissetmeme neden olmuştu. Suçlu gözlerle Profesör Lupin'e baktım. Fakat o öfkelenmemişti, sadece belli belirsiz tebessüm ediyordu.
"Profesör," dedim yumuşak bir tonla. "Eminim Draco öyle davranmak istememiştir..."
Lupin gülümseyerek, beni bakışlarıyla teselli etti.
"Bence Draco'nun yanına gitsen iyi olur, Juliet," dedi önerirce.
Başımı sallayıp odadan çıktım. Draco kapının önünde beklemiyordu, koridorda da yoktu. Hatta o akşam yemek için Büyük Salon'a inmemişti. Elbet öfkesinin geçip sakinleşeceğini biliyordum. O zamana kadar sabırla beklemeye karar verdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eğer Harry Potter'da Olsaydım (3)
FanfictionKitabın içinde kaybolmak gibiydi, Harry Potter'ı okumak... BU KİTAP 3. KİTAP OLUP (AZKABAN TUTSAĞI) DEVAM NİTELİĞİNDEDİR, LÜTFEN ÖNCE DİĞER İLK İKİ KİTABI OKUYUNUZ.